Lütfen Alya'yı öldürdüm diye bana kızmayın, iyi okumalar. :D
HASAN'IN AĞZINDAN
Cenaze şimdiye kadar katıldığım en acı verici cenazeydi. Yüzünü son kez görmek istiyordum ama izin vermiyorlardı. Bu doğru değil diyorlardı, bir kez bakarsan bir daha unutamazsın diyorlardı. Çok saçma, ben zaten bir daha unutamayacağım.
Eve döndüğümüzde telefonunun dahi hala odasında olması ne acıydı. Tüm eşyaları, kıyafetleri, sabah çıkarttığı pijaması... Tarağının üzerinde bile hala saç telleri vardı. Sanki kapı açılacak ve içeri girecekti. Kapağını açtım ve parfümünü kokladım, o kokuyordu. Sanki yanımdaydı. Bana verdikleri son eşyaları çantasıydı, çantası...
Bu acıya daha fazla dayanamadım, tüm eşyaları olduğu gibi bıraktım ve dışarı çıktım. Evde resmen bir ölüm sessizliği vardı. Ceketimi aldım ve dışarı çıktım. Burada kalamazdım, bu gece olmazdı.
ADEN'İN AĞZINDAN
Kıl payı kurtuldum. Artık aranıyorum, dışarıya elimi kolumu sallayarak çıkamam. Adımlarımı tedbirli atmalıyım. Bu evi bile itinayla seçtim. Artık başka şansım kalmadı.
Duştan çıktım ve yemek yemek için aşağı indim. Bu aceleyle hizmetçi bulamamıştım, bir tost yaptım ve yedim. O sırada hemşire aşağı indi.
"Her şey yolunda mı?"
"Yolunda Aden bey, durumu iyi. Kalbe denk gelmemişti zaten."
"İyi," dedim rahatlayarak. "Doktora söyle ağzını sıkı tutsun, öterse canını fena yakarım."
"Tamam," dedi ve çantasını alıp dışarı çıktı.
Tostumu bitirdim ve onun odasına gittim. Yatakta öylece yatıyordu, bilinçsizdi. "Ah Alya," dedim yanına oturup. "Senin yüzünden nelere karıştım görüyor musun? Sahte ölüm, sahte cenaze... Başımı ne dertlere soktun sen?" Elimi uzattım ve saçlarını okşadım. "Yurt dışına gittiğimizde her şey daha iyi olacak, merak etme."
Bölüm kısa oldu ama vermediğiniz votelere sayarsınız artık :D Şaka şaka yarın yeni bölüm atacağım.
YOU ARE READING
İMKANSIZ AŞK
ActionAlya Güçlüsoy'un babası bir mafyaydı. Daha da kötüsü annesini bir çatışmada kaybetmişti ve bu kez çıkan çatışmada birisi başına büyük bela olacaktı. Genç ve yakışıklı bir belalı...