Düşmüş Melek

34 5 0
                                    


"Nereye gitti ki bu şimdi, şuraya koymuştum."

Genç kadın telaşlı bir şekilde unlu ellerini önündeki önlüğe silerken yerine koyup da bulamadığı şey kabartma tozuydu. Bugünkü tek problemi buydu: kabartma tozu. Uykusuz gecelerden, şişik gözlerle geçirdiği günlerden sonra kabartma tozunun yokluğunun yarattığı bu küçük problem ona keyif veriyordu. Sevdiği birisinin yokluğunu tattıktan sonra kabartma tozunun yokluğu genç kadın için bal gibiydi. Büyük acılarla cebelleşen kalpler, küçük problemlerle keyiflenirdi.

"Neyse yahu, kabarmasa da olur." dedi kendi kendine. Kasenin içerisindeki kek hamurunu son bir kez daha iyice karıştırdı ve karışımı bir kek kalıbına döktü. Çocukken de yapmayı çok sevdiği gibi kabın dibinde kalan kek hamurunu parmağıyla sıyırdı ve parmağının ucuna toparladığı limonlu kek hamurunu keyifle yaladı.

Şimdi sıra kelimelerini özenle seçmekteydi. Kek kokusu, güzel kelimelere eşlik ettiği sürece güzeldi. Yaptığınız kek istediğiniz kadar portakal çiçeği ya da limon kabuğu koksun, keki ikram ettiğiniz kişinin kalbini kırarsanız büyü bozulur. Uzun süredir küs olduğunuz yan komşunuza zeytin dalı uzatmaya çalışırken de en son ihtiyacınız olan şey samimiyet büyüsünün bozulmasıdır.

Fazla uzatmamalıyım, diye düşündü genç kadın. Özür dilemek, suçlu olduğunu kabul etmek onun için bir sorun değildi; karşı taraf haklı olduğu sürece. Fakat şu an haklı olup olmadığını değil, yan komşusuyla neden küstüğünü bile hatırlamıyordu. Epey süre geçmişti ve Elka, iç huzuruna tek başına ulaşmaya çalıştığı bu yeni hayatında minicik bir kırgınlık bile kalsın istemiyordu. Bu yüzdendi kabartma tozu, bu yüzdendi fırındaki limonlu kek ve yine bu yüzdendi hissettiği endişe.

Komşusu iki oğlan çocuğu sahibi bir kadındı. Kadın, 50-55 yaşları arasındaydı ve eşi genelde yurt dışında olduğu için çocuklarla tüm gün tek başına ilgilenmek zorunda kalıyordu. Bu durum, yüzündeki daimi öfkeyi ve sesindeki gerginliği açıklar nitelikteydi.

Aynada son bir kez kendine baktı. Üstüne normalde giydiği salaş kıyafetlerden farklı olarak bir vücuduna tam oturan sade bir elbise giymişti. Saçlarını sımsıkı toplamış, dudaklarına hafif bir parlatıcı sürmüştü. Ve evet, tüm bu hazırlıklar komşusuna limonlu keki vereceği yaklaşık 10 saniye içindi. Sorumluluk sahibi, düzenli, sanki çok işi varmış gibi gözükmek istiyordu komşusuna. Çünkü komşusu, bu tipte insanları seviyordu.

Ee, karşılığında birisi tarafından takdir edilmek varken minik bir kıyafet değişimi Elka'yı çok da zorlamamıştı. Sadece saçlarını toplarken huysuz saçlarını sabitlemek için sıktığı saç spreyi kafasını ağrıtıyor, taktığı tek tokalar kucağına batıyordu.

Fakat hepsi komşusunun sevgisini kazanmaya değerdi.

Aynada son bir kez kendine baktı ve çınlayan fırına doğru yaklaştı. Fırının kapağını açtığında burnuna gelen limon kokusuyla keyiflendi ve eline bir eldiven geçirip keki çıkardı. Mutfak mis gibi taze kek kokuyordu şimdi.

Elindeki eldiveni çıkardı ve keki dilimledi. Dilimleri, dolabındaki en şık ve en lekesiz tabağa yerleştirdikten sonra hazırdı. Evin kapısına doğru yaklaştı ve ayaklarındaki terlikleri sandaletleri ile değiştirip kapıyı açtı. Hava yavaş yavaş soğumaya başlamıştı fakat komşusu ile sohbeti sürse sürse on saniye sürecekti. Kapıyı aralık bıraktı ve küçük bahçesini geçip diğer eve açılan bahçe kapısını açtı.

Görmeyeli komşusu bahçesini düzenlemiş, küçük çocuklarına yeni bir park yaptırmıştı. Her şey, yine her zaman olduğu gibi yerli yerindeydi. Çimler biçilmiş, ağaçlar budanmıştı. Sitenin en düzenli bahçesi onlarındı. Genç kadın ise kendi küçük bahçesine pek fazla dikkat etmiyordu, bahçe işleri onu hiçbir zaman eğlendirmemişti. Tek başına yaptığı her şeyden sıkılıyordu.

Ruh Eşleri Ölmez (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now