Bölüm 22

812 152 38
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Yorulmuştu, kafası karışmıştı ve kızmıştı. Karısı, hiç tanımadığı tuhaf enerjisi olan bir adamla anlaşma yapmakla kalmamış bir de onunla öpüşmüştü. Kadının boğazını sıkmak istiyordu bir yandan da onun kime ait olduğunu hatırlatmak istiyordu.

"Daha ne kadar benden bir şeyler gizleyeceksin?" diye sordu. Sesi tahmin ettiğinden daha sakin çıkmıştı. Hayır, sakin değildi daha çok yorgun gibiydi. "Evlilik dediğin şeyin ne olduğunu bilmiyorum ama benim ailemden gördüğüm şey kesinlikle bu değildi."

Açıkçası onun böyle haklı olması hoşuna gitmiyordu. Ancak ona söylemediği şeyler kendisinin de farkında olmadığı ya da nasıl anlatacağını bilmediği şeylerdi.

Jian onu öptüğünden beri ağzında bir kan tadı vardı ve gerçekten bundan midesi bulanıyordu. Dilinde bir ağırlık vardı. Bir şekilde içgüdüsel olarak dilindeki tuhaf ağırlığın nedenini biliyordu. Bir dahaki sefere adını söylediği anda orada olacaktı.

Az önce olan bitenleri ona nasıl anlatabilirdi? Anlatırsa olduğu gibi kabul edecek miydi kendisini? Hiçbir şeyden emin değildi. Gerçi kaybedeceği ne kalmıştı bilmiyordu. Kendisine bakışından ve duruşundan şu anda karısından hiç hoşlanmadığı belli oluyordu.

Derin bir nefes aldı ve az önce Jian'ın durduğu yere baktı. "O adamla bundan bir ay önce karşılaşmıştık" dedi en sonunda. Yani buraya ilk geldikleri zamandı. "Korkuyordum. Başıma ne geleceğini bilmiyordum. Gideon ve Fabian bizi ayırmıştı. Ancak Gideon, babamın en çok zarar verdiklerinden biriydi." Başını çevirip Jace'e baktı. "O adam bir şekilde bu olumsuz duygulardan besleniyor sanıyorum" dedi. "Korkum ve umutsuzluğum o kadar büyüktü ki onu buraya çağırdı"

Jace, huzursuz bir şekilde kıpırdandı. O adamın yaydığı bütün o umutsuz ve huzursuz hissi hatırladı. Helena muhtemelen korkudan kendinden geçmişti. Onu ilk gördüğünde Jace bile başta hareket etmekte çok zorlanmıştı. Helena'nın onunla konuştuğunu görmek erkeği harekete geçirmişti.

Öyle bir yaratıkla tek başına kaldığına inanamıyordu. "Fabian'ın sana göz kulak olması gerekiyordu" diye hırladı öfkeli bir şekilde.

"O adam bana bir gelecek gösterdi" dedi Helena ayağa kalkarak. "Gelecekteki çocuklarımı gösterdi bana ve bunun gerçekleşebileceğini söyledi." Başını kaldırıp Jace'in hemen önünde durdu. "Ona inanabilir miyim bilmiyorum ama gerçek olmasını çok istiyorum" dedi. "Bu yüzden savaşmak istiyorum"

Jace onun daha önce de çocuklardan konuştuğunu duymuştu. "Helena-" dedi.

"Savaş bitmeden çocuk istemiyorsun" diye lafını tamamladı Helena. "Ya da belki de hiç istemiyorsun. Emin değilim ama gerçekten de bildiğim bir şey var ki ben çok istiyorum. Seninle olacak olan çocuklarımızı"

Onun gözlerine bakarken bir şey söylemek zordu. Helena'nın kendisine çok nadir böyle inançla baktığını görmüştü. Gerçekten de çocuk isteyip istemediğinden emin değildi. Daha doğrusu bundan çok korkuyordu. Eğer kendisine bir şey olursa çocuklarına olacak olanlardan çok korkuyordu. Kendisi babası ve annesi olmadan çok uzun bir zaman yaşamıştı ancak şimdi bile onları çok özlüyordu doğrusu.

Gerçi onun durumu farklı mıydı? Buraya geldiklerinden beri bazı şeylere hiç onun gözünden bakmadığını fark ediyordu. Onun için bunun ne kadar zor olduğunu asla yeterince anlayamamıştı. Babasını öldürmek için güçlenmeye çalışıyordu. Onun içinde yeterince zor olmalıydı. "Gerçekten hamile değil misin?" diye sordu en sonunda. Bugün çok fazla duyguyla mücadele etmek zorunda kalmıştı.

İNTİKAM ARENASI- DÖNÜŞÜM SERİSİ FİNAL KİTABIWhere stories live. Discover now