'Eski Bir Yüz'-Bölüm2-

130 22 58
                                    

           

Merhaba! Hoş geldiniz!

Çok hareketli gitmediğinin, hatta neredeyse sıkıcılaştığının farkındayım ama tanımanız gerek diye düşünüyorum, özellikle Damla'nın hayatını. Tamamen kurgu yazıyorum onu da belirteyim, karakterle tek ortak noktam ego sanırım onda bile o beni oldukça aşıyor..

Sıkıcı gittiğini düşüneceksiniz ama sonundaki cümleden bir sonraki bölümü beklemek isteyeceğinizi umuyorum, zaten iki gün sonra gelecek inşallah, hazır bölüm.

Eleştirilerinizi – ki bu hem iyi hem kötüdür-  bana iletmekten çekinmeyin lütfen ve eğer beğenirseniz oylamanızı rica edeceğim çünkü çok yeni olduğu için insanlara ulaşmam çok zor.

Öyle işte, iyi okumalar :)

          

-2-

"Dövüş çalıştığınızı söylediniz. Gösterin bakalım kendinizi."

Madem bir yıl boyunca her gün çalışmışlardı, o zaman son derece iyi olmaları gerekiyordu. Ama bu işi basite almamaları gerektiğini bileceklerdi. Sokakta ne olduğunu bilmiyorlardı. Neyle karşılaşacağına dair fikirleri, gerçekleri görünce hayale dönüşecekti.

"Ne yapacağız?" diye sordu aralarından biri.

"Dövüşeceksiniz."

Ama silahlı ve sizin iki katınız olanlarla. Aralarından bir kaçının kıkırdadığını duydum. Kolay olduğunu sanıyorlardı. O pisliklerin silahlı, bıçaklı olabileceğini ele almıyor en basite indirgiyorlardı. Kolay bir şey değildi, olmayacaktı da.

Biz 11 kişi hiç kolay şeyler yaşamamıştık.

"İkili gruplar oluşturun, eşinizi seçin. Kötü gördüklerimi eleyeceğim ve bizimle devam etmeyecekler. Burayı da unutacaklar."

Aralarında gruplaşmalarını keyifle izledim. Elenmekten korkuyordu bir kısmı. Aralarından bazılarını hiç gözüm tutmamıştı. Eğer buraya geliyorlarsa kaybedecek hiçbir şeyleri olmamalıydı. Kazanmak için her şeyi gözden çıkarmak gerekiyordu. Aklımda bir hedef vardı ve o hedef uğruna elimden gelenin daha fazlasını yapacaktım.

İki tane erkek sırıtarak ortaya geçtikler. Olayı hafife indirgemeleri sinirlerimi bozuyordu. Bir daha kaybetmek istemiyordum ve bu işte canlarından bile olabilirlerdi. Sarhoş bir serserinin yapabileceklerini bilmiyorlardı. Ama en yakın zamanda öğreneceklerdi.

Karşımdaki iki genç salak saçma hareketler sergilerken, bıkkınlıkla nefesimi verdim. Ben bunlara dövüşün demiştim, tekvando yapmaya çalışın değil.

Bir tanesini kenara ittirip, çekil şuradan, diye mırıldandım. Diğeri ise korkmaya başlamıştı.

"Saldır." diye emir verdim. Ama sadece durduğu yerde kalmıştı. Emrimi tekrarladım.

"Saldır." Karşımdaki hala hareket etmiyordu. Sinir kat sayım üçer beşer artarken gözlerimi yumup açtım.

"Ya saldır, ya da defolup git. Burada korkaklara yer yok!" Bağırışım üzerine biraz toparlandı ve duruşunu yeniledi. Bir yumruğu yanağıma doğru salladığında rahatça geri çekilmiştim. Diğerini de aynı hızla savurmasına karşın sadece gerileyip kaçtım yumruktan. Üzerime gelirken yumruklarını savuruyor ama tek birini bile isabet ettiremiyordu. Bir elimle yumruğunu avuçladığım gibi geriye büktüm ve dizlerine çökene kadar koluna baskı uyguladım. Tek elim boşlukta sallanıyordu.

"Hadi ama yapabileceğinin iyisi bu mu? Tek elim ha?" diye alayla sordum. Sinirlenmesini istiyordum. Bu yoldaki en güçlü silahımız sinirimiz ve öfkemizle doğan kinimizdi. Nefret her şeyin önüne geçebiliyordu.

Sokakların NabzıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin