'Günlük'-Bölüm19-

72 6 68
                                    

Helllöööö, nabersiniz bebekleerr😏

Geçen bölüm hiç okunmadı, umarım bu öyle olmaz. Yoksa bu beni felaket üzer.😔

Bu sefer uzatmayacağım, tek istediğim her zamanki şeyler. Yani OY ve YORUM. Özellikle satır arasına bırakılan yorumlarınıza aşığım. Hepinizi çok seviyorum.😍😍🤩🤩🖤🖤

Multiye çok alakasız olarak canım Kızıl'ı koymak istedi çok güzel bir kız çünkü asdfghjklş😂😂

Kocaman öpüldünüz, önce hatırlatma sonra bölüm emrinize amade❣️

"Ben elimde bir kutu sprey boyayla arabaya bindiğimdeyse arkamda bıraktığım evin duvarında siyahla "K" harfi yazıyordu.

**

Gecenin bir vaktinde mekana geldiğimizde içerisini bomboş bulacağımı düşünmüştüm ama yanılmıştım. Kartal ve Duman tüm endişeleriyle mekanda volta atıyorlardı. Bizi gördüklerinde önce bir şeyimiz olmadığı için derin bir nefes aldılar, sonraysa yarı baygın haldeki Onur'u koltuğa uzandırmalarına yardım ettiler. Bense sobaya gidip biraz ısınmayı tercih ettim. Uzun bir gece olmuştu ve ondan fazla insan pataklamıştık, biraz sakinlik istiyordum.

Tabi ki bana çok görüldü.

Onur, seslice bir inilti koydu, onun sesini Yiğit'inki takip etti.

"Ağabey, iyi misin? Yiğit ben, kardeşin..." Sesindeki acı mı demeliydim, yalvarış mı bilemiyordum. Muhtaçlıkla mırıldandı, iyi olduğunu bilmek istedi, kendisini hatırlamayacak diye ödü koptu.

Onur'dan çıkan tek ses inlemeydi.

"Kriz geçiriyor olabilir, hastaneye mi gitsek?" Azra, tüm bilgiçliğiyle konuştuğunda, cüssesiyle herkesi devirebilecek olan Herkül küçücük bir çocuk gibi çırpındı.

"Gidelim, hemen gidelim." Göz ucuyla koltukta yatan Onur'a baktım.

"Kriz geçirmiyor, sabaha ayılır. Uyuşturucu almasın yeter." Yiğit, bakışlarını benimkilerle birleşti ve abisine olan düşkünlüğüyle benim kararlarımı sorgulama cesareti arasında kalıp orta yolu buldu.

"Almaz ama, eminsin değil mi Kronos?"

"Eminim, Herkül. Ayrıca arabayı size bırakırım istersen, herhangi bir şeyde hastaneye götürürsünüz ama çok mecbur kalmazsanız gitmeyin çünkü biliyorsun, o bir suçlu."

Bir an gözlerinden geçen hüznü, nefret ve hırs gölgeledi ama hemen sonrasında başıyla beni onayladı.

"Yarın sabah ona bakması için bir doktor ayarlayacağım, söz. Kaçmasın, içmesin ve ölmesin, anlaştık mı?"

"Anlaştık." Yiğit, Alptuğ ve Yusuf beni onaylarlarken Yiğit biraz daha toparlanmış gibiydi.

"Kızıl bu gece burada, Yiğitlerle kalmak isteyeceğini varsayıyorum, bilgili olduğun bir konu çünkü. Bu yüzden Yusuf, beni eve bırakır mısın, sonra arabayla geri dönersin."

Kızıl ve Kartal'dan sessiz onaylama mırıltıları yükseldi. Onur'a ve onun yanı başındaki oldukça bitkin duran Yiğit'e son bir bakış atıp kan donduran geceye çıktık Yusuf'la. Arabanın sürücü koltuğuna geçmesi için anahtarları ona verdim ve ben de yan koltuğa kuruldum. Bu gece ben sürmek istemiyordum. Yol boyunca ona yolu tarif etmem dışında hiç konuşmadık. Evimin önüne geldiğimizde ve ben inmek için emniyet kemerimi çözerken konuştu Yusuf.

"İyi olacak değil mi Damla? Yani Yiğit'den bahsediyorum ve tabii ağabeyinden."

"Evet Yusuf, olacak. Öyle umuyorum." İnanıyordum, biliyordum. Benimle olan kimse ölmeyecekti ve ben bir başarısızlık daha yaşamayacaktım. Bizden, benden bir kişi daha gitmeyecekti.

Sokakların NabzıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin