46

1.3K 96 10
                                    

İlham gelmiyoooo

"Lan Alperen, sende az değilsin lan." Sırıtarak konuşan Ateşle Alperen hiç oralı olmayıp telefonuyla ilgilenmeye devam etti.

Anladığım kadarıyla Ateş herkesi toplayıp yemek ısmarlamaya götürmüş ama dış kapının mandalı olan bana tabikide haber vermemişti.

Köpek.

Hâlâ Alperenle yapış yapış gezdiğimiz için oflayıp "Biriniz abim olacak hayvana anahtarın yerini sorabilir mi?" Diye sordum zira ben kendileriyle uzun bir süre iletişim kurmayacaktım.

Çok kararlıydım.

Ateş ağızını açmış soracaktı ki "Soranı vururum." Diyen Alperenle hepimizin bakışları ışık hızında ona döndü. "Ne demek vururum? Bırakta sorsunlar işte." 

Omuz silkti. "Ben halimden memnunum."

"Ben değilim."

"Senin sorunun."

Bakışlarım hâlâ Alperendeyken "Konuşmak dahi istemediğim hayvan olacak Halil," dedim. "Anahtar nerede?"

Kararlılığın gözlerimi yaşarttı Defne.

Alperen bana meydan okurcasına "Cevap vereni de vururum." Dediğinde bu sefer yanımdaki yastığı kafasına fırlattım.

Hepimizin gönlü elimde bir yastıktan çok bir taş olması tarafındaydı ama elimizdekileri yetinmek zorundaydık.

Beyefendi bana meydan okuyorsa cevap verecektik. "Bende cevap vermeyin vururum." Dediğimde aynı anda abime döndük.

Abim ise kararsızdı. "İki ucu boklu değnek amına koyim." Diyerek gözlerini ikimizin arasında dolaştırmaya başladı.

Hangimizden daha çok korktuğunu hesaplıyordu.

Gözleri en sonunda Alperen'de durunca "Kusura bakma pezevenklerin kralı ama Defneden daha çok korkuyorum." Sonrada bana dönüp "Odamdaki çekmecenin içinde." Dedi.

Yüzümdeki gülümsemeyle ayağa kalktım ama atladığım bir şey vardı.

Biz kelepçeliydik ve o taşıyamayacağım kadar ağırdı.

Ayağa kalktığım an birleşik olan ellerimiz yüzünden Alperen hiç beklemeden beni tekrar yanına çekti. Kendilerini boğmamak için içimde büyük bir çaba sarf ediyordum haberi yoktu.

Kendim gidemediğim için gözüme ilk takılan Ateşe döndüm."Ateş kalk getir şu anahtarı." Dediğimde hemen arkamdan Alperen "Ateş kalktığın an seni vurur sonra da kovarım." Dedi. 

Ateş Alperene bakıp yutkundu, bakışlarını yukarı çevirerek "Bu tavanın boyası akmış gibi." Dedi.

Derin nefes al... ver... al...ver...

Bu sefer daha nazik bir sesle "Emir anahtarı getirir misin?" Diye sordum. Ama Alperen kelepçeleri açtırmamakta kararlıydı. 

"Emir o garajında duran mükemmel arabalarının çizilmesini istediğini sanmıyorum." Dediği an bu seferde Emir duvarları incelemeye başladı "Duvarların da boyaları akmaya başlamış." Dedi.

Doktorun olarak! {Yarı Texting}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin