35

1.6K 101 12
                                    

Belime dolanan kollar ve boynumda hissettiğim burun ile kaşlarımı çattım. "Hadi uyan bebeğim kahvaltı hazır." Duyduğum ses ile kendimi yataktan attım. Hızla ayağa kalkıp bedenimi duvara yaslarken bir yandan buğulu gözlerimi açmaya çalışıyordum bir yandan da korkuyla atan kalbimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

"Korkma hayatım benim." Vücudum git gide kendine gelirken hissettiğim korku daha fazla artmıştı. Ruh hastası Aras eve girmiş ve ben uyurken resmen bana sarılmıştı. "Ne hayatımından bahsediyorsun sen amına koyayım? Ne işin var lan senin benim evimde onu da geçtim benim odamda?!"

Oturduğu yatağın kenarından kalkıp etrafından dolaşıp önümde durdu. Dirseğini arkamdaki duvara yaslayıp üzerime eğildi. Tek eliyle çenemi tutup dudaklarıma bakarken konuştu. "Bu küslük fazla uzadı sevgilim. Ben de o kadarın yeterli olduğunu düşünüp gelip sana kahvaltı hazırladım." Ben ona korkmuş gözlerle bakarken o sanki hiçbir şey olmamış her şey normalmiş gibi davranıyordu. Ruh hastası.

"Eve nasıl girdin sen?" Küçük bir kahkaha atıp bileğimden tutarak beni mutfağa çekiştirdi. "Anahtarımı kaybederim diye yedek yaptırmıştım. Diğerini kaybetmişim ben de yedeği kullandım." Psikopat herif anahtarın onda yedeğinin yedeği olduğunu bile bilmiyordum. Kaçta göz arasında çıkartmış olmalıydı.

"Bırak kolumu seninle yine aynı şeyleri konuşup kavga etmek istemiyorum siktir git evimden." Bileğimi hızla onun kolundan kurtarıp ondan uzaklaştım. Kapıyı işaret edip tekrar gitmesini belirttim. "Ah yeter Efe bak sabrım taşıyor tribinde bir süresi var ama yapma böyle." Kahkaha atıp delirmiş gibi ellerimi saçlarımdan geçirip bir iki adım attım ona. Gözlerim boynundaki ize kayınca daha da güldüm.

"Sen ne yavşak bir adamsın ulan? Kim bilir gece kimle birlikte oldun da geldin burada bana trip mirip salak saçma cümleler kuruyorsun? Bak sen unuttun galiba biz seninle beni aldattığın gün ayrıldık anladın mı? Şimdi defol kimle yatıyorsan yat bir daha gelme bu eve yoksa her şey senin için daha kötü olur."

İki üç adımla hızla bana gelip boğazıma doladı ellerini. Nefesim birden kesilirken ellerimi bileğine götürüp bırakması için hamleler yaptım ama işe yaramıyordu. Gözlerindeki sinir ve tanıyamadığım o adam uzun süre gözlerime öfkeyle bakıp beni yere fırlattı. Nefessiz kalan ciğerlerim havayla dolarken tek elimi boğazıma götürüp öksürmeye başladım az daha ölüyordum ulan.

Bu halimi görünce yanımda diz çöktü. Sanki beni boğan o değilmiş gibi korkmuş gibi duruyordu. "Efe iyi misin? Yemin ederim isteyerek yapmadım çok özür dilerim." Bedenimi ondan uzaklaştırarak zar zor bulduğum sesimle konuştum. "Yalvarırım sana git lütfen." Çatallı çıkan ve gözlerimden akan yaşla konuştum.

Birkaç dakika daha öylece durup daha sonra kapıyı açıp evi terk etti. Onun çıkmasıyla sesli bir şekilde ağlayıp yere yumruklarımı geçirdim. Nasıl olmuştu da onunla birlikte olduğum süre boyunca onun bu denli psikopat bir insan olduğunu anlayamamıştım. Bu yüzden kendime çok kızıyordum. Bedenimi beni fırlattığı yerden kalkıp kapıya gittim.

Kapının üzerindeki tüm kilitleri taktım. Gözüme çarpan mutfak ile oraya doğru ilerleyip masanın üzerinde tabiri caizse kuş sütü eksik olan sofraya göz gezdirdim altındaki örtüyü dört ucunu birden bir boğca gibi yapıp umursamadan tüm her şeyi örtünün içine toplayıp odama geçtim. Banyoya geçip suyu açtım suyun ısınmasını beklerken gardırobumun önüne geçtim. Alttaki büyük valizimi çıkarıp açtım. Valizin içinde ona ait olan tüm kıyafetleri ve eşyaları doldurmaya başladım.

Ona ait hiçbir şeyin bu evde bulunmasını istemiyordum artık. Komedinin üzerindeki telefonumun çalmasıyla işimi yarım bırakıp telefonu açtım. "Bende seni arayacaktım Nisa. Acil bana gelebilir misin mümkünse bir çilingirci ile gel ama çok acil." Onunla konuşurken bir yandan da tüm eşyaları toplamış valizi kapatmıştım.

"Sakın çocuklara bir şey söyleme başlarına iş almalarını istemiyorum." Telefonu kapatıp üzerimdeki kıyafetlerden kurtuldum. Banyoya ilerleyip bedenimi suyun altına bıraktım.

Üzerime kıyafetlerimi geçirip kapının çalmasıyla oraya koştum gelen Nisa olmalıydı. Yine de delikten bakıp teyit ettikten sonra kapının üzerindeki kilitleri açıp onu ve çilingirci abiyi içeri aldım. Abiye tüm kilit sisteminin değişmesi ve en sağlamlarını takmasını söyledikten sonra içeri geçtik Nisa ile.

Boynumda çıkan parmak izlerini görünce fazlasıyla endişelenmiş ve neler olup bittiğini sormuştu kısık sesle konuşmaya dikkat ederken her şeyi bir bir anlattım. "Orospu çocuğu nasıl böyle bir şeye cesaret edebilir psikopat herif." Elini boynuma getirip izin ne kadar belli olup olmadığını kontrol etti. "Burada kalmaya devam mı edeceksin efe? Görmüyor musun ne hale getirmiş seni."

Derin bir nefes alıp bacaklarımı kendime çekip kollarımı etrafına sardım. "Ne yapmamı bekliyorsun ki? Her eski sevgilim için ev mi değiştireceğim hadi bunu geçtim daha yeni en baştan ev düzdüm maddi açıdan asla yapamam ve aileme bunu açıklayamam." Bu sefer o sıkıntılı bir nefes verip düşündü. Bir kaç dakika sadece sustuk.

"Tüm hepsini değiştirdim kardeşim." Oturduğumuz yerden gidip seslenen amcanın yanına gittik. Ona borcumu ödeyip gönderdim. "Buldum! Atayla ev arkadaşı ol zaten ailesinin yanından çıkmayı düşünüyordu. Bu durum hem senin hem onun için iyi olur."

Doğru söylüyordu ama neden olduğunu sorgulayacaktı Ata çünkü bu teklifi sunduklarında tek yaşamayı sevdiğim için kabul etmemiştim. "Biliyorsun bir kerede sordu bana ama kabul etmemiştim şimdi ne değişti diyecek ve ona bu durumu anlatırsak gidip onu hastanelik edecek başına bela alacak." Ata tüm değer verdiği arkadaşları için korumacıdır bir keresinde Nisaya bir sapık bulaştığı için onu sahilde dövüp denize bile atmıştı.

"Kolay bu olayı biraz değiştirip anlatırız. Mesela sen kilidi yeni değil de önceden değiştirdiğini söyleriz ve bu şerefsizin eski anahtarla kapıyı zorladığını açamadığında da gittiğini söyleriz?" Biraz düşündükten sonra bu olay aklıma yatmıştı.

"Peki bu valiz neyin nesi?" Ona gülümseyip telefonumu anahtarları mı ve valizi aldım. Nisaya dönüp beni takip etmesini söyledim. Yakılacak bir kaç bir şey vardı.

Arabayı bomboş bir arazinin yanında park edip indim. "Aras'ın benim evimde olan her şeyi. Bunları ona da verebilirdim ama gerek duymadım bunları ihtiyacı olan birine de verebilirdim ama o pisliğin olan şeylerin başkasına değmesini bulaşmasını falan istemedim. En iyi fikir yakmak diye düşündüm." Bunları söylerken bir yandan da valizi yerleştirmiş ve içini açmıştım.

İçine kolay yanması için kolonya döküp uzaklaştım. Kibriti yakıp valizin üzerine attım. Çıkan ateşe gülümseyip arabanın kaputuna yaslanıp alevleri izledim. Diğer yanımda duran yangın tüpünü yere koyup bekledim.

Bu yangınla birlikte içimde olan ona karşı en ufak bir duygu kırıntısını da yakmıştım. Bu yangınla her şey değişecekti ben ve o eskiden birbirine aşık olan iki düşman gibiydik. Ben onu görmezden geldikçe o bana zarar vermiş canımı yakmıştı ama artık öyle olmayacaktı.

Cebimdeki telefonu elime alıp aklıma gelen ilk olayı yapmak için mesaj kısmına tıkladım.

Gönderilen: Cenk

Yemek sözümü bu akşam tutma mı ister misin?

Her şey ya batacaktı ya da düzelecekti bunu hep birlikte yaşayarak görecektik.

***

Ay noluyo noluyo merak etmeyin Efe Cenk zarar verip onu kullanmayacak yeter da onların daha hızlı yakınlaşması için yaptım bunu.

NOT: Lütfen sevgiliniz ya da eski sevgilinizde takıntı denile bilecek şeyler görüyor, fark ediyorsanız bazı şeyler için geç olmadan önleminizi alın ve o insanı hayatınızdan çıkarın. Çıkaramıyorsanız da ailenize söyleyin tek başınıza halletmeye kalkmayın.

İZ [bxb]Where stories live. Discover now