Düşlerde Düşmek

240 25 8
                                    

15.12.2019

23:59

"Geldim Elka, buradayım."

Genç kadın, gözlerini çocuktan ayırıp rüzgarla beraber yavaşça yuvarlanan topa baktı. Küçük çocuğa baktı ve topu işaret etti.

"Topun gidiyor." diye mırıldandı.

Çocuk, gözlerini Elka'dan ayırmadı ve iki avucu arasına aldığı elini okşadı. Elka, elini çocuğun avucunun arasından yavaşça çekti.

"Artık gitmen gerekiyor." dedi ve çocuğun saçını okşayıp ayağa kalktı. Bu çocuğu daha önce hiç görmemişti. Aslında, daha önce kendi mahallesinde herhangi bir çocuk görmemişti ki burada bir ev satın almasının nedeni de buydu.

Yinede, bahçesinde aniden beliren ve ismini bilen bu daha önce hiç görmediği çocukla harcayacak zamanı yoktu. Yapılacak çok iş vardı. Eve gitmeli ve ölmeliydi. Hem daha kırık pencerenin icabına bakması gerekirdi. Tabii, o öldükten sonra evinin penceresinin kırık olması pek de önemli değildi fakat yine de arkasında her şeyi daha önce olduğu gibi bırakmak istiyordu.

Çocuğa gülümsedi ve eve dönmek üzere arkasında döndü. Çocuk hızla onu bileğinden yakaladı. Genç kadın sinirlenmeye başlamıştı.

"Ufaklık, artık gitmen gerekiyor. Anladın mı?"

Çocuk şimdi de yavaş yavaş başını "hayır" anlamında sallıyordu. Elka, derin bir nefes aldı çünkü öfkelenmek istemediğinde böyle yapardı. Ölmeden önce, birilerinin kalbini kırmak istemiyordu çünkü kalp kırıkları ancak o kalbi kıran kişi tarafından toparlanabilirdi. Ardında kırık bir kalp bırakamazdı.

"Pekala, ben eve gideceğim. Sen istiyorsan burada bir süre daha oynayabilirsin." dedi genç kadın ve hızla evine doğru yürüdü. Çocuk arkasından koşmaya başlamıştı. Elka, aniden ona doğru döndü. Ayağı burkuldu ve dengesini kaybedecekken çocuğun eline doğru uzandı. Az kalsın düşlerde düşecekti.

"Ne istiyorsun?" diye sordu.

Bu, çocuğun geldiğinden beri ikinci cümlesi olacaktı.

"Sen ne istiyorsun?" dedi küçük çocuk.

Elka afalladı.

"Ne mi istiyorum? Hiçbir şey!" dedi sesini hafifçe yükselterek.

"Peki neden mutsuzsun?"

"Mutsuz falan olduğum yok." dedi Elka.

Devam etti:

"Artık evine gitmen gerek, yoksa kötü şeyler olacak."

Küçük çocuk dudaklarını büktü.

"Ama beni buraya sen çağırdın." dedi.

"Ben mi çağırdım?"

Küçük çocuk, başıyla onayladı. Kocaman mavi gözleri, dalgalı sarı saçlarıyla meleksi bir ifadeye sahipti. Bu ifade, Elka'nın ona sinirlenmesine engel oluyordu. Halbuki, bu küçük çocuk küçücük boyuyla Elka'nın kafasını karıştırıyor ve onu oyalıyordu.

"Bak ben seni çağırmadım. Kimsin onu bile bilmiyorum." dedi Elka sakince.

Çocuğun cevap vermesine izin vermeden devam etti:

"Şimdi eve gideceğim çünkü çok işim var, sen de topunu al ve git." dedi.

Küçük çocuk tekrar onun eline doğru uzandı ve elini kendi yanağına koydu. Çocuğun yanağı o kadar soğuktu ki Elka istemsiz olarak elini çekmeye çalıştı.

"Eve gitmene izin veremem." dedi çocuk.

Elka, bu saçma oyundan sıkılmıştı. "Nedenmiş o!" diye bağırdı.

Küçük çocuk korku dolu bir ifadeyle ona bakıyordu. Elka, miniğin mavi gözlerinden akan minik yağmur damlalarını görünce ne olursa olsun bir çocuğa bağırmanın asla doğru bir şey olmadığını düşündü. Kendinden nefret etti. Şimdi, bir insanın hem de bir çocuğun kalbini kırmış olarak ayrılacaktı buradan. İyi bir insan olamamıştı.

"Özür dilerim." dedi ve küçük çocuğa sarıldı.

"Fakat kimsin, neden geldin?" diye sordu.

"Beni sen çağırdın." dedi küçük, yaş dolu gözleri güneşle birlikte daha da çok parıldıyordu.

"Kimsin sen?"

Küçük çocuk gülümsedi ve soğuktan üşümüş yanaklarında iki gamze belirdi.

"Ben senin ruh eşinim."

Ruh Eşleri Ölmez (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now