21. Bölüm | AJAN

16.1K 232 70
                                    


HEYYO! Özledim siziii! Bölüm sonunda bekliyorum <3


🌙

"Yaralayan, yara bandı yapıştırınca ona minnet duyacak kadar saftık."

21. Bölüm: Ajan

Ailem diyebileceğim iki insan vardı. Erkek kardeşim ve babam. Zamanla bu sayı çoğalabilir, yeni isimler eklenebilirdi ama asla azalmayacaktı. Kimsesiz hissetmeyecektim çünkü babam ve kardeşim her daim olacaktı hayatımda. Babam, bana annemden kalan tek somutluktu. Anneme sarılamadığımda, sığındığım omuzdu.

Baba.

Dört harf. İki hece.

Kimine göre acıyla eş anlamlı, kimine göre sonsuz sevgi.

"Baba..." diye mırıldandım şaşkınca. Her zaman ki özenle taranmış gür saçları ve jilet gibi takım elbisesiyle avukat bey karşımdaydı.

Benim için baba demek, aile demekti. Benim çekirdek ailem, bu adamdı. Kollarını iki yana açmış, sarılmamı bekliyordu. Koşup, kolları arasına girdim. Kendimi güvende ve konfor alanımda hissediyordum. İstemsizce gözlerim dolmuştu. "Aklımı kaçıracaktım kızım. Neden haber vermiyorsun bana?" babam söylenirken geri çekildim. Yanağıma süzülen bir damlayı, kimse görmeden silmek istedim ama Berkan ile göz göze gelmiştik. Yutkunmuştu. Bir damla göz yaşım için üzülecek birini ben üzmüş müydüm? Ona kıyamıyordu bir yanım ama diğer yanım ondan uzaklaşmamı söylüyordu. Berkan'dan bakışlarımı çekip, babama döndüm. "Nasıl buldun burayı baba?" diye sordum.

Onu görmek bana çok iyi gelmişti ama soru işaretleri vardı kafamda. Beni nasıl bulmuştu? Bileklik... Berkan ile karşılaştığım ara sokağa bıraktığım bilekliğimden bulmuş olabilir miydi? Hayır olamazdı çünkü orada bir ceset vardı, bileklik bulunsa polis gelirdi ilk buraya. O an gafletle atmıştım bilekliğimi sağlıklı düşünecek durumda değildim ama şimdi bakınca çok aptalca bir hamleymiş. Polis bilekliğimi bulsa bile, oradaki cinayetten beni suçlayabilirdi. İyi ki bulamamışlar, diye geçirdim içimden

"İzin ver içeriye geçeyim, öyle konuşalım. Uçaktan yeni indim, direkt buraya geldim. Yorgunum çiçeğim." demesiyle, Rüya öne atıldı. "Tabii buyurun lütfen. Bende size sıcak bir şeyler hazırlatayım. Çay, kahve ne içersiniz?" diye sordu misafirperverliğini göstererek. İçten içe gidemediğim için mutlu olmuş gibiydi. Arada konuşurken bana kaçamak bakışlar atmıştı, parıldayan gözleriyle. Babam gülümsedi içtenlikle. "Filtre kahve içerim zahmet olmazsa." dedi.

"Ne zahmeti, siz buyurun geçin." deyip salonu gösterdi eliyle. Babam içeriye girerken Rüya, mutfağa gitmişti. "Hoş geldiniz resmen tanışmamıştık. Ben Berkan Uraz." Berkan elini uzatıp, kendini tanıttı babama. Babam elini sıkıp, gülümsedi. "Demek kızımın yerini bana haber veren delikanlı sensin." dedi babam otoriter bir tavırla. Berkan'a döndüm şaşkınca. Babamı o mu çağırmıştı? "Ayakta kaldınız, salona geçelim. Konuşmak için bolca vaktimiz var." deyip salonu gösterdi eliyle Berkan. "Hoş geldiniz Serdar bey, Faruk ben." deyip es verdi. "Rüya'ya yardım edeyim ben, yardımcımız izinli." diye ekledi.

Faruk mutfağa giderken, biz salona geçmiştik. Ben babamın yanına oturdum. Berkan, karşımıza oturmuştu. Ortama bir sessizlik çökmüştü. Babam boğazını seslice temizleyip, ortamdaki sessizliği böldü. "Sen beni aradıktan sonra Ayla'yı aramıştım onun yanına gittiğinden emin olmak için çünkü sesin tuhaf geliyordu o gün. Ayla, seni doğrulayınca kafanı dinle diye aramadım seni. Bu sabah erken saatte bir telefon aldım. Bu delikanlı aramış beni." deyip başıyla Berkan'ı gösterdi. "Senin bana ihtiyacın olduğunu söyleyip, adresini verdi. Ne yalan söyleyeyim başta bayağı sinirlendim, aranızda bir şey var ve bu çocuk seni üzdü diye kötüsün sandım ama aranızda asla bir şey olmayacağına ikna etti beni. Sonra ilk uçakla buraya geldim. Kardeşin de gelmek istedi ama okulu var biliyorsun." Babam olanları özet geçerken, tek bir yere takılmıştım.

KAN VE ZEHİR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin