'Geri Dönüş'-Bölüm1-

244 26 68
                                    




Herkese merhaba! 2014 yılında başladığım Wattpad'e uzunca bir ara vermiştim ve bu hikayenin taslağı 2015 yılından beri elimde, belki de daha eski, bilmiyorum. Yazmayı da okumak kadar seven bir insan için elimin altında hep vardı Sokakların Nabzı ve ben bu kitaba kendimi adadım. Yıllardır elimde ve henüz tamamlanmış 5 buçuk bölüm var, nasıl uğraştım, nasıl değiştirdim. Ama taslak hep aynıydı.

Bu günlerde popüler diziler aracılığıyla lakaplar ünlendi fakat dediğim gibi, çok eskiden beri yazdığım bir şey. Umarım kimse onlardan özendiğimi düşünmez çünkü bu beni felaket üzer.

Umarım beğenirsiniz, umarım bunu bana da göstermeyi unutmazsınız. Olumlu olumsuz her yoruma açığım. Bu kadar erken paylaşmayı düşünmüyordum fakat bir anda gelen 'paylaş gitsin' olayına da engel olamadım. Çok gerginim çook. Karakterin adı Damla çünkü isim bulamadığım zaman kendi adımı kullanırım asdfghjk

Şimdiden herkese teşekkürler! Keyifli okumalar :))

-1-


Dar sokakta, yüzümdeki tiksinç ifadeyle birlikte ceketime daha çok sarıldım.

İşte, geri dönüyordum. Bir yıl sonra geri dönüyordum. Yüzümdeki, damga gibi 'K', beni tanımalarını sağlayacaktı. Utanç kaynağım, aynı zamanda gururumdu. Tek harfin içerisinde tüm hayatım saklıydı. Ben saklıydım. Damla Aral saklıydı.

Karanlıkta yayılan çığlıkla birlikte suratımı buruşturdum. Bu şerefsizlerin hepsi cezalarını çekecekti. Yokluğumda her yer pislik kaynamaya başlamıştı.

Loş olarak aydınlatılmış sokağa ulaşmama sadece birkaç adım kalmıştı. Karanlığın hapsettiği sessizlikte uğultuyu duyabiliyordum. Karanlığı dinlemeyi çok iyi biliyordum.

Sokağa ulaştığımda durdum. Kafamı kaldırıp, dağınık haldeki on beş, yirmi tane gence baktım. Az görünmüyorlardı. İşimi göreceklerdi. Hafif çiselemeye başlayan yağmur, botlarıma damlıyordu. Seri adımlarla yanlarından geçip, konteynıra çıktım. Tekrar başlıyordum. Zehirli hayatıma tekrar adım atıyordum.

Hepsinin bana döndüğünü biliyordum. Yüzümü görmeye can atıyorlardı, ben olduğumu bilmeye, sokakların nabzını tekrar attırmaya can atıyorlardı. Siyah kapüşonum sayesinde yüzümü göremiyorlardı. Kafamı eğmiş, ellerimi cebime yerleştirmiştim. Siyah bir kot, kahverengi oldukça kaba bir bot vardı ayağımda.

İçlerinden biri konuşma cesareti gösterdi. "Kronos?" diye sordu.

Başımı kaldırmadan cevap verdim, "Ta kendisi."

"Nasıl inanacağız sana? Yokluğunda çok fazla kişi, sen olduğunu iddia etti." Biliyordum. İnsanlar yerime geçmek için can atıyordu. Nasıl bir şey olduğunu bilseler arkalarına bakmadan kaçacaklarından emindim halbuki.

Arkalardan bir yerden bir sesin yükseldiğini işittim.

"Yara izini göster bize. Tam sağ yanağında olanı." Gözlerimi yumup hafifçe kafamı kaldırdım. Kahverengi gözlerimi üzerlerinde gezdirdim. Yağmur hızlanmış, loş sokakta karanlığa akıyordu. Kapüşonumu yavaş hareketlerle indirdim. Hepsi suspus olmuş, sağ yanağıma odaklanmıştı.

Karanlıkta ki ölüm sessizliğini birinin sesi bozdu.

"Bunca yıl, neden yoktun?"  en öndeki çocuk bana karşı konuşuyordu.

"Adın ne senin?" diye tuzak bir soru sordum.

"Duman." Tuzağıma düşmemişti. Hafifçe gülümsedim.

"Aferin, bana takma adını söyledin," sonra sesimi daha çok yükseltip kalabalığa sordum.

"Aranızda takma adı olmayan var mı?" gözlerimi üzerlerinde dolaştırdım. Anlaşılan hepsinin vardı.

Sokakların NabzıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin