20. Bölüm | KALPLE SAVAŞ

17.1K 242 111
                                    

AYY SELAMM Özleştik mii? Ben sizii çok özledim ama biliyorum ki siz, benden çok #MehBer'i özledinizz. O yüzden sizi, baş başa bırakıyorum ve bölüm sonunda bekliyorum!

🌙

"Kafesi içinde taşıyanın, tutsaklığı kendine olur."


20. Bölüm: Kalple Savaş

İnsan tutununca bir amaca, o amaç uğruna yaşarmış.

İnsan tutuşunca en derin yaralarından, onu yaralayan yakarmış.

İnsan öyle bir yaratıkmış ki, eceline aşkla koşarmış.

İhtimallerden bir ihtilal yaratıp, kendi sonunu yazmak, insana özel bir lanetmiş.

Umut, uğruna canını feda edecek insanlar tanıdım.

Bir adamın gülüşüne, ömrünü verecek kadınlar gördüm.

Bir çift göze, şiirler yazan yazarlar okudum.

Aşk'ı tanımlayan onlarca söz işittim.

Lakin hiç biri anlatamadı gerçek anlamıyla aşkı bana.

Aşk'ı kutsadılar, sevilen kadınlar.

Aşk'ı lanetlediler, kırık kalpli kadınlar.

Aşk'ı oyuncak etti onursuz erkekler ve Aşk'a aşık etti, sevmeyi bilen adamlar.

9 Mart 2023'de tanıştığım adam, 9 Temmuz 2022'den beri beni tanıdığını söylemişti. Bununla kalmamış, beni tam bir sene boyunca uzaktan sevdiğini söylemişti. Sessiz sedasız sevmekte sevdaya dahil miydi?

Bence değildi.

"Sen ne dediğinin farkında mısın Berkan?" diye sordum. Şoktaydım ve bu durumdan silkelenip çıkamıyordum. Şaşkınlıktan aldığım nefesler ciğerime batıyordu. Başını salladı sessizce. Dediğinin arkasında olduğunu, kararlı gözleri ele veriyordu. Titreyen elimdeki kahve fincanını masaya bıraktım. Elimi çekerken, fincana çarptı ve kahve masaya döküldü. Sıcak sıvı elime de gelmişti. Acıyla inleyip, diğer elimi saçımdan geçirdim. Berkan hızla, kalkıp yanıma gelmişti. Elimi tutmaya çalıştı ama geri çektim. "Yaktın elini, izin ver bakayım bi." dedi.

Yanan elimi sallayarak ayağa kalktım. Boğazımdan bir hıçkırık koptu. "Sen bir sapık gibi bir sene boyunca beni izlemiş olamazsın! Bunun adı aşk değil! Bunun bir adı yok! Bu pisliklik! Adilik!" Boğazımdan kopan hıçkırıklar cümlelerimi süslüyordu. Elim yanmıştı ama canım acıyordu. Beni aptal yerine koymuştu. Ben onun gözünün içine bakarken O, bir piyon gibi oynamıştı benimle.

"Neden onca zaman sustun Allah'ın cezası!?" deyip sertçe omuzuna vurdum. Geriye sendeledi ama konuşmadı. Sanki kalbimin en solundan, bir köşe ağrıyordu. "Türkiye'ye dönünce defolup gideceğim, ev dediğin o hapishaneden! Bir daha yolun yoluma bile düşmeyecek Berkan! 9 Mart 2023'de benim için neysen, yine aynısın artık! Bir yabancı! Eli silahlı korkunç bir katil!" deyip sertçe ittim. Bu kez yerinden oynamadı ama sözlerimin şiddetiyle olsa gerek gözleri kızarmıştı. Dişlerini sıkıyor, çene kasları dalgalanıyordu. "O sevgi dediğin hastalıktan umarım en kısa sürede kurtulursun." dedim sakince.

Biraz evvel o kadar bağırmama tepki vermeyen adam, sinirle kollarımı kavradı. Kanına dokunmuştu. "Mehir!" diye bağırdı, kendini sıkıyordu sakinleşmek için. "Sakın bir daha sevgimi küçümseme! Senin bir bok bildiğin yok! Ben çok mu meraklıydım lan seni uzaktan izlemeye?! Her Allah'ın günü uzak duracağım senden, diye yemin edip aynı günün gecesi, seni izlerken buldum kendimi! Karşına çıkmamak için ne kadar çabaladım, haberin bile yok! Mecburdum uzak durmaya ve durdum senin iyiliğin için!" Bağırmaktan boğazındaki damar belirginleşmiş, her kelimesinde sertçe atıyordu. Sertçe yutkundum. Her bir kelimesinin ağırlığını, üzerimde hissediyordum.

KAN VE ZEHİR Where stories live. Discover now