Günün İlk Mutluluğu

93 9 0
                                    


"Filmi izlesene."

Elka, gözlerini filmi büyük bir dikkatle izleyen Dante'den ayırmadan gülümsedi.

"E zaten izliyorum."

Dante, bakışlarını sinema perdesinden ayırmadan gülümsedi. İlk defa renkli bir film, renkli ve üç boyutlu bir film izliyordu. Efektleri algılayabilmesi için salon görevlisi tarafından ona verilen gözlük küçük burnundan sürekli düşüyordu. Uzun süredir planladıkları bu gün için bir yetişkin bedeninde gelmesi çok daha iyi olurdu. 6 yaşında bir çocuk bedeninde olmasaydı, Elka ile onun çok sevdiği o romantik filmlerden birini izlemeye gidebilirdi. Şimdi ise bir animasyon filmine girmek zorunda kalmışlardı. Tabii, 21. yüzyıldan epey uzak kalmış yorgun bir ruh olan Dante'nin filmdeki yaş kısıtlamalarından haberi yoktu. Bu onun, ilk sinemaya gidişi sayılmazdı çünkü geçmişte bu perdeyi gördüğünü hatırlıyordu. Muhtemelen, gördüğü siyah-beyaz bir filmdi. Küçücük bir sinema salonunda, 2-3 kişiyleydi. Perdede oynayan siyah-beyaz bir filmdi. Hayattayken kim olduğunu hatırlamayan Ruh, sinema perdesini görünce daha önce sinemaya gittiğini hatırlamıştı. Kimbilir kaç yıl önceydi. Hafızasının bu denli farklı çalışmasına şaşırdı ve daha çok detay hatırlayabilmek adına gözlerini kapattı. Sinema salonundaydı, salon değil de küçük bir odaydı sanki. İçeride yoğun bir sigara kokusu vardı, biraz terlemişti.

"Bana diyorsun, sen izlemiyorsun." dedi Elka, Dante'nin küçük ellerinden tutarak.

Dante, tüm bu düşüncelerden sıyrıldı ve filmi izlemeye devam etti. Bu garip teknoloji, ekrandaki balıkları sanki gözünün önündeymiş gibi görmesine sebep oluyordu. Filmin başlarında, gözüne doğru giren bu balıklar yerinden sıçramasına ve çığlık atmasına sebep olmuştu. Seyirci ile dolu salon, "Hiç mi üç boyutlu film izlemedin?" dercesine ona bakmıştı ve Dante'nin küçük çocuk bedenindeki yanakları kıpkırmızı olmuştu. Bugün bir çocuk bedeninde olması, bu bakımdan iyiydi. Sinema salonunda yaptığı aşırılıklar bu sayede çok da saçma durmuyordu. Büyük bir adam bedeninde koltuğundan zıplaması ve çığlık atması daha komik dururdu.

Tüm bu teknolojiye, yüksek sese ve gözüne giren balıklara alışamayan Dante ekrandan fırlayan bir ahtapot sonucunda dudaklarında filmin başından beri sakladığı çığlığı serbest bıraktı. Elka, sessizce kıkırdadı ve ona korkmaması gerektiğini söyledi. Genç kadının sıcak elini, elinin üstünde hissettiğinde gözlerini başında oluşan ağrı ile birlikte istemsiz olarak kapadı. Bu an ile birlikte oldukça tozlanmış hafızasından kopan parçalar başına üşüşmüştü ve bu parçaların ağırlığı zavallı ruhun başını ağrıtmıştı. Gözlerini hafifçe araladı. Küçük bir sinema salonundaydı. Dudaklarının arasındaki sigaranın acı tadını duyduğunda alnındaki teri sildi. Salon havasız ve oldukça sıcaktı. Ne giydiğini hatırlamıyordu fakat oldukça kalın giyinmiş olmalıydı. Derin bir nefes aldı. Arkasında fısıldaşan adamları duyabiliyor fakat ne hakkında konuştuklarını bilmiyordu. Elinin üstündeki sıcaklığı hissetti. Bu anıyı hatırlamasını sağlayan o sıcaklığı. Dante, hafızasına biriken bu minik parçaların gitmesini engellemek için gözlerini sıktı. Şimdi elinin üstünde duran eli görebiliyordu. Zarif eller, kırmızı ojelerle renklenmişti. Elinin üstünde duran diğer el yavaşça kalktı ve filmi işaret etti. Dante, tırnaklarını avuç içlerine batırıyordu fakat bunu fark edemeyecek kadar derinine inmişti anı havuzunun. Nefesi yettiği kadar süzülüyordu zemine doğru. Yüzünü, loş odayı aydınlatan perdeye doğru çevirdi. Film siyah beyazdı. Dante, düş havuzunun zeminine doğru yaklaştığını hissederken Elka endişe içerisinde onu kendine getirmeye çalışıyordu. Dante, adını henüz bilmediği bu ruhun sahibi ve yanındaki kırmızı ojeli kadın... Hepsi havuzun içerisinde yüzüyordu.

Ruh Eşleri Ölmez (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now