KABULLENİŞ

378 20 1
                                    

İyi okumalar ballı çöreklerim. Sizi seviyoruuum :* <3 Yorum ve voteleri unutmayalım lütfen.

Ertesi sabah telefonumun çalmasıyla uyandım. Aysun abla arıyordu, meşgule attım ve bir süre daha yattım. Tam uykuya dalacakken bu kez Semih arıyordu. Yine meşgule attım. Bütün uykumu kaçırdıkları için kalktım ve eşofman giyindim. Telefonumu odada bırakıp aşağı kahvaltıya indim. Bu sırada ne yapacağımı düşünüyordum. Bugün bir ev bulacaktım, artık dershaneye gitmeyecektim. Kendim test çözecektim, zaten bütün konularımız bitmişti ve ben iyi anlamıştım.

Yavaş yavaş kahvaltımı yaptım ve yeniden yukarı çıktım. Test kitabımı alıp yatağa yattım. Yine telefonum çalıyordu, bu kez Semih'in babası arıyordu. Yine açmadım ama meşgule de atmadım. Herkes arıyordu ama Hasan aramıyordu. Yeni sevgilisiyle olmalıydı, evde olmadığımı bile fark etmemişti sanırım. 

Yine Semih arıyordu. Bıkkınlıkla telefonu açtım. "Ne var? Açmıyorum işte, daha ne arıyorsun?"

"Neredesin sen Alya? Kafayı mı yedin? Öyle her kafana estiğinde evden gidebileceğini mi sanıyorsun? Babama nasıl bir saygısızlık yaptığının farkında mısın? Bizim evimizde kalıyorsan eğer bu aileden birisin demektir. Biz nasıl çekip gidemiyorsak sen de bir not bırakıp gidemezsin. Öyle kafana göre gidemezsin, bu evin kurallarına uyacaksın. Bu saygısızlığı senden hiç beklemezdim. Hemen eve dönüyorsun."

"Özür dilerim Semih, haklısın ama dönemem. Buraya kadar, artık tek başımayım."

"Bak." Sesini alçaltmıştı. "Herkes seni çok merak ediyor."

"Herkesten kastın ne? Hasan mı?"

"Onun senin gittiğinden haberi yok, evde değil. Biriyle buluşacağını söyledi."

"Canı cehenneme." Telefonu kapattım ve uçuş moduna aldım. "Artık umurumda değilsin Hasan." Testime odaklandım. O sinirle dört tane test çözmüştüm. Çok yanlışım yoktu, bu çok iyiydi. 

Günün ilerleyen saatlerinde televizyon izlemiştim. Ev bakmam lazımdı ama üşeniyordum. Burada birkaç gün idare edebilirdim. 

Karnım guruldamaya başladığında aşağı indim. Canım ilk okuldaki gibi karışık tost çekiyordu. Aldım ve masalardan birine oturup yemeye başladım. Telefonumu açtım ve bir yandan da onunla uğraşıyordum. Semih sürekli aramıştı ama ulaşamayınca bir dünya mesaj atmıştı. Hiçbirini okumadım ve instagramda boş boş dolandım. Bir an kafamı kaldırdığımda gözüm açık kapının ilerisindeki resepsiyona takıldı. Adam göz ucuyla beni kontrol ederek telefonda konuşuyordu. Ne olduğunu anlayamamıştım, acaba Semih'le mi konuşuyordu. Burası onların evine çok uzak değildi, aramış olabilirlerdi.

Tostumu bitirdim ve odama çıktım. Bugün en iyisi başka bir otele gitmekti. Bavulumu açtım ve eşyalarımı doldurdum. Saçlarımı topladım ve ayakkabılarımı giyindim. Kapıyı açtığım sırada karşımda duran Aden bana gülümsüyordu. Ellerini cebine sokmuştu ve kafasını yana doğru yatırmıştı. "Merhaba sevgilim, uzun süredir görüşmüyorduk." Hızla bana doğru uzandı ve ardından kapıyı kapatıp beni odanın içine sürükledi. Kollarını belime sardı ve sıkıca sarıldı. "Çok özledim seni."

Bıkkınlıkla ofladım. "Yeter artık, gerçekten Aden. Bıktım senden ya."

Saçlarımı kokladı. "Ben de kendimden bıktım. Neden buradasın? Çakma sevgilinin ihanetine mi uğradın?" Gülüyordu. Her şeyi nasıl öğreniyordu anlayamıyordum.

"Git buradan."

"Beraber gidelim, bu kez seni zorlamayacağım. Benimle gel, yapayalnızsın ve ben de öyleyim."

"Gelmiyorum."

Kaşlarını çattı. "Neden? Beni çirkin mi buluyorsun? Gerçekten çirkin miyim?"

Alayla güldüm. "Çirkin değilsin ama duygular buna göre şekillenmez."

"Hasan'ına bak, bugün onu bir kızla gördüm. El elelerdi ve gülüyorlardı. Seni aramıyordu bile, onun için mi beni reddediyorsun? Baksana şu haline, oradan oraya sürükleniyorsun. Benimle gel işte, evlenelim. Bir ailen olsun, ikimizin de buna ihtiyacı var. Söz veriyorum sana zarar vermeyeceğim. Yeterince sensiz kaldım, daha fazla kalamam."

"Tamam."

Şaşkınlıkla bakakaldı. "Sen ciddi misin?"

"Evet ama şartlarım var. Bana ben istemeden dokunmayacaksın ve şiddet uygulamayacaksın. Ev hapsi de istemiyorum."

"Söz veriyorum, yeter ki çekip gitme. Benim tek şartım da bu."

"Tamam, anlaştık."

Gülümsedi ve bana sarıldı. "İnanamıyorum, teşekkür ederim. Her şeyi halledeceğim. Yarın evleneceğiz, evde kendi aramızda bir düğün yaparız."

"Tamam." Ah o tamamın altında neler vardı... Ne acılar vardı... Ben artık yürüyen bir ölüydüm. 

İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now