43

830 61 11
                                    

Bu güneş bile görmeyen odada kaç gün geçirdim ya da kaç saat oldu hiçbir fikrim yoktu zaman algımı tamamen yitirmiş haldeydim. Kapının kilidi tekrar açılmasıyla elinde tabaklarla içeri girdi ruh hastası. Buraya tıktığından beri çoğu zaman yemek getiriyordu ve bende inatla yemeyi reddediyordum fakat ne zaman yemeyi reddetsem vücudumda yeni morluklara yol açıyordu ya da zorla ağzıma tıkıyordu.

O odadan çıktığında ise her seferinde yaptığım gibi midemden çıkarıyordum ve bu yüzden odanın iğrenç bir kokuya sahip olduğunu biliyordum ki bu tezimi de her odaya girişinde yüzünü buruşturmasıyla karşımdaki piç onaylıyordu. 

"Yemek vakti bebeğim." Gelip yanıma oturdu. Tabağın içine baktığımda salçalı makarna getirdiğini gördüm. Artık ona direnecek ne gücüm ne de isyan edecek bir sesim kalmıştı. Sadece yaptığı her şeye boyun eğiyor ve izin veriyordum. 

Çatalı makarnalara batırıp dudaklarıma yaklaştırdığında dudaklarımı aralayıp yedim. Mideme indiği an tekrar bir kusma ihtiyacı ile dolmuştum. Sanırım buradan kurtulursam ciddi bir hastalıkla baş etmem gerekecekti. 

Birkaç çatal daha yedikten sonra kafamı çevirip istemediğimi belirttim. Oda zorlamadı ilk defa.

Tabağı yere yanına koyup elini yüzüme yaklaştırdığında refleksle korkuyla geri çektim. Bu hareketim onu afallatmıştı neden afallattığını anlamamıştım. "Özür dilerim canını yakmak istemediğimi biliyorsun ama bazen sinirime hakim olamıyorum. Sen de çok fazla trip attığın için üzülüyorum."

Yüzüne boş boş bakmaya devam ettiğinde derin bir nefes aldı. "Biraz balkona çıkmak ister misin?" Anlamayan ve şaşırmış gözlerimle ona baktım. Kafamı aşağı yukarı salladım. Oturduğum yerden kalkarken vücudumun sızlaması ile yüzüm buruştu. Hem midem bulanıyor hem canım çok acıyordu.  

Dirseğimden tutup beni kaldırırken odadan ayrılıp loş ışıklarla aydınlatılmış evde balkona doğru yönlendirdi beni. Gözlerim duvardaki saate odaklandığında kısık gözlerle oraya baktım. 04:30 beni balkona çıkarmasının nedeni belli olmuştu. Bu saatte herkes uyuduğu için bu teklifi sunmuştu ve bana bu saatte yemek getirmesi de benim zaman algımla ciddi anlamda oynadığının göstergesiydi kesinlikle.

Balkon korkuluklarını sıkıca kavrayıp derin bir nefes çektim ciğerlerime sanki bir daha bu nefesi alamayacakmışım gibi. "Ben şimdi iki dakikalığına mutfağa gidiyorum. Bundan fırsat bilip bağırır çağırır ya da herhangi bir şey yaparsan bu sefer sınırlarımı biraz daha genişletmek zorunda kalırım bebeğim." 

Ona olan bakışlarım boş boş devam ederken iğrenç dudaklarını boynuma bastırıp beni balkonda yalnız bıraktı. Balkon mahallenin içine bakıyordu başını ve sonunu rahatlıkla görebiliyordunuz ve evler sıra sıra birbiriyle dizilmişti. Evler bu kadar yakınken benim bağırışlarımı duymamalarının imkanı yoktu.

Gözlerim tek tek binalarda gezerken bir binanın camın köşesindeki kişi direkt olarak buraya bakıyordu. Ona bakmaya devam ederken ruh hastasının balkona çıkmasıyla bakışlarımı ondan çekip başımı eğdim. Etrafa bakıp yardım aradığımı ya da gizlice bana bakan kişiyi görmesini istemiyordum. 

Bileğimi aniden çekip sıcak demiri bastırdığında çığlığımı engelleyen boğuk eller canımın acısını ikiye katlamıştı. Ben oturduğum yerde kıvranırken bileğime bastırdığı sıcak demiri bir süre daha tutup çekti. Kolumu tutup ağlarken acı dolu inlemelerime engel olamıyordum. Susmayacağımı anladığında saçlarımdan tutup içeri sürükledi beni. 

Karanlık odaya tekrar atmadan önce ışığın izin verdiği kadar bileğime baktığımda baş harfinin damgasını vurmuştu. Odaya fırlatıp kapıyı kapatıp tekrar üzerime defalarca kilidi çevirdi. Neden bana iyi davrandığı belli olmuştu. 

-----

sen şimdi naneyi yemedin mi aras

İZ [bxb]Where stories live. Discover now