Bölüm 17

818 180 39
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


"Dikkatinizi verin!" dedi Fabian sert bir şekilde. "Her ikiniz de şu an buraya cilveleşmeye gelmediniz. Birbirinizin kurtlarıyla iletişime geçeceksiniz. Onların ne istediklerini öğreneceksiniz. Eğer birinizden birinin canını yakarsa o zaman sahibi olarak siz onu kendinizle konuşmaya zorlayacaksınız."

Jace'in kurdunun kendisinin canını yakma ihtimali mi vardı? Helena, tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Bir kurt tarafından dövülmek istemiyordu. Hep çok acıtırdı. Ancak karşısındaki erkeğe baktığı zaman onun odaklanmış olduğunu gördü. Gözlerini kapatmıştı ve odaklanmaya çalışıyor gibi görünüyordu.

"Tereddüt etme" dedi Gideon sert bir şekilde. Helena korkuyla yerinden sıçradı ve ona baktı. Gerçekten de çelik gibi gözlerle bakıyordu ona. "Sen güçlü bir kadınsın. Tereddüt etmene gerek yok"

Geldiği zamana oranla değiştiğini biliyordu ama daha çok çalışması gerekiyordu. Yutkundu ve gözlerini kapadı. Kafasında o gün ona gelecekteki çocuklarını gösteren yaratığın seslerini duyabiliyordu.

"Eğer başaramazsan bana av olacağını biliyorsun."

Biliyordu. Onun mutsuzluğunu ve acısını hissedecek ve Helena için geri gelecekti. Ancak Helena, onu tekrar görmek istiyordu. Başardığını ve mutlu olduğunu göstermek istiyordu. Bir kere daha kendisine av olmayacağını, güçlü olduğunu göstermek istiyordu.

Derin bir nefes alıp gözlerini kapadı ve odaklanmaya çalıştı. O zaman gördüğü şeyden emindi. Jace'in simsiyah kurdunu görmüştü. Çok güzel ve korkutucu bir yaratıktı. Bir şekilde bedenindeki tüm gücün çekildiğini hissetti birden. Sanki zihni zorla karanlığa sürükleniyor gibiydi. Korkuyla çığlık atmak istedi ama sesi çıkmadı.

"Ne kadar da ürkek. Ne kadar da korkak ve ne kadar da ahlaksız"

Gözlerini açıp etrafına bakındı. Gerçekten de sanki birdenbire tüm orman Jace, Gideon ve Fabian yok olmuştu. Bembeyaz bir alanın içinde simsiyah bir kurtla karşı karşıya duruyordu. Ellerini yüzünden aşağı indirdi. Derin nefesler alarak kalbini sakinleştirmeye çalıştı. Onu bir kere görmüştü. Heybetli, korkutucu ve çok güzeldi. Ne demesi gerektiğini bilemeyerek orada öylece durdu. Hiç de kendisine zarar verecekmiş gibi durmuyordu.

"Tuhaf ama içgüdülerin çok güçlü" dedi kurtadam ona bakarak. O altın rengi gözleri dipsiz bir kuyu gibiydi. "Bu yüzden mi bizi seçtin? Sana bakacağımızı bildiğin için mi?"

Öyle bir şey bildiğini sanmıyordu. Tedirgin bir şekilde etrafına bakındı. "Aslında kaçmaya çalışıyordum" dedi kekeleyerek. Fabian'dan öğrenmişti. Aklındakileri direk söylemesi onun yararına olurdu. Hala bu konuda çok çalışması gerekiyordu. "Ben herhangi birinin eşi olmak istememiştim."

"Ama kurdun istemişti."

Genç kadın şaşkınlıkla ona baktı. Kurdunun ne istediğini kendisinden çok daha iyi biliyor olması biraz üzücüydü aslında. Bu zamana kadar onun varlığına hiç dikkat etmemişti. "Ah," diye bir nefes verdi. "Şey, dolunay vardı ve hepimiz-"

"Sen dolunaydan çok daha önce o güzel kokunu yaymaya başlamıştın. Jace'in yakınlarında güçlenen ve sonra zayıflayan o güzel kokunu"

Kurt birden arkasında bitmişti. Genç kadının boynuna doğru burnunu sürttü. Nasıl oluyorsa bir şekilde korkmuyordu. Gerçekten de onun kendisine karşı koymayacağını biliyordu. Öyle mi yapmıştı gerçekten? Jace'in ne zaman yakınlarında olmuştu ki? En fazla nehre indiği zamanlarda karşılaşmış olabilirdi. Hiç hatırlamıyordu.

İNTİKAM ARENASI- DÖNÜŞÜM SERİSİ FİNAL KİTABIWhere stories live. Discover now