Bölüm 21

754 169 46
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER....


Helena uyuduğu yerden sıçrayarak uyandı. Bu tanıdık hissi biliyordu ve yine çığlık atmak istiyordu. Ancak bunu yaparsa biraz uzakta uyuyan Jace'i uyandırırdı. Genç kadın doğruldu ve etrafına bakındı. Ardından ayağa kalktı ve göle doğru gitti.

Orada bekliyordu. Gerçekten de ondan yayılan mutsuzluğu mu hissetmişti? Bu sefer yalnız değildi. Hemen arkasında sarışın bir kadın duruyordu. Üzerinde kocaman pembe bir elbise vardı. Sıradan insanların giydikleri gibi değildi. Daha gösterişli ve şaşaalıydı. Kadın saçlarını hemen başının üzerinde sımsıkı topuz yapmıştı ve elinde pembe bir şemsiye tutuyordu.

Yüzünde hiçbir ifade yoktu ama burada olmaktan da hoşlanmamışa benziyordu. Açıkçası Helena, onları görmekten hoşlanmamıştı. En azından bir dahaki görüşmelerinin savaştan sonra yenilirlerse olacağını düşünmüştü.

O verdiği his değişmiyordu. Gerçekten de bir köşeye sinmek ve o gidene kadar der top olmak istiyordu. Bütün bedeni gözle görülür bir şekilde titriyordu. Erkeğin ona bakmıyor olması biraz olsun kendisini rahatlatıyordu ama yine de tehlike hissinden kurtulamıyordu.

"Tanışmıyorsunuz değil mi?"

Başını kaldırıp şaşkın bir şekilde erkeğe baktı. Yine çok yakışıklı ve çok değişik görünüyordu. Sanki bu dünyaya ait değil gibiydi. Kulağındaki üç halka ayın zayıf ışıkları altında parlıyordu. Erkek başını çevirip ona baktı ve gözleri yine genç kadını delip geçti. Yüzünde geçen seferki gibi alaycı bir gülümseme vardı. "Beatrix benim yardımcım" dedi insana benzemeyen sesiyle. "Çok güçlü bir cadıdır. En azından öyle olacağını düşünüyorum. Şu an eğitimde"

Helena tedirgin bir şekilde kadına başıyla selam verdi. Kadın sanki umurunda değilmiş gibi boş gözlerle öylece bakıyordu. Burada olmaktan memnun olmadığı gibi karşısındaki kadınla münasebet içinde olmakta istemiyor gibiydi.

Helena, tekrar erkeğe baktı. "Neden geldin?" diye sordu fısıltıyla. O kadar korkuyordu ki sesi içine kaçmıştı.

Erkek buna karşılık tek kaşını kaldırdı ve neşeyle güldü. "Beni sen çağırdın" dedi neşeli bir şekilde. "En son karşılaşmamız kadar lezzetli kokuyorsun doğrusu. Bu çok büyük bir umutsuzluk" dedi havayı koklayarak.

Sesinden çok heveslendiği belli oluyordu. Helena'ya yine çok lezzetli bir yemek gibi bakıyordu. Helena, bir şekilde geçen seferki kadar çok korkmadığını hissediyordu. Belki başına gelebilecekleri bildiği içindi. "Yakında savaşa gireceğiz" dedi en sonunda. "Biraz daha bekleyebilir misin?"

Sanki bu tekliften hoşlanmamış gibi erkek yüzünü buruşturdu ve gözlerini devirdi. "Ben aç bir yaratığım" dedi. "Sen aç bir kurda bekle beni yeme ölürsem yersin dersen seni dinlemez değil mi?"

Helena, başını çevirip arkasına baktı. Jace'in hala uyuduğunu umut ediyordu. Helena'nın hayatı için pazarlık yaptığını kimsenin duymasını istemiyordu. Eğer onu fark ederlerse Gideon, Fabian ve Jace bu yaratığa karşı savaşmaya kalkarlardı. Hepsinden daha güçlü olduğunu yaydığı enerjiden biliyordu.

"Lord Jian, gitmeliyiz" dedi Beatrix aniden. "Burada olmak için bir nedenimiz yok"

Demek adı Jian'dı. Erkek elini kaldırıp arkasındaki kadını durdurdu ama bakışlarını Helena'dan ayırmamıştı. Bir süre sessizce onu izledi. "Savaştan bahsettin" dedi birdenbire. "Biraz daha bahset"

İNTİKAM ARENASI- DÖNÜŞÜM SERİSİ FİNAL KİTABIWhere stories live. Discover now