18. Bölüm (PART 2) | OYUNCAK MÜZAYEDESİ

19.1K 298 60
                                    

SELAMLAR! 4. Kez yeniden yüklüyorum bu bölümü. Artık herkeste görünmesi için, bu kez full silip yüklüyorum. Watty'e bu aradan sesleniyorum, bu kez de düzelmezse delircem jfpwkfpwkdpwp

🌙

18. Bölüm: Oyuncak Müzayedesi
(PART 2)


Bir adam tanıdım; eli silahlı, etrafına ölüm saçan bir adam. Herkesin korktuğu o adama, ben bütün hücrelerimle güveniyordum.

Yirmi yedi dakika.

Berkan'a bu denli güvendiğimi farkedeli, yirmi yedi dakika olmuştu. Dakikaları saymamıştım, banyoda ne işi olduğunu anlamadığım duvar saatinden biliyordum. Bu dakikalar içinde duş almış, banyoda saçımı taramış, banyo dolabında bulduğum fırça ve macunla -ki şampuan, krem, parfüm gibi kozmetik ürünler bile vardı- dişlerimi fırçalamıştım. Kıyafet almadan banyoya girdiğim için ufak çaplı bir sinir krizi geçirmiştim.

Saçımın suyunu havluyla aldım. Aynadan kendime baktım. Bornoz cok kısaydı. Bornozu eteklerinden tutup, aşağıya çekiştirdim. Banyodan çıkıp, etrafa bakındım. Kocaman oturma odası bomboştu, yatak odasına açılan kapı aralıktı. Koltuğun arka tarafında duran bavulları görünce, çölde su bulmuşum gibi sevinmiştim. Koltuğa yaklaşınca, duyduğum tıkırtı sesleriyle bakışlarım amerikan mutfağa kaydı.

Berkan, bana arkası dönük, içki şiselerine bakıyordu. Üzerini değişmiş, gri eşofman ve beyaz tişört giymişti. Bu adamın beyaz ile ne alıp veremediği vardı Allah aşkına? Peki ya, beyazın bu denli yakışması nasıl mümkündü? "Dikilme orada üzerini giy." demesiyle, yerimden sıçradım. Nasıl anlamıştı burada olduğumu, hiç ses çıkartmamıştım. Ona şaşırmayı bırakmam gerekiyordu galiba. "Bavullar nerede?" diye sordum sanki bilmiyormuşum gibi. Çekmeceyi açıp, içini karıştırdı. Diğer elinde şarap şişesini tutuyordu. Aradığını bulamadığı için kaşları hafif çatılmıştı. "Ayağının dibinde. Hızlı ol, yemekler soğuyacak." dedi, hala çekmeceyi kurcalıyordu. Amerikan mutfağın masasının üzerinde pizza ve spagetti vardı. Boş tabakların yanında kadehler duruyordu. Ortada salata kasesi vardı. Masaya yaklaşıp köşesinde duran tirbuşonu aldım.

Elimi arkama gizleyip, arkasından Berkan'a yaklaştım. "Neden hala buradasın Yosun gözlü kız?" Sıkıntıyla nefes verdi ama bana dönmedi. Israrla bana bakmıyordu, duştan çıktığımdan beri. Omuzunu dürttüm parmağımla, bana bakması için. "Baksana ya, ayran içtik ayrı mı düştük?" diye mırıldandım. Yüzüm düşmüştü soğuk tavrına. Arkasını dönüp, gözlerime baktı. Kaşları hafif çatılmış, iki kaşının ortasında küçük bir çukur peydah olmuştu. "Üzerinde şu kısacık bez parçası varken, sana bakamam. Üzerini giy ve gel Yosun gözlü." deyip arkasını döneceği esnada elimdeki tirbuşonu gözünün hizasına kaldırdım. Kaşları biraz daha çatılırken, sessizce yutkunmuştu. Tek kelime etmeden elimdeki tirbuşonu alıp bana arkasını döndü. O tirbuşonla şişeyi açarken, ben mor olan bavulu alıp yatak odasına girdim.

Bavulu yatağın üzerine koyup kıyafetleri karıştırdım. Dizimin altına gelen midi boy, askılı siyah bir elbise giydim. Üşüdüğüm için üzerime beyaz crop hırka aldım. Hafif nemli kalan saçlarım duş aldığım içim kabarmıştı ve perçemlerim dalgalı duruyordu. Kuruyan dudaklarıma pembe dudak nemlendirici sürdüm. Aynadaki görüntüme göz kırptım odadan çıktım. Berkan amerikan mutfağın kenarındaki yüksek sandalyelerden birine oturmuş telefona bakıyordu. Bir dirseğini masaya koymuş, yanağını eline yaslamış gülümsüyordu ekrana bakarken. Gözüm gamzesine takıldı. Çok içten güldüğü zamanlar kendini gösteren gamzesinin, kimin için ortaya çıktığını merak ediyordum.

KAN VE ZEHİR Where stories live. Discover now