'Yaren Yekta Çamyalı'-Bölüm15-

81 9 68
                                    




Merhabaa👅👅

Size yine bomba bir bölümle geldim💥💥Bu aralar hep bomba zaten ya, aştım kendimi iyice olay örgüsünde. Kimin eli kimin cebinde belli değil, deeerrmişim 😂😂😂

Umarım bölümü severseniz, oy atmayı, satır aralarına yorum bırakmayı unutmayın🤗🤗
Demir'in üç tane vasfı var demiştim, biri Damla'nın sevgilisi olmasıydı. Öbürünü bir sonraki bölümde öğreneceksiniz inşallah. Beklemede kalın hepinizi çok seviyorum🖤🖤Önce hatırlatma sonra bölüm, iyi okumalar📖🤫
Multi nasıl ama ben yaptım🌝

""Geçiyor mu?" diye sordu. Neyden bahsettiğini açıklamasına gerek yoktu çünkü ben zaten anlamıştım. Acıdan bahsediyordu ve benim buna cevabım çok netti.

"Acı asla geçmez." diye cevapladım onu. Henüz yeni yaktığı fakat bitmek üzere olan sigarasından derince son bir nefes bahşetti ciğerlerine ve başı bana dönük, üflediği dumanı rüzgarla arkaya savrulurken izmariti yerdeki su birikintisine attı.

"Ama korkma, bizimki farklı durumlar. Seninki geçecek." Tıpkı onun gibi derince bir nefes çektim ve dumanı denize doğru üfledim. Bir sigara daha yaktı.

"Nefret edeceksin ama sonra o bile yok olacak. Ona karşı hissizleşeceksin ve sonra..." deyip durdum ve sigaramdan son derin nefesimi alıp onun attığı su birikintisine fırlattım. Konuşmadan önce dudaklarımda kalan sigara tadını emdim, kendime hazzım için biraz zaman tanıdım. Nikotinin enfes tadı dilimde dans ederken başımı kaldırıp rüzgara emanet ettiğim gri dumanın yok oluşunu izledim. Tadı içime hapsetmek adına yutkundum ve öyle devam ettim.

"...Sonra Haznedaroğlu, sıradanlaşacak. İşte bu onun için en kötü, senin içinse en iyi olanı. Yolda görsen dahi konuşmayacaksın çünkü diğer insanlardan hiçbir farkı olmayacak. Herkesleşecek ve sen bundan bile tiksinmeyeceksin." Sigarasının ucunda titreyen alev sönmemeye verdiği savaşı kazandı ve giderek küçülen beyazlık Arslan'ın nefes çekişiyle neredeyse yok oldu. Neredeyse tamamı içeriye doğru çekilen yanakları, çatılan kaşları ve elinde duran sigarasıyla kesinlikle şaheser gibiydi. Gözlerimin gördüğü tüm tablolardan daha güzel, elimde tuttuğum sigaradan daha bağımlılık yapıcı ve tehlikeliydi. Üflediği dumanı havaya karışırken o, bu havada dahi capcanlı olan dudaklarını nemlendirdi, tıpkı benim yaptığım gibi sigarayı tam anlamıyla tattı. Gözlerimi kırpmadan bu hazzı yaşamasına tanıklık ettim.

Kahverenginin en koyusu olan gözlerim masmavi hareleriyle buluştuğundaysa bir süre sadece baktı.

Gözlerinde yanan kızıl alev beynimi okumak için çırpınırken karanlığıma çekildim. Beni anlamasına, okumasına izin vermedim.

"Senden Demir'i alanlara ne yaptın Kronos?" Tehditkar olmaktan çok uzak fakat tehlikeli sesi kayalıklara çarpan dalgalara karışıp beynimde yankılanırken suratımın şeklini hiç bozmadım, gözlerimdeki duvardan tek bir tuğla bile oynatmadım.

"Hadi gidelim Arslan.""

         -15-(3143 kelime)

  Gri ve lacivert. Gözlerimin algıladığı bu iki rengin altında yaşanan hayatlar. Bilinmezlikler, pişmanlıklar, acılar, solup giden umutlara bel bağlamış gülümseyen suratlar ve daha nicesi.

Hava güzel kokuyor. Aslında duman kokusu var ama aynı zamanda kış gibi, toprak gibi kokuyor. Ellerim üşüyerek açık bir alanda sıcak bir kupa kahve ve Bukre'yle saatlerce oturmak çekiyor canım. Uzun, anlamsız gibi görünen ama içinde derin manalar bulunduran sohbetler etmek istiyorum.

Sokakların NabzıWhere stories live. Discover now