~Nefret~

51 7 2
                                    

Keyifli okumalar dilerim 🫀

...

Sıla'ın anlamından;

Yaşamak neydi?

Sadece soluk alanlar mı yaşıyordu yoksa o yaşantıyı en derinde hisseden, onu seven kişiler mi yaşamış olurdu.

Bu herkes için cevabı farklı bir soruyken bana göre cevabı netti.

Bana göre yaşam yoktu. Bana yaşam yoktu. Bu beş harf bana ait değildi, herkesin kelimelerin kifayetsizliğiyle sevdiği bu yaşam bana güzel gelmiyordu. Bu kadar ölüydü bu kalp, taşlaşmıştı.

Duygularım bir zaman sonra kör biriymişçesine yönünü kaybetmiş, bana bunu alıştırmıştı. Duygusuz biri olmayı. Memnundum bundan, duygular zayıflıktır ve benim zayıf olmak gibi bir lüksüm yoktu. Olduğum kişi bunu gerektiriyordu. Ruhların katili olmak bunu gerektiriyordu.

Belkide hak etmiyordum yaşamayı, bu nefret edilen beden yaşamayı hak etmiyordu. Ruhların katili yaşamamalıydı herkese göre.

Bunun farkındaydım, belki en acı olan buydu.

Hayatımın her anında hep nefret edilen biri olmuştum. Dışlanan, hor görülen biri. Sevilmeyen biri. Olduğum kişi bunu beraberinde getiriyordu, iğrenilen biri olmak.

Nefret edilen biri olamak kabul edilebilirdi ama buna hak vermek acıtıyordu.. fazla acıtıyordu. Kötü biri olduğumu kabul etmek ve buna çaresizce devam etmek hiç olmadığı kadar acıtıyordu.

Bazen bir duvar dibine çökerdim, gözlerimde yaş göğsümde inanılmaz bir sıkışıklıkla otururdum o duvarın en tenha köşesine. Elimde silah yüreğimde etkisinden bedenimi yakan bir kor ve üzerime bulaşmış kırmızı sıvıyla. Kanla. Göğsümdeki sızı beni mahfederdi o zamanlarda. Vicdan azabı mıydı bu? Her kurbanımın ardından bu his bedenimi ele geçiriyordu. Her defasında, defalarca.
Elimin arasındaki silaha bakardım uzun uzun, 'ben buyum' derdim. Benim kimliğim bu,

Devam ederdim, her seferinde. Durmaksızın. Öldürürdüm.

Bu çoğu zaman acı vermezdi, kurbanım karşımdayken içimde ne bir çatışma nede bir can daha almamın neden olacağı suçluluk vardı. Yanlızca emir edileni yerine getirmek vardı. O emir vermişse bana yerine getirmek düşerdi, her zaman en iyisini yapardı, benim için en iyisini düşünürdü. Buna duyduğum güven beni bedenlerin katili yapmıştı. Hayır, yanlız bedenlerin değil ruhların da katili.

O demişse hak ediyorlardı ölmeyi. O demişse yüreğimdeki bu ateş beni yaksa da öldürmeye devam edecektim, o ateşte yanmaya devam edecektim. Onun için.

Bu beni nefret edilesi biri yapmıştı.

Diğerlerinden farklı olan çocukluğum önce tüm bu nefretin temelini oluşturmuştu. Yavaş yavaş büyüyen bir nefret. Nefret edilen bir çocukluk. Nefret edilesi bir çocukluk. Benim çocukluğum.
Silahlarla büyümüştüm, silahlara aşık olarak. Bu durum beni diğerlerinden ayırıyordu. Beni nefretleri odağı haline en başta getirmişti.

Sonra bu nefret her bir can alışımda katlanmıştı, ailem dediğim insanlardan uzaklaştırmıştı. Güvenmiyorlardı bana çünkü ne olduğumu biliyorlardı. Bu güvensizlik de her bir olayda beni hedef almalarını sağlıyordu.

~İSYANKÂR🫀~Where stories live. Discover now