19. Uzay Boşluğunda Savrulan Juliet

39K 2.6K 1.3K
                                    

Oy vermeyi ve yorumları unutmayinizzz 🌪🌸

🧚🏻‍♀️

19. Uzay Boşluğunda Savrulan Juliet

Sabah uyandığımda düşündüğüm ilk şey ne yapacağımdı. Ne yapabilirdim? Yatağımdan kalkmadan önce uzun uzun düşündüm. Aklıma birçok plan gelse de içlerinde tam olarak güvenebileceğim bir plan yoktu. Telefonumdan yükselen bildirim sesiyle yatağın içinde bir süre telefon arayıp en sonunda yerde buldum. Mesajın yazmasını hiç beklemediğim Kaan'dan geldiğini gördüğümde, kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. Canım kalbim de resmen hazırda bekliyordu.

Kaan: Akşama hazır ol perim. Seni dokuzda alırım. Akşam görüşürüz.

Peri'm... Peri'm yazmıştı. Perim... Açelya benim ilham perim demişti daha önce ama ilk kez perim yazmıştı.

Perisi... Kaan'ın İlham Perisi...

Daha fazla oyalanmadan cevap yazdım.

'Peki. Akşam görüşürüz.'

Hemen yataktan fırlayıp üzerimi değiştirdim. Berrin teyzeye akşama arkadaşlarımla planım olduğunu unuttuğumu, o yüzden gelemeyeceğimi yazdığım bir mesaj attım. Babamla kahvaltı yaptıktan sonra ona da proje ödevim olduğunu unuttuğum yalanını söyleyip kendimi eve bıraktırdım. Onunla biraz daha vakit geçirmediğim için biraz da trip yemiştim ama gönlünü alacağıma söz verdim içimden. Saat çoktan öğleni geçmişti bile, akşama az kalmıştı. Bir an önce hazırlanmaya başlamam gerekiyordu.

Duşa girip rahatlamak için uzunca bir süre ılık suyun altında kaldım. Çıktıktan sonra daha önce hiç yapmadığım maskeleri yapıp, sonrasında kendimi en sevdiğim nemlendiricime buladım. Dolabımı açıp kıyafetlerimi süzerek karşısına geçtiğimde, keşke nereye gideceğimizi sorsaydım, diye geçirdim içimden. Neyse ki bu hayallere kapılma hali uzun sürmedi. Romantik bir akşam yemeğine gideceğimiz falan yoktu. O Kaan'dı. Evlerinden başka bir yere gidemezdik ki... Ama bu iyi görünme isteğimi de söndürecek değildi. Dolabımdaki hemen hemen tüm kıyafetleri denedikten sonra pembe ince bir triko crop ve kot pantolonda karar kıldım. Saçlarımı dalgalandırdım. Son olarak da hafif bir makyaj yaptığımda tamamen hazırdım. Ve saat henüz altıydı! Bu konularda hiç deneyimli olmadığım ne kadar da belliydi. Kaan gelene kadar zaman nasıl geçecekti?

Karnımın acıkmaya başladığını hissettiğimde mutfağa gidip bir şeyler atıştırdım. Sade ve sadece yirmi dakika geçti. Netflix'te gezinip bir şeyler izledim. Saat yedi buçuk oldu, hâlâ daha çok vardı. Telefonum çaldığında bir umut Kaan'ın arayıp erken geleceğini söylemesini istedim ama İrem'di. Gülümseyerek yanıtladım görüntülü aramayı. Oysa onun canı sıkkın gibi duruyordu.

"Umarım hâlâ yakışıklı bir İtalyan bulamadığın için üzgünsündür," dediğimde gülümsese de eski haline dönmesi uzun sürmedi.

"Keşke öyle olsaydı."

"Kötü bir şey yoktur umarım."

Kendini yatağına bıraktığında, sıkıntılı bir nefes verdi. "Yeni bir şey yok. Uzaklaşmak bir şeyi değiştirmiyormuş Açi. Babamı bir türlü affedemiyorum."

"Daha dün gittin. Belki biraz zamana ihtiyacın vardır."

"Değişen bir şey olacağını sanmıyorum. Burada olduğumuz her an aklımda buraya gelme nedenimiz var. Beynimin içinde hep aynı sorular dönüp duruyor. Neden yaptı? Nasıl yapar?"

Babası, İrem'in idolüydü. Kötü bir şey yapmış olmasını kaldıramıyordu.

Ona daha önce söylediğim şeyi bir kez daha söyledim. Başka ne denebilirdi bilmiyordum. Zor bir durumdaydı ve yerinde olmayı hiç istemezdim. "Bazen unutuyoruz ama ailelerimiz de insan İrem. Herkes hata yapabilir."

İLHAM PERİSİWhere stories live. Discover now