6. Bölüm | PAMUK

33.9K 682 496
                                    

Selamm! Nasılsınız? Düşüncelerinizi yazmadan geçmeyin bölüm sonunda!

Yine heyecanın dorukta olduğu bir bölümle geldim!

Bölüm şarkıları:

Barış Diri - Derinden Derinden

Farazi - Dokunmayarayaparsın

Halsey - Still Learning

The GodFather Theme

Berkay Altunyay - Hatam Çok

6. Bölüm: Pamuk

Geceden karanlıktı ışığım. Beni siyaha, boyayacak kadar karanlık. Bitmek bilmeyen bir savaşın ön safhındaydım.

Savaşan bendim.

Savaş bendim.

Benim savaşım kendimleydi. Ne yazık ki bitmeye niyeti olmayan bir savaştı. Adalet arzusuyla, nefes aldığım bu evde eli kanlı bir katil olmuştum. Katil, deyip iğnelediğim insandan ne farkım kalmıştı şimdi benim?

Ben miyim suçlu? Yoksa beni buna mecbur bırakan şerefsiz mi? Kan kokuyordu. Titreyen kanlı elime baktım. Kan bana ait değildi. O pisliğe aitti. Bir elimde hala sıkıca tuttuğum soğuk metal silahın ağırlığı vardı. Duvara yaslanmış, dizlerimi kendime çekmiş ona bakıyordum. Bedenim titriyordu ve kontrol edemiyordum. Yerimde sallanırken, gözümü bi an olsun kırpmamıştım. Bakışlarım yerde boylu boyunca uzanan bedendeydi.

Hareket etmiyordu. Ölmüştü.

Bildiğim tüm ilk yardım bilgileri aklımdan uçup gitmişti. Tam 11 dakika olmuştu. Onu göğsünden vurmuştum. Neden hala polis gelmemişti? Apartmandakiler aramış olmalıydı. Benim teslim olmam gerekiyordu.

Ben onu öldürmüştüm.

Çok fazla kan vardı. Kan kokusu sinmişti ciğerlerime. Midem bulanıyordu. Terden yüzüme yapışan saçlarımı çekecek gücü kendimde bulamadım. Beynim durmuş gibiydi. Ne yapacaktım ben?

Her şey saniyeler içinde olmuştu. Ansızın ve beklenmedik. Bir doğal afet gibi tepetaklak etmişti beni.

Çelik kapının sertçe kapanma sesini duydum. Polise mi aitti gelen adım sesleri? Yerde yatan kanlı bedene bakmaya devam ettim dakikalardır olduğu gibi. Titriyordum ve tek hissettiğim buydu. Ruhuma kadar titriyordum.

"Siktir." Faruk'un sesini duydum. Dönüp bakmadım. Elimdeki silahı daha sıkı kavradım.

Poyraz'ın cesetiyle arama bir beden girdi. Kokusu, kan kokusunu sildi ciğerlerimden. Berkan elini yanağıma koydu. Yüzüne bakmadım. Yüzüme yapışan saçları yavaşca, kulağımın arkasına koydu. Yumuşak dokunuşlarla alnımdaki teri sildi. Hala yüzüne bakamazken, göğsüne bakıyordum. Üzerinde beyaz bir gömlek vardı.

"Gözlerime bak." Sesi dokunuşlarından daha yumuşaktı. Başımı iki yana salladım bir kaç kez. "Öldürdüm o-onu." dedim şaşkınca. Kendime, ben bile inanamıyordum. Hayat ne kadar tuhaftı. İnsan asla yapmam dediği her şeyi yapabiliyordu. İstemeden bile olsa.

"Gözlerime bak Mehir." dediklerimi görmezden gelip, yeniledi sözlerini. Dolu dolu gözlerimle, gözlerine baktım. Titreyen göz bebeklerinde, kendi yansımamı gördüm. Silah olan elimi okşadı, gözlerime bakarken. "Sakince silahı bana ver Pamuk." Kirpiklerimi kırpıştırdım. "Pamuk mu?" diye mırıldandım anlamlandıramayarak. Dudağının kenarı yukarıya kıvrıldı. Gamzesi belirdi yine. Gözlerim dudağının yanındaki çukura kaydı. "Evet Pamuk. Tenin pamuk gibi." Kendimi güvende hissettiğim için silahı tutan elim gevşemişti. Gözlerini gözlerimden ayırmadan, soğuk metali elimden aldı.

KAN VE ZEHİR Where stories live. Discover now