ADEN NİL

850 31 3
                                    

bebişlerim multimedyadaki kız başroldeki Alya olur. sizi tanıştırmak istedim :D iyi okumalarr, yorum ve oylarınızı unutmayın. :))

"Bu ne demek? senin kölen miyim?" dedim alayla. "Babama ne yaptın?"

"Baban bana yapmaması gereken bir şey yaptı güzellik. şimdi sıra bende, bana attığı kazığa karşılık ben de seni alıyorum. bir tür değiş tokuş gibi düşün." güldü ve beyaz dişleri yeniden ortaya çıktı. arkasında toplanan adamlara rağmen beni kendi kollarıyla tutup çekmeye başladı. o kadar güçlüydü ki asla karşı koyamıyordum ama yine de bir umut engellemek için ayaklarımı yerde sürüyüp ağırlığımı geride tutmaya çalışıyordum. yine de bir çekişinde lastik gibi öne fırlıyordum. 

"Semihhh!!" diye bağırdım avazım çıktığı kadar. beni korumakla görevliydi ve şuan ortalıkta yoktu. yoksa öldürmüşler miydi?"

"Ne yaptın semihe hayvan!" diye bağırdım ağlamaya başlayarak. 

"Görürsün şimdi," dedi beni merdivenlerden aşağı sürükleyerek. sürekli düşüyor be merdivenin köşelerine bacaklarımı, kollarımı çarpıyordum. canım o kadar acımıştı ki daha fazla ağlamaya başladım.

salondaki kanları gördüğümde ağlamam yerini şoka bıraktı. parkenin üzerinde yatan Semih'ti. ağzından burnundan kanlar akıyordu ve elleri sıkıca bağlanmıştı. cenin pozisyonunda yatıyor ve gözlerini bile açmakta zorlanıyordu. koltukta ise Nermin abla vardı. ona zarar vermemişlerdi ama elleri bağlıydı, ağlıyordu.

"Ne yaptınız Semih'e hayvanlar!" beni kölesi yapmaya karar veren adamın tam bacak arasına bir tekme fırlattım ve o acıdan beni bırakıp kıvranırken ben Semih'e koştum. dizlerimin üzerine çöktüm ve yüzünü ellerimin arasına aldım. "Sana ne yaptılar böyle?"

"Seni pislik!" dedi adam iki büklüm bir şekilde. "Yakalayın şunu, arabaya tıkın."

"Babam nerede?" dedim aceleyle.

"Kaçtı, seni getirmem için beni görevlendirdi ama yetişemedim." o kadar zor konuşuyordu ki... dudakları her kıpırdadığında kanlar boşalıyordu. 

Beni kollarımdan tuttular ve  dışarı sürüklediler

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Beni kollarımdan tuttular ve  dışarı sürüklediler. semih onca yaraya ve acıya rağmen bırakın onu diye bağırmaya başladığında az önceki tekme attığım adam eğilip suratına bir yumruk daha attı. 

Zorla arabaya bindirildiğimde aklımda olan tek şey babamı asla affetmeyeceğimdi. beni burada bırakıp kaçmıştı, her ne olursa olsun yanımda olmalıydı.tıpkı anneme yaptığı gibi beni de ölüme terk etmişti. bir daha suratına bile bakmayacaktım.

"Beni nereye götürüyorsunuz?"

yanıma oturan adam gülümsedi. "Benim adım Aden Nil, memnun oldum Alya Güçlüsoy. baban, ihalemi elimden aldı, bu yüzden buradasın. ihale benim olacakken ofisime yerleştirdiği böcekle sunacağım fiyatı öğrendi ve benden daha yüksek bir fiyat sunup ihalemi kazandı. hile hurdayla birinci olmuş bir babanın kızı olduğun için epey mutsuz olmalısın."

"Sizin aranızda olanların derdini neden ben çekiyorum?" 

"Babanın canını yakmak istiyorum. sana ne yapacağıma henüz karar vermedim ama düşüneceğim. şimdi sessiz ol, sesini duymak istemiyorum."

daha fazla konuşmadan acıyan kollarıma baktım; merdivende sürüklenirken oraya buraya çarpmaktan kızarmış ve morarmaya yüz tutmuşlardı. acıyla suratımı buruşturdum ve bana ne olacağının korkusuyla beklemeye başladım. keşke semih olsaydı... o her zaman bir yolunu bulurdu. babam bile beni bırakmışken o beni kurtarmak için ölümü göze aldı. şimdiden özledim seni Semih. kahramanım...

"İn arabadan." kapımı açtı ve beklemeye başladı.

bacaklarım da ağrıyordu ve gördüğüm kadarıyla morarmışlardı. Aden bunu fark etti ve bacaklarıma bakmaya başladı. ah, keşke şort giyinmeseydim. daha fazla dikizlemesini istemediğim için hızla indim.

karşımda oldukça korunaklı bir köşk vardı. duvarları o kadar uzun ve bir insanın asla tırmanamayacak düzeyde olmasına rağmen dikenli tellerle örülmüştü. buradan asla kaçamazdım...

beni bir kapıdan içeri soktular ve ardımdan kilitlediler. "Çok yavaş yürüyorsun," dedi Aden beni içeri sürüklemeye başlayarak.

"Canım acıyor, lütfen kolumu bırak."

ondan asla merhamet beklemiyordum ama bunu o kadar içten söylemiştim ki kolumu bırakmıştı. açıkçası bu kadar genç bir adamın iş insanı olması beni şaşırtmıştı. belki babasının işini yapıyordur ama o halde babası nerede? evdeyse beni karşılayınca ne tepki verecek? umarım Aden'e çok kızar ve beni bırakmasını söyler.

geçtiğim bahçe çok güzeldi, yeşillikler doluydu ama yeniden sürüklenmek istemediğim için hızla yürüyordum ve tam görememiştim.

evden içeri girdiğimde hayatımda hiç bu kadar büyük ve ferah bir yer görmemiştim. tamam bizim durumumuzda çok iyiydi ama bu ev fazla gösterişliydi. "O kadar zenginken bir ihale uğruna yaptıklarına bak."

"Ben parayı düşünmüyorum, sadece düzenbazlıklara sinirleniyorum. baban tam bir üç kağıtçı küçük hanım."

adamlar bizimle içeri girmemişlerdi. hepsi bahçenin çeşitli yerlerine yerleşip nöbet tutuyorlardı.

"Benimle gel," dedi ve asansöre bindi. onunla aynı asansörde olmak istemiyordum ama binmek zorunda kaldım. 

aşağı indik ve beni bir odaya götürdü. "Burada kalacaksın. baban benden özür dileyip ihalemi verir vermez seni salacağım."

"O zaman bu çok uzun sürmeyecek demektir. üstelik yanıma eşya bile alamadım, bir çöpüm bile yok."

"Sana bir şeyler aldırırım, istediğim tek şey kaçmaya çalışma ve beni rahat bırak. yemekten yemeğe seni görmek bile benim için fazla." kaşlarını çattı ve dışarı çıktı. bense, bana tamamen yabancı olan bu odada yapayalnız kalmıştım. bu daha ne kadar sürecekti?

biraz uyumaya ve kafamı dinlendirmeye çalıştım. yeniden uyandığımda birisi kapıyı çalıyordu. tamamen camdan olan kapının ardındaki hizmetçiyi görmüştüm. içeri girdi. "Yemek hazır efendim, üst kata bekleniyorsunuz. sizden ricam acele eder misiniz? Aden bey bekletilmeyi hiç sevmez."

"Tamam," dedim kalkarak. Allah aşkına bu odanın duvarları bile cam, nasıl giyineceğim ben? kadınla beraber asansöre bindik ve üst kata çıktık. amacım yemek yemek değildi, yalnızca onu sinirlendirip buradan gitmek istiyordum.

masaya baktım, tam anlamıyla bir şaheserdi. yazık olacaktı. örtüsünün iki ucundan tuttum ve hızla aşağı çekip her şeyi tuzla buz ettim. herkes şok içinde bana bakarken Aden resmen gözlerinden ateş çıkartıyordu. hışımla masadan kalktı ve yanıma gelip bana bir tokat patlattı. o kadar sert bir tokattı ki dengemi kaybedip yere düştüm. resmen beynim dönmüştü, etrafı bir kaç saniye puslu görmeme neden olan bu tokat beni iyice sinirlendirmişti. ayağı kalktım ve gücümün yetmeyeceğini bildiğim için suratına tükürdüm. "Beni kaçırıyorsun ve pişkin pişkin yemek yiyorsun. zıkkım ye," diye bağırıp yeniden asansöre yönlendim ama Aden buna izin vermedi, beni kolumdan tuttu ve yeniden savurdu. 

"Bu cesaretinin sonucunu ödeyeceksin. bakalım nermin ablan ne yapıyormuş?"

"Seni öldürürüm!" hızla yakasına yapıştım ve hırpalamaya çalıştım ama bu imkansızdı. gücümün ona yetmiyor oluşu  ve tokadın sertliği dengemi kaybetmemi sağlamıştı. gözlerim kararmıştı ve tam düşecekken kollarıyla beni tuttuğunu hissetmiştim ama gerisini hatırlamıyorum."

bebişleeer yorum ve oylarınızı esirgemeyin. Allah rızası için bir sadaka :DDDD

İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now