'Çentik Sokağı'-Bölüm6-

101 17 22
                                    






Merhabalar efendiiimm

Geçen bölüm işler rayına oturmaya başladı bence, ne dersiniz? Bu bölümde de baya olaylar olaylar yani. Aslında kitap-hikaye genel olarak aksiyon-macera. Bundan sonrası hep böyle.

Şimdi siz okuyun, sevin, beğenin, yorum yapın bende ondan önce şuraya bir spoiler sıkıştırayım; Gelecek bölüm hazır ve başında öyle bir şeyler karşılaşacaksınız ki, bu işlere nasıl başladığını çoğunuz çözecek.

Bu kitap-hikaye benim için çok değerli çünkü üzerinde çok uzun süre çalıştım ama gerekeni bırakın hiç ilgi görmüyor. Bu satırları okuyan o kadar az kişi var ki. Kendime Pepe'den 'Kalbim Kırıldı' şarkısını armağan etmek istiyorum.....

Yağmur durmuyor diyorsunuz ama ne yapalım, yağmura aşığım ben :) neyse sonraki bölümlerde çok yağdırmayız, sizi mi kıracağım.

Bu arada geçen bölümde Çimen'in gerçek adının Kerem olduğunu yazmıştım ama bir anda değiştirmek istedim ve Berat oldu. Kerem'i unutalım lütfen, öyle biri yok :)

Hadi ben kaçtım, iyi okumalar yorumlarınızı bekliyorum:)

""Onu bu kadar mı çok sevdin?" İnanmak istemiyordum. Onun Kedi'yi gerçekten çok sevdiği fikrine inanmaya tüm bedenim itiraz ediyordu.

"Ben onu her şeyden çok sevdim Kronos, hala da seviyorum. Yoksa emin ol, senin önderliğini yaptığım bir yere asla adım atmazdım."

"Öyle olsun ama dediğin gibi, buranın önderliğini ben yapıyorum. Sakın sözümden çıkmaya kalkma, bozuşuruz." Bir pislikmişim gibi bana baktı ve ayağa kalkıp ceketini aldığı gibi mekanı terk etti. Ben bunu pekala bir 'kabullenme' olarak algılayabilirdim ki öyle de yaptım. Ona güvenmem gerekiyordu çünkü artık bizden biriydi.

Onu seveceğimi yada diğerleri gibi ona karşı koruma içgüdüsüyle dolacağımı hiç sanmıyordum ama amacımız aynıydı ve ben bana yardımı dokunacak her şeye lanet olsun ki muhtaçtım. Bu, yüzünü görmekten her saniye nefret edeceğim biri olsa bile. "

-6-

Sabah, telefonumun titreşim sesiyle gözlerimi araladığımda, gün henüz yeni doğuyordu. Ekrandaki parlaklıkta 'Kemal' yazısını görünce hemen doğruldum ve açtım.

Kemal, karakoldaki polis arkadaşımdı ve dosyaları bulduğunu gelip almamı söylüyordu. Markab'ın anne ve babasının cinayet dosyaları.

Bir saat içinde karakolda olacağımın sözünü verip, telefonu kapattım.

Hızlıca duş alıp üzerimi giyindim ve arabalardan birini alıp evden ayrıldım. Dosyaların bir kopyasını benim için hazırlamıştı, onları alıp mekana gittim ve açtım.

Bugün Pazar günüydü. Genelde pazarları herkes evinde kalırdı ki bugün yapacak hiçbir işimiz yoktu. Ben, Markab dosyası üzerinde çalışmaya başlamıştım ve onun üzerinde ilerlemeyi planlıyordum.

Dosyayı incelemeye başladığımda, olayın Markab'ın anlattığı gibi olduğu yazılıydı. Evden çalınmış hiçbir şey yoktu, katiller ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmıştı ama kimlikleri belli olmasına rağmen bulunamamışlardı, kaçaktılar.

Markab'ın en az 20 yaşında olduğunu varsayarsak, bu adamlar yaklaşık on beş yıldır kaçaklardı. Dünyanın herhangi bir yerinde olabilirlerdi, başka kimlikler kullanıyor olmalıydılar mantıken ama şöyle de bir detay vardı ki, kafamı en çok kurcalayan da oydu;

Sokakların NabzıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin