Bölüm 10

802 171 37
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Nefes nefese ve bütün gücü tükenmiş bir halde yere çömeldi en sonunda. O kadar yorulmuştu ki daha fazla hareket etmeye bile mecali kalmamıştı. Karşısındaki kadınsa terlememişti bile. Dimdik bir şekilde ayakları üzerinde duruyordu.

O anda onu ilk defa kıskandığını fark etti. Sanki hiçbir şey onu yıkamazmış gibi dimdik ve güçlü bir şekilde duruyordu karşısında. Oysa Helena dizlerinin üzerine çökmüş, merhamet isteyen bir halde duruyordu.

"Dayanabilmek güçlü olduğunu göstermez, Helena" dedi Fabian sakin bir şekilde. "Kendini korumak için uğraşıyorsun ama bu seni savunmasız bırakıyor. Karşılık vermezsen bir işe yaramaz"

Bunun gayet farkındaydı. Her yere yara bere içindeydi. Pençe izleri her yerindeydi ve kan sızıyordu. Üç gün olmuştu. Dinlenmesine izin vermeden gece gündüz bununla uğraşıyorlardı. Sadece sabah ve akşam yemek yemesine izin veriyordu. Kolay olacağını zaten düşünmemişti ama bu kadar zor olmasını da beklemiyordu.

Buradaydılar. Hiçbir şekilde obaya geri dönmüyorlardı. Fabian, onun iki defa kaçmasına izin vermişti. Helena, uzaklaşabildiği kadar uzaklaşmaya çalışmıştı ama her seferinde onu yakalamıştı. O kadar hızlıydı ki nereden çıkacağı bile belli olmuyordu. Başlarda insan olduğunu söylemişti. Dönüşmüş bir tilki bu kadar güçlüyse safkan halini düşünemiyordu bile.

Gerçekten her seferinde ne kadar zayıf olduğunu fark etmesine neden oluyordu ve bundan gerçekten nefret ediyordu. "Biliyorum" dedi en sonunda. "Biliyorum ama sen çok hızlısın"

Bir kurda göre gerçekten hızlıydı. Ancak onu eğitirken özellikle hızını düşük tutuyordu. Yavaş hareket ediyordu. Bir şekilde bu kızın kurt özellikleri bastırılmıştı ve onları nasıl kullanacağını bilmiyordu. "Sen beni görmek için bile uğraşmıyorsun" dedi en sonunda. "Geceleri bile görebileceğin gözlerin var ama sen onları kullanmamayı seçiyorsun"

Bunun için dönüşmesi gerekiyordu. Dolunay olmadığı müddetçe dönüşemiyordu. O erkek kurtlar gibi değildi. Jace istediği zaman kısıtlı dönüşüm geçirebiliyordu. Pençelerini, dişlerini, kulaklarını ya da gözlerin kontrol edebiliyordu. Bunu erkeklerin hemen hepsi yapıyordu ama kadınlar kontrol etmede onlar kadar etkili değillerdi.

Kendisini zorlayarak ayağa kalktı. "Ben bunu yapamam" dedi en sonunda. "Nasıl yapacağımı bilmiyorum"

Gerçekten bu kadar kopuklar mıydı birbirlerinden? Bir şekilde Helena içindeki kurdu hissedebiliyordu. Onun isteklerini ya da ihtiyaçlarını anlayabiliyordu ama onunla gerçek bir iletişim kuramıyordu. Bu yüzden sürekli insan gibi yaşıyordu.

Fabian başını yana eğdi. Onun zihnini güçlendirmeleri gerekiyordu. Kurt ile iletişim kurmasını sağlamalıydılar. Sonuçta o da içinde yaşayan bir canlıydı. Bunun için önce bedeninin güçlenmesi gerekiyordu. "Devam edelim" dedi en sonunda.

Bütün gece onu o kadar kötü hırpaladı ki Helena en sonunda olduğu yere bayıldı. Onu zorlayabileceği kadar zorlamıştı. Biraz daha ileri gitseydi kadın ölebilirdi bile. Buna rağmen içindeki kurt herhangi bir tepki vermemişti.

Bu iş düşündüğünden daha zor olacaktı. Bunu anlayabiliyordu. Genç kadının üzerine bir örtü örttü ve uyuduğu yerde bıraktı. Ormanın bu kısımlarında kimse olmazdı onlar haricinde. Dikkatli adımlarla kadının yanından ayrıldı. Uyku halinde olsa bile bir kurt, çevresinde bir tilkinin olmasını istemezdi.

Türler arasındaki sıkıntıları ilk dönüşümünden sonra bir süre Gideon ile yaşamışlardı. Zor bir süreç olsa bile içindeki tilki onun kurduyla iletişim kurmayı başarmıştı. Helena, normal şartlarda bu kadar tükenmiş olmasaydı eğer düzgünce uyuyamazdı. Eşinden ayrı olmak hele de tek taraflı bir bağ olduğu için dişiler açısından çok daha zordu.

Jace'in etrafta olmasını isterdi. Bu onu rahatlatırdı. Yakın olmaları yeterli olurdu. Ancak bu şartlarda ikisini birbirinden ayırmak daha iyi bir seçenekti.

Birkaç gün önce Jace ve Helena gelmeden öncesinden daha sessizdi sanki oba. Varlıkları gerçekten bir değişikliğe neden olmuştu. Sonuçta her ikisi de Gideon'un eski sürüsünün bir parçasıydılar. Özellikle Jace'in varlığı Gideon için çok iyi olmuştu. Bunu görebiliyordu.

Onun oğluyla olan yakınlığı söz konusu olduğunda Gideon'un onu oğlu yerine koyduğunu görebiliyordu. Bu yüzden Jace'i en iyi şekilde eğiteceğinden şüphesi yoktu.

"Küçük hanım seni yormuş gibi görünüyor"

Erkek ona arkasından yaklaştı ve omuzlarını ovmaya başladı. Fabian, o an ilk defa yorulduğunu hissetti. Sırtını onun göğsüne yasladı ve başını erkeğin omzuna dayadı. "Jace ile nasıl gitti?" diye sorarken rahatlamış bir şekilde gözlerini kapattı.

"Onun haşatını çıkardım" dedi Gideon neşeli bir şekilde. "Aklı başındaysa birkaç gün yerinden kalkmaz" dedi.

Buna karşılık genç kadın neşeli bir şekilde güldü. Süper aydan beri çok hareketlilerdi. Baş başa kalma şansları hiç olmamıştı. Gideon, kollarını onun karnına sardı ve kendisine bastırdı. "Benim küçük rahibem" diye fısıldadı saçlarına doğru. "Çok yoruldun mu? Yoksa hala gücün var mı?"

Yorulmuştu ama o kadar da değil. Genç kadın hafifçe gülümsedi ve ona doğru döndü. Menekşe rengi gözlerinde yaramaz bir bakış vardı. Kollarını onun boynuna doladı. "Çok uzun zamandır rahibe olmadığımı biliyorsun değil mi?" diye sordu tek kaşını kaldırarak. "O hakkımı uzun zaman önce senin yüzünden kaybettim"

"Benim yüzümden mi?" derken Gideon başını yana eğdi ve gülümsedi. "Üzerime atlamak konusunda o kadar istekliydin ki seni uzak tutmak için bütün gücümü kullanmam gerekmişti"

Kesinlikle yanlış hatırlıyordu. Çünkü onun müstehcen şakalarıyla uğraşmak zorunda kalan Fabian'dı. Üstelik o zaman bir bakireydi ve kendisini tanrılara adamaya hazırdı. Ancak eğer böyle düşünüyorsa o zaman anılarını düzeltmekten bir zarar gelmezdi.

Genç kadın geri doğru çekildi ve erkekten uzaklaştı. "Madem öyle olduğunu iddia ediyorsun" dedi sakin bir şekilde. "O zaman bunu ilk kimin başlattığını görmek için beklemeye ne dersin?"

Gideon'un yüzü aniden düştü ve ciddileşti. "Şaka yapıyor olmalısın" derken inanamaz gözlerle kadına bakıyordu.

"Hayır, şaka yapmıyorum" dedi genç kadın neşeli bir şekilde. "Kim önce hamle yaparsa o kaybeder"

Böyle çocukça bir şeyle uğraşmaya hiç niyeti yoktu. Erkek ani bir hareketle ona doğru atıldı ve kadını yakalayıp kendisine bastırdı. "Kadın, sen beni öldüreceksin" dedi en sonunda. "Bu kaybedeceğimin göstergesiyse tamam. Ben kaybetmeye hazırım ama bu gerçeği değiştirmeyecek" dedi ve onu yere yatırdı. Yüzünde yaramaz bir gülümsemeyle kadına baktı. "Ama gerçek olmadığını kanıtlayabilirim" dedi.

İNTİKAM ARENASI- DÖNÜŞÜM SERİSİ FİNAL KİTABIWhere stories live. Discover now