TERK EDİŞ

526 29 7
                                    

Olaylaaarrr, olaaylaarrr... Yorum ve oylarınızı unutmayın, fikirleriniz olursa yoruma iliştirin canlarım. Değerlendireceğime emin olabilirsiniz. Öpüyorum hepinizi. <3

Her şey ne kadar hızlı gelişmişti böyle. Uçağa ne ara binmiştik, Trabzon'a ne ara gitmiştik? Semih bir an olsun yanımdan ayrılmamıştı ve benimle ilgilenmişti. Trabzonlu olduğunu bile yeni öğrenmiştim. Senelerdir yanımda beni koruyordu ama onu daha yeni tanıyordum. 

Dedesinin evine varmıştık. Ailesi de burada kalıyordu ama Karadeniz damarları tutar bizi asla eve almazlar demişti. Dedesi beni kabul etmişti, bir süre burada kalacaktık ve Semih iş bulunca başka bir çaresine bakacaktık. Okuluma burada devam edecektim, bana destek olacaktı.

Aslında durumları kötü değildi ve bu beni şaşırtmıştı. Sonuçta babamın yanında çalışıyordu, gerçi babam da çok maaş veriyordu ve para biriktirdiğini söylemişti. 

Eve girdik ve dedesinin elini öptü, sonra da ben öptüm. "Estağfurullah," dedi ve kafasını çevirdi.

Semih o an anlamıştı nedenini, açıkta kalan bacaklarıma baktı ve kaşları çatıldı. Ben onun için süslenmiştim ama o yalnızca kaşlarını çatıyordu. "Üzerine bir şeyler giyer misin?"

Hiç itiraz etmedim ve sırt çantamdan eşofmanlarımı çıkartıp arka odada giyindim. Yeni hava aydınlanmıştı ve Semih mutfakta çay kokuyordu. "Bu çayın tadına vardığında her şey daha az kötü olacak. Diğer çaylara benzemez."

"Teşekkür ederim," dedim ve arkadan ona sarıldım. Hemen elindekileri bıraktı ve beni hafifçe itti. Gözü kapıdaydı. "Alya, dur."

"Ne? Bu da ne oluyor?"

"Dedem beni vurur, hem sen daha on yedi yaşındasın. Bense yirmi altı yaşındayım, sübyancı derler bana."

"Telefonda seni özledim derken, beni öperken sübyancı değildin ama."

"Biliyorum yapmamalıydım, hatalıyım."

"Pişmansın yani!"

"Öyle demek istemedim ama..."

"Tamam Semih, yaşanmamış gibi yaparız olur biter. Sonuçta sen benim abim yaşındasın, boş ver." Hışımla geri çekildim ve salona girdim. Bir kadın dedeyle oturuyordu. Sanırım babannesiydi, gittim ve elini öptüm. 

"Oş geldin kizum."

"Hoş buldum teyzecim, beni misafir ettiğiniz için teşekkür ederim."

"Gel, otur ha buraya."

O sırada Semih hışımla mutfaktan çıktı, elinde telefon vardı. "Aden, her yerde seni arıyor. Babanın evini basmış ve onu öldürmüş! Karadeniz'de olduğumuzu da öğrenmiş, hava alanında tanıdıkları varmış."

Yeniden baygınlık geçirecektim sanırım, daha fazla dayanamıyordum. Ben gerçekten kimsesiz kalmıştım, ne yapacaktım şimdi?

"Ne olacak şimdi?"

"Burada olduğumuzu bulamaz."

"Hele bi bulsun," dedi dede. "Saçmamla onu dört yerinden vurmazsam namerdim!"

"Babam ölmüş demek." Açıkçası buna çok üzülmemiştim, zaten beni satmıştı. En azından artık param olacaktı. Kahvaltımızı yaptıktan sonra avukatımızı aradım ve gerekli işlemleri başlattım. 
Semih'e muhtaç kalmayacaktım, zaten beni istemiyordu. Reşit olduğumda başımın çaresine bakacaktım, zaten üniversiteye gidecektim.

Bulaşıkları yıkarken yeniden yanıma Semih geldi. "Başın sağ olsun."

"Sorun değil, üzülmedim. En azından artık param var ve reşit olduğumda gidebilirim."

"Gidecek misin?"

Kafamı çevirdim ve ona baktım. "Elbette gideceğim, seninle mi kalsaydım. Sonra sübyancı diye adın çıkar. Hem üniversiteye gideceğim, o zamana kadar şirketi idare edecek birileri bulunur elbet."

"Haklısın, üniversiteye gitmelisin."

"Gitmesem de burada kalmazdım zaten," dedim sinirle. Beni çok kırmıştı, artık fazlalık gibi hissediyordum. "Yine de her şey için teşekkürler, bir hafta sonra on sekiz oluyorum."

"Peki planın ne?"

"Bir ev tutacağım ve üniversiteye gidene kadar idare edeceğim, bu sene çok çalışamadım. Bir sene dershaneye giderim herhalde ama sonuçlarıma bağlı. İyi bir şeyler olursa giderim."

"Bu yaşta idare edebilecek misin?"

Bitirdiğim bulaşıklardan sonra ellerimi kuruladım. "Bu sadece beni ilgilendirir." Ve mutfaktan çıktım.

İMKANSIZ AŞKحيث تعيش القصص. اكتشف الآن