22. Peri Ve Melekleri

32.7K 3K 489
                                    

Oy vermeyi, yorum yapmayı ve arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın lütfen.



22. Peri Ve Melekleri

Perşembe günü de biterken yalnızlık kendini hiç olmadığı kadar çok hissettiriyordu. Pazartesi ve Salı günü babamda, Çarşamba günü Berrin teyzede kalmıştım ama o yalnızlık hissi birazcık bile olsa geçmemişti çünkü asıl yanımda olmasını istediğim kişiler yoktu.

Deniz benden uzak duruyordu. Melis'in hafta başında aniden sınıf değiştirmesi hakkında bile konuşmamıştı benimle. İrem'e tuhaf bir şekilde ulaşılamıyordu. Savaş, Demir ve Murat çok yoğundu. Kaan'la pazardan beri konuşmamıştık. Telefonumu tekrar açıp son yazışmamızı okudum. En son pazartesi günü 'Müsait misin?' yazmıştım. 'Şu an değilim. Önemli mi?' yazmıştı. 'Hayır' yazdığımda, 'Sonra görüşürüz o halde' yazmıştı. Bir daha da haber çıkmamıştı. Murat bir keresinde Kaan'ın onlardan da yoğun olduğunu yazmıştı ama bu içimdeki kuruntuları dindirmiyordu. Kaan ne kadar yoğun olursa olsun mutlaka bana ulaşırdı.

Uzun zamandır yapmadığım bir şeyi yapıp Argos'a girdim. Bildirimlerini kapattığımdan beri hiç açıp bakmamıştım. İki saat önce yeni haber girilmişti.

Müjde! Argo'dan iki yeni şarkı geliyor!

Yazıya hızlıca göz attım. Şarkıların İngilizce olduğu ve çok yakında çıkacağı yazılmıştı. Bundan benim bile haberim yoktu. Yorumlara indim. Saniyede yüzlerce yorum geliyordu resmen. Birkaç yorum okuduktan sonra bir şey kafama yeni dank etti. Sayfayı tekrar yukarı kaydırdım. Argo'dan iki yeni şarkı geliyor. Şarkıları hemen hemen tamamlamışlardı. Bu da demek oluyordu ki Kaan'ın benimle işi bitmişti. Yeni farkına vardığım şey yüzünden kalkıp huzursuzca odanın içinde dolaşmaya başladım.

Dramatik mi davranıyordum? Hayır. Dramatiklik değildi bu, bir şeylerin değiştiğini hissediyordum.

Gözyaşlarım birbiri ardına kendilerini bırakırlarken birine sarılmak istiyordum ama kimse yoktu. Aklıma ilk gelen kişiye, Savaş'a yazdım. Yazarken vazgeçip aradım. Çalarken hıçkırıklarımın dudaklarımdan çıkmasını engellemek için elimle ağzımı kapattım.

"Peri?"

Konuşmak istedim ama yapamadım.

"Peri? Duyuyor musun beni?"

Kalabalık bir ortamda olduğu belli oluyordu. Arkadan gelen seslere bakılırsa bir çekimde falan olmalıydılar.

Nihayet elimi ağzımdan çekebildiğimde, "Savaş," dedim güçsüzce.

"Açelya? İyi misin güzelim? Sesin kötü geliyor," dedi endişeyle.

"Değilim."

"Ne oldu? Ağlıyor musun sen?"

"Çok yalnızım."

"Bekle bir saniye."

Telefondan gelen sesler azaldı. Sessiz bir yere geçmişti.

"Neden yalnız olduğunu düşünüyorsun?" diye sordu sakince.

"Saat gece yarısına geliyor ve evde yalnızım, çoğu zaman olduğu gibi." Ağlamam ben bastırmaya çalıştıkça şiddetlenmişti. "İrem yok, Deniz yok, siz yoksunuz..." Birkaç iç çekişle duraksadım. Sonraki söyleyeceğim beni zorluyordu. "Kaan yok."

Günlerdir bastırdığım her şeyin patlamasını yaşıyordum... Ve hepsinden çok Kaan'ın yokluğuna ağlıyordum. Var demesine ihtiyacım vardı, bunu duymaya ihtiyacım vardı o yüzden aramıştım onu ama içten içe duymayacağımı biliyordum.

İLHAM PERİSİWhere stories live. Discover now