10

3.4K 168 8
                                    

Gözlerimi zorda olsa alarmın sesiyle aralayıp kısık gözlerim ile tavanı izlemeye başladım. Uykunun kollarından her geçen dakika ayrılırken aklıma dün gece yaşanan olaylar doluşmaya başlamıştı.

Zaten bir dakika bile düşünmeden dursam takla atacaktım. Avuçlarımı yüzüme bastırıp bir küfür mırıldandım.

Yataktan kalkıp odamın içindeki lavaboya geçip elimi yüzümü yıkadım. Hâlâ üzerimde bir uyku vardı. Anlaşılan okula geçmeden önce kahve almam gerekecekti.

Yüzümü kurulayıp dolabın başına geçtim. Siyah dizleri yırtık dar pantolonu çıkarıp üzerine bir düz oversize beyaz tişört çıkardım.

Bugün fazla süslenmeye gerek duymamıştım. Koluma eğer zaman taktığım saati takıp her zaman hazır olan çantamı aldım. İçine şarj aleti ve kulaklığı atıp kapıya doğru yürüdüm.

Ayakkabıları ayağıma geçirip çıkıcaktım ki ayağıma çarpan şey ile bakışlarımı aşağı çevirdim. Yere koyulmuş olan bir çiçek demetini elime alıp ofladım.

Üzerinde gözlerimi dolandırıp gördüğüm notu elime aldım.

Dün gece için özür dilerim seni seviyorum
-Umut

Bu iş gitgide çığrından çıkmaya başlamıştı ve ben bunu bir şekilde çözmeliydim böyle olmazdı bu.

Bakışlarımı çiçeklere çevirdim eğer yapay çiçek olsalardı çoktan çöpü boylamışlardı ama kokularından canlı oldukları oldukça belli oluyordu.

Ama yinede bunları eve koymaya niyetim yoktu. Kapıyı kapatıp kitledikten sonra arabaya doğru yürüdüm.

Kapıyı açıp kendimi yerleştirirken çiçeği yan koltuğa koyup çantamıda arka tarafa attım. Telefonumu arabaya bağlayıp playlisti oynattım.

Arabayı her zamanki yerime park edip çantamı aldım bir elimle telefon, kahve ve araba anahtarını tutup diğeriyle yan koltukta duran çiçeği aldım.

Geldiğimi gören Su her zamanki gibi yanıma doğru gelmeye başladı. Ben arabadan inip arabayı kitlerken çoktan gelmişti.

"Selam canım." Tek kolumu zorda olsa dolayıp sarıldım.

"Hayırdır bu çiçekler kime?" Çiçekleri ona doğru uzattım.

"Sana ben aldım diye yalan söyleyebilirim ama söylemek istemiyorum. Umut sabah kapıma bırakmış canlı olmasalar çöpe atıcaktım ama canlılar o yüzden sana getirdim."

Çiçekleri koklayıp gülümsedi dürüstlüğüm daha önemliydi onun için.

"En iyisini yapmışsın ama bunlar eve kadar solarlar kafeye falan bırakalım suya koysunlar."

"Benim için fark etmez umursamadım bile istediğini yapabilirsin onlar artık senin."

Gülüp kafeye doğru yürümeye başlamıştık. Bu saatte dersim olmamasına rağmen geliyordum diğeride öyleydi. Hepimizin ders saatleri bazen farklı olduğu için vakit geçirmek açısından sabahtan buluşuyorduk.

"Diğerleri neredeymiş bakamadım gruba?"

Her zamanki yerimize oturup gözlerini bana çevirdi. Garsonu çağırıp bende ona baktım.

"Ata ve Batu beraber gelecekmiş tabi yine bir ton kavga ettiklerine eminim. Batu'nun arabası bozulmuş ve senin evin ona uzak olduğu için Ataya demiş sonra işte Ata gelemem yengeni alıcam evinden demiş. Batuda saymaya başlamış işte kaç yıllık arkadaşını iki güne ayrılacağın bir kıza mı tercih ediyorsun yazıklar olsun sana bir daha benimle konuşma vb vb. Grupta hepsi var zaten sonrada işte beraber geliyorlar."

Çok yüksek olmayacak şekilde gülüp neredeyse soğumuş olan kahvemden bir yudum aldım. Bu onların her zamanki haliydi Batu söver daha sonra Ata yine küplere binmiş şekilde onun dediğini yapardı.

"Ne istersiniz efendim?"

Yanımıza gelen garsonla bakışlarımı ona çevirdim Su siparişini verip bana döndüğünde bende bir tost ve kola söyledim. Dışarıda kahvaltı yapmaya aşırı derecede alışmıştım.

Bir süre sonra diğerleride geldiğinde dünki akşam yaşanan olayları onlara anlattığımda şok olmuşlardı bu derece olacağını sanırsam onlarda beklemiyordu.

Batu her zamanki gibi siniriyle konuştu. "Amına koyayım bu iyice çıldırdı gidip birazda ben dövmek istiyorum şu an."

Ata ayıplayan bakışlarını Batuya çevirdi işte şimdi bir kavga daha başlıyordu bekleyin.

"Lan ne kadar kavgacı bir herifsin sen amk hiç yakıştırmıyorum yobaz insan direk kavgaya başvuruyor çok ayıp."

Elime kola dolu olan bardağı alıp arkama yaslandım pipeti dudaklarımın arasına sıkıştırıp zevkle izlemeye başlamıştım bile.

"Bunu diyen sen olunca pek ciddiye alamıyorum sayın şerefsiz. Yobaz olan sensin lan daha yarım saat önce kıza bu etek boyu ne diyip zorla değiştirttin senin yüzünden kız dersine geç kaldı mal herif."

Biz anlatılan olay karşısında gülerken çoktan Ata'nın sinirli bakışlarının hedefi olmuştuk.

"Her neyse, Efe sen oradan taşınacak mısın?"
Ata konuyu değiştirmek istermiş gibi bana yönelip sorunu sordu tabi ki.

"Taşınıcam ya yakında bir kaç yer bakmaya başlarım tek sorun işte annemlere ne tür bir bahane sunucam onu düşünüyorum. En sonunda beni tekrar eve taşınmaya zorlamasınlarda." 

Ben tek yaşamaya ve sessizliğe çok alışmıştım hiç tekrar gitmeye niyetim yoktu eğer hayır derselerde bir işe girip çalışmayı bile göze alabilirdim.

Bakışlarımı sandalyemin yanımda duran bedene çevirip gözlerimi yüzüne çevirdim. Aras gelmiş yüzüme gülümseyerek bakıyordu.

Kalbim onun gülümsemesiyle hızlanmaya başlarken elim ayağıma karışmıştı bile.

"Efe bir iki dakika dışarı gelir misin?"

Arkadaşlarımdan çekiniyordu sanırım bunu ses tonundan hissetmiştim. Kafamı aşağı yukarı sallayıp ayaklandım.

Peşinden giderken bacaklarımı titrediğini hissetmiştim. Sebepsiz derecede aşırı derecede heyecanlanmıştım.

Kafeden ayrıldığımızda insanların daha az ve bizi zor görebilecekleri bir köşeye doğru yürüyorduk.

"Seni merak ettim ben gittikten sonra o şerefsiz tekrar geldi mi?" dedi gözlerimin içine merakla bakarken.

Gülümseyip ellerimle saçımı düzelttim. Beni merak etmesi aşırı derecede hoşuma gitmişti. "Hayır bir daha gelmedi."

Çiçekten bahsetmeyi düşünmüyordum. "Sevindim eğer tekrar gelmiş olsaydı şimdi gidip onu boğabilirdim."

Alt dudağımı dişledim. "Benim yüzümden katil olmanızı istemem beyefendi."

Gülüp elini yanağıma koydu baş parmağıyla yanağımı okşarken gözlerimi kapattım. Bu hareketini aşırı sevmiştim.

Dudağımın üstünde hissettiğim baskı ile refleksle kollarını tuttum. Dudaklarını hareket ettirmeden öylece duruyordu.

Bir süre daha öyle durup daha sonra tepkime bakmak için geri çekildi. Ben öpücüğü karşında gülümsediğimde sanki kötü bir tepki verecekmişim gibi tuttuğu nefesini serbest bırakıp oda bana gülümsedi.

Kollarımı beline dolayıp kafamı çevirip sarıldım. Oda kollarını bana doladığında içim huzurla kaplanmıştı.

Gözlerim uzaktaki diğer iki çift göz ile denk gelince donup kaldım. Karşımdakinin yüzündeki ifadeyi anlayamamıştım sanki tüm duyguları aynı anda yaşıyordu şu an.

E o zaman ben olayları başlatıyorum?

İZ [bxb]Where stories live. Discover now