16. Bölüm: RUH YARASI

27.5K 540 158
                                    

Bölüm Şarkıları:

Loreen - Tattoo

Mavi - Gözlerindeki Ay

🌙

16. Bölüm: Ruh Yarası

Akışına bırakmayı, kontrolü kaybettiği an anlıyordu kişioğlu. Okyanusun sakin sularında, yön vermek kolaydı gemiye lakin bazen bir şey oluyordu.

Her şeyi değiştirecek bir şey.

O an, istesede yön veremiyordu okyanusa insanoğlu. Bir dalga gelip alabora ediyordu mürettebatı.

Okyanus, hayattı.

Gemi, yön vermek istediğimiz hayatımız.

Ve bizler, o gemideki mürettebattık.

Dalga ise hayatımıza ansızın gelip, tüm doğrularımızı yanlışa çeviren o kişi. Benim dalgam, nam-ı değer ruh katilimdi. Zor olan nefes almak değil, bir katilin dudaklarında nefes aldığını hissetmekmiş. Bedenimi titretecek kadar sert bir güdü istila etti zihnimi.

İnsanların nefesini kesen bir katil, nefes olamaz kimseye.

Tekrar ettim.

İnsanların nefesini kesen bir katil, nefes olamaz bana.

Olsa olsa, yanılgı olur. Yahut yangın olur, küle çevirir benliğimi.

İnsan beyni çok güçlü bir silahtır, kişi kullanmayı biliyorsa, öyle güzel manipüle eder ki kendini, kendi bile inanır aldatmacalarına.

Alnımı, alnından ayırdım. Geriye bir kaç adım attım. Ondan değil, kendimdendi kaçışım. "Oyun için öptüm. Fazla anlam yükleme üzülürsün sonra." dedim, alayla ve dudaklarımı büzdüm yapmacık bir üzüntüyle. Bana evdeyken 'fazla anlam yükleme' demişti ve lafını ona iade etmiştim. Yüzünde dumura uğrayan, bir ifade görmeyeceğimi biliyordum ve o, beni şaşırtmadı. Yine gölgelere sığındı, gizledi hislerini. Arabaya doğru yürüdüm.

Ön yolcu koltuğunun kapısını açtım.
Arkamdan gelen sesle, durmuştum. "Anlam yüklenecek kadar, güzel değildi Beray." Histerik bir kahkaha attım. Başımı dikleştirip, kapıyı sertçe kapattım. Yönümü değiştirip, sürücü koltuğuna oturdum ve kontakta duran anahtarı çevirdim. Arabanın camından ona baktım. Tek kaşını kaldırmış, sıradaki hamlemi bekliyordu. Debriyaj ve frene ayağımı basıp, el frenini sertçe indirdim. Vitesi 1'e aldım. Debriyajdan ayağımı çekerken, araba titremeye başlamıştı. Frenden ayağımı çekip, debriyajdan hafif kaldırdım. Araba yavaşca hareket etmeye başladı. Berkan, istifini bozmadan gelip, arabaya bindi. Gaza basıp, debriyajdan ayağımı çektim. Direksiyonu tam sağa kırdım, ani bir manevrayla. Gaza yüklenip, direksiyonu topladım. Araba yola çıkınca hızımı yükseltip, vitesi arttırdım. Yolda araba hızla kayıyordu. Araba bağırmaya başlayınca, vitesi 4'ten 5'e getirdim. Sağ taraftaki arabaları sollayarak, onları geride bıraktım.

Kırmızı ışık yanınca, debriyaja basıp yavaşladım ve frenle destekleyip arabayı durdurdum. Berkan'a döndüm. "Direksiyon benim elimde." Tek kaşını kaldırıp, alayla güldü. "Bak sen çok şaşırdım. Yani?" dedi, alayla. "Yanisi, ben İstanbul turu yapacağım. İstemezsen inip taksiyle evine gidebilirsin." Elimi kalbime koydum. "İnan bana hiç alınmam, gitmek istersen." deyip, olmayan göz yaşımı sildim. Berkan, camı açıp, sigara paketinden bir dal çıkardı. Bu gitmeyeceğim, demek oluyordu. Zippo sigarayı tutuştururken, derin bir nefes aldı. Yanakları içine çökmüştü. Sigarayı cama bakarak üfledi.

KAN VE ZEHİR Where stories live. Discover now