16. Hayal Kırıklıkları

37.1K 3K 950
                                    

Oy verdiniz mi ♥

16. Hayal Kırıklıkları

Saçımı kulağımın arkasına geçirdi. Bunu yaparken eli çok hafifçe yüzüme değmişti. Bu rüzgâr kadar hafif dokunuş içimde şimşekler çakmasına sebep olmuştu.

Tam o anda, hayatımın en güzel anında kapı çaldı ama ikimiz de yerimizden kıpırdamadık.

"Kapıyı açmayacak mısın?" diye sordu Kaan.

"Gitmeyecek misin?"

"Senin için sakıncası var mı?"

Artık İrem'in öğrenmesinin bir sakıncası yoktu sanırım. O, bize en özel sırlarını üstü kapalı da olsa anlatacak kadar güveniyordu; ama beni asıl şaşırtan Kaan'ın bunda bir sakınca görmemesiydi.

"Benim için bir sakıncası yok. Ben sen istemezsin diye düşündüm."

"Gelen senin arkadaşın peri. Hem söyledim sana, sen nasıl istersen öyle olacak."

Allah'ım! Kaan birkaç santim ötemde gözlerimin içine bakarken onu orada bırakıp kapıyı açmaya gitmek, şu hayatta yaptığım en zor şeydi. Gözlerinin etkisinden çıkabilmek için kapıyı açmadan önce gözlerimi kapatıp derin bir nefes çektim içime. Nefesimi yavaş yavaş geri verdiğimde, insanlarla iletişim kurabilecek duruma geldiğimi umuyordum. Neredeyim? Adım ne? Kaç yaşındayım? Tamam, hepsinin cevabını bildiğime göre normaldim. Ben normaldim de, odama girdikten sonra İrem normal olacak mıydı acaba? Ayrıca Kaan için sorun yoksa en yakın zamanda Deniz'i de Kaan'la, hatta tüm Argo üyeleriyle tanıştırmam gerekiyordu.

Kapıyı açtığımda ilk kez bu kadar kötü gördüğüm İrem, ağlamaktan kızarmış gözlerle bana bakıyordu.

"Neler oldu bilemezsin," dedi, içeri girerken.

Daha önce birkaç kere evimize geldiği için direkt odama geçti. "Olanlara inanamıyorum. Nasıl böyle bir şey olabilir? Bunu nasıl yapabilir? Artık anlatmam gere..."

Odama girip Kaan'ı gördüğünde, cümlesi yarım kaldı. Hemen odamdan çıktı, bana baktı, bir kez daha odama girdi ve aynı şeyler bir kez daha tekrarlandı.

"Şu an rüya mı görüyorum?"

İrem'in arkasından odama girdim. Birazdan odamda gerçekleşecek olayı rahatça izlemek için masama yaslanıp sessizce ve gülerek bekledim.

Kaan, o muhteşem gülümsemesiyle, "Hayır," dedikten sonra İrem'e elini uzattı. "Kaan ben."

Tokalaştılar. "Biliyorum. Dünyanın geri kalanı gibi... İrem ben de."

İrem, sakin bir şaşkınlıkla bana ve sonra tekrar Kaan'a baktı. "Siz nereden tanışıyorsunuz?"

Kaan, "Açelya benim ilham perim," dediğinde, İrem'in şaşkınlıkla kalkmış kaşlarına bir de şok içinde açılmış ağzı eşlik etti. "İlham perin mi?" Sonra hemen toparlandı. Toparlandığı gibi de bir anda gerçek dünyaya dönmüş gibi yüzüne hüzün yerleşti. "Gerçi bugün duyduklarımdan sonra hiçbir şeye şaşırmamam gerekiyor. Dünyada her şey olabiliyor."

Omuzları çökmüş halde yatağıma oturdu. Eve bol sıfırlı karne getirmiş bir çocuk gibi gözlerini yere dikti. Sıkıntılı bir nefes verdi. "Bugün dünyanın en saçma günü."

Kaan'ın odamda olmasını ve benim için ilham perim demesini yalnızca ufak bir şaşkınlıkla karşıladığına göre bugün her ne yaşadıysa onu derinden sarsmış olmalıydı.

"Sizin konuşacak şeyleriniz var sanırım," dedi Kaan. "Senin için yapabileceğim bir şey var mı İrem?"

İrem kafasını kaldırıp Kaan'a baktı. Ağlamaklı olmasına rağmen gülümsedi. "Belki bir fotoğraf?"

İLHAM PERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin