15. Bölüm | ÖDEŞTİK

27.1K 594 211
                                    

Selamm! Şu aralar Mabel Matiz - Karakol şarkısına taktım. Sözleri bana Berkan ve Mehir'i hissettiriyor. Özellikle şarkının, 'Bana verdiğin bu zehri amma, dönemem ki şimdi bu yoldan' kısmı. Kitap ismi sizce niye, Kan ve Zehir hiç düşündünüz mü?

Kan, Berkan'ı.

Zehir, Mehir'i temsil ediyor.

Sebebini ilerleyen bölümlerde daha net anlayacaksınız.

İyi okumalar!

Bölüm Şarkısı:


Köfn - Bi' Tek Ben Anlarım

15. Bölüm: Ödeştik

Zehirli bir sarmaşık dolandı kalbime.

Zehrini akıttı, damarlarıma.

Kanıma karışan zehir, tutsağı etti beni kendine.

Zehrin, panzehri içinde saklı.

İnsanı öldüren de, dirilten de aynı zehrin illüzyonu.

"Kaçırdığın birini tekrar kaçıramazsın. Durdur şu arabayı!" Sinirle bağırdım ama beni umursamadan arabayı kullanmaya devam ediyordu. Cevap vermek yerine arabayı daha fazla hızlandırdı. Koltukta geriye yaslanıp, titreyen ellerimle kemeri taktım. "Kaza yapacağız yavaşla gerizekalı!" Adrenalinden kalbim kuş gibi çırpınıyordu. "Kes sesini Beray!" Bağırınca, korkuyla koltuğa sindim. Bana bağırmasından nefret ediyordum ama bunu dile getirmedim. Ona son söylediklerimden sonra gelip, bana teşekkür edecek hali yoktu.

Arabanın tekerleklerini bağırtarak durdurdu arabayı. Berkan, torpidodan bir dosya alıp arabadan indi. Camdan dışarıya baktım. Hava iyice aydınlanmıştı. Gökyüzünde, gündoğumunun hediyesi turuncunun tatlı bir tonu hakimdi. Bir tepeye gelmiştik. Uçurum gibi yüksek, şehrin ışıklarından uzak bir yerdi. Arabadan inip, Berkan'a yaklaştım. Tepenin kenarından aşağıya bakıyordu. Yanına yaklaştıkça, baktığı yerin güzelliğiyle büyülendim. Tüm şehir, ayaklarımızın altında uzanıyordu. Hava aydınlandığı için evlerin ışıkları sönmüştü ama sokak lambaları hala yanıyordu. "Çok güzel." derken buldum kendimi, manzarayı izlerken. "Herkes bakar ama herkes görmez." deyip, tamamen bana döndü. "Sen bakınca ne görüyorsun bu tabloda?" Arkasında boşluk, önünde ben vardım. Beklenmedik sorusuyla, kirpiklerimi kırpıştırdım. Manzaraya bakıp düşünmeye başladım.

İki dakika yirmi saniye sonra Berkan'a, döndüm. "Birbirinden farklı binlerce hikaye. Mesela belki şu evde Annesi ve babasıyla beraber yaşayan mutlu bir çocuk vardır." dedim, evlere bakarak tebessüm ettim. Berkan, histerik bir kahkaha attı. Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Komik olan ne?" diye sordum sertçe. Kollarını iki yana açıp, omuz silkti. Yüzünde tuhaf bi gülümseme vardı. Mutsuz ve alaylı. "Annesi ve babasıyla yaşayan çocukların mutlu olacağına eminsin. Çünkü herkesi aile konusunda, kendin gibi şanslı sanıyorsun. Annen hayatta olsaydı mutlu olurdun değil mi? Ve öldü diye, kendini mutsuzluğa mahkum ediyorsun. Kendine acıyorsun." Sertçe yutkundum, yüzüme tokat gibi çarpan sözlerle. Ona söylediklerimin, bir karşılığı olacağını biliyordum beni buraya getirirken ama bu kadarını beklemiyordum.

KAN VE ZEHİR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin