'Gösterişli İhanet'Bölüm22

10 2 24
                                    

Merhaba! Yepyeni bir bölüm var ve biraz gösterişe doyuracağım sizi, Parti bölümü kadar olmasa da asalet akıyor bizimkilerden🖤❤️‍🔥

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı, sonraki bölümler için kütüphanenize eklemeyi unutmayın. Keyifli okumalar🖤

-22-

Yıldızlı gökyüzüne çevirdim kocaman bakışlarımı ve iç geçirdim havanın güzelliğine. Doğa, yapacak olduğum kötülüğü bilmeden baharın ilk belirtilerini bugün göstermeye başlamıştı. Güneşin doğuşuyla soğuk kırılmış, zaten yağmayı çoktan bırakmış karın tüm soğukluğu göç edip gitmişti bu lanetli şehirden. Bu şehrin bana kurduğu bu tuzağa düşmeyecektim. Artık bahar aylarında içine mutluluk dolan o kız değildim.

Ağır demir kapının sürtünmesiyle başımı eğip mekandan çıkanlara baktım. Hepsine az önce planı anlatmıştım ve hem anlamaları hem de sindirmeleri için onlara biraz zaman tanımıştım. Ağırdı, zordu ve kabullenmesi kolay olmayacaktı ve verdikleri tepki beklemediğim gibi değildi. Zaten benim insanlardan beklemediğim çok az şey vardı.

En önden çıkan Yiğit hiçbir şey demeden ayakta dikilirken arkasından gelen Yusuf havayı derince kokladı.

"Bahar geliyor." dedi o da bakışlarını yıldızlı gökyüzüne çevirmişken.

"Cemre düşmüş olmalı." diye cevapladı onun olmayan sorusunu Rozerin.

"Nereye düştü? Toprağa, havaya, suya?" Güneş'in sorusuna karşın Rozerin etrafına şaşkın bakışlar attı. Omuzunu silkip "Bilmem ki." diye cevapladı. Üstlerinde şimdiye kadar hiç olmamış olan bir gerginlik vardı ve ben bu konuda onlara sonsuz hak veriyordum. Bu şekilde kelimenin anlamıyla 'havadan, sudan' konuşarak üstlerindeki gerginliği atmak, birazdan yapacakları şeyin stresini azaltmaya çalışıyorlardı. Başarılı olamayacaklardı.

Böyle ağır bir şeyin stresini üzerlerinden atamazlardı. Bu iş bitene kadar, hatta bittikten sonra bile atamayacaklardı.

Aslında onlara bu görevi yükleyip yüklememeyi çok düşünmüştüm. Hazır olup olmadıklarından emin değildim ama en sonunda hazır olduklarına kendimi ikna etmiş ve planımı ilmek, ilmek dokumuştum. Parti gecesi gibi olmayacaktı, bu gece başarısızlık ihtimali yoktu. Ben, zekam, tecrübelerim, planım vardık ve kazanacaktık.

Bu gece çok güçlüydüm. Sabah yatağımdan içimde uzun süredir olmayan bir umutla kalkmıştım, biriciğimin mezarını ziyaret etmiş, onunla konuşmuştum. Demir'im bana hep olduğu gibi yine güç vermişti, o yokken bile hep yanımda olmayı başarıyordu. Beni bu kadar çok sevmesi ve öldükten yıllar sonra bile sevgisinin beni hiç yalnız bırakmayışı bu dünyayı yaşanılası kılan iki şeyden biriydi, öbürü zaten Bukre'ydi.

Bu gece onunla ilgili bir şeyler bulabileceğime dair içimde çok güçlü bir dürtü de vardı, bir şeyler farklıydı.

Herkes mekandan teker, teker çıktığında dar sokakta, gecenin koynuna sığınmış yapayalnız 12 kişi duruyordu. Kalabalığın içinde kendi siyahıyla beyazını apayrı yaşan 12 tane gencecik insan. Acıları boyunu aşmış, yaşından ağır sorumlulukları omuzlanmış 12 tane genç fidan. Henüz yeşeremeden çürümeye mahkum edilmiş çocuklar. Yaşanmamış çocuklukların hesabını sormayı kendine borç bilen insanlar.

Ve bu gece bir borç daha ödenecekti.

Ayakta dağınık duran 11 kişide tek, tek gezdirdim gözlerimi. Hiçbiri bakışlarımı benden kaçırmadı. Çıt çıkmadan geçen birkaç saniyenin ardından derin bir nefes bıraktım geceye ve konuştum,

"Size güveniyorum. Korkmayın. Yanınıza ben varım ve arkanız çok sağlam. Hadi." Hiçbiri tek kelime etmeden daha önce kararlaştırmış olduğumuz araçlara dağıldılar. Kendi arabamın sürücü koltuğuna geçip benimle birlikte gelecek olan Duman'ın binmesini bekledim. Önümdeki altın sarısı Porsche'un sürücü koltuğunda oturan Bulut'a Çimen eşlik ediyordu. Onların önündeki safir kaplama olanın sürücü koltuğundaysa Atlas vardı, yanında kız kardeşi Güneş'le birlikte gözlerinin rengine yaraşır bir arabada şereflendireceklerdi geceyi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 16, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Sokakların NabzıWhere stories live. Discover now