~Urfa~

24 7 2
                                    


Keyifli okumalar dilerim 🫀

...

Yorgunum... Hem ruhsal hemde fiziksel olarak. Kendimi perişan halde hissediyorum. Düşüncelerim beni yoruyordu, normalde bile düşünmeden duramayan biriyken şimdi aklımdaki zararlı düşünceler beni bir nevi zehirliyordu. Gerçek olma ihtimalleri beni zehirliyordu.

Gerçekleşebilecek ihtimallerin doğuracağı sonuçlar ağırdı. Bunu kaldırabileceğimi sanmıyorum. O ihtimallerden en çarpıcı olanı Asaf'ın hayatıma bir plan dahilinde girmiş olmasıydı. Bana yaptığı herşeyin planının işleyişine katlı sağladığıydı. Bu gerçeği kaldıramam, kaldırmak istemiyorum.

Asaf sadece onlardan biri olarak kalsa olmaz mı? Benim kurucular ile ilişkimi bilmeyip, benden yanlızca çalışanı olduğum için haberi olsa olmaz mı? Herşey tesadüf olarak kalsa olmaz mı? Olsundu...

Ama görünenler tam tersini söylüyordu. Asaf kurucular ile ilişkimi biliyordu, benden, onu tanımadan önce bile haberi vardı, hiçbir şey tesadüf değildi... Bu gerçekler endişelendiriyor. Neyin neden olduğunu bilememek geriyor. Ama yinede bir ihtimal... Olamaz mıydı?

Bunun içindir belkide, o ihtimale tutunmak için, o sonuçları reddetmek için saatlerdir masa başındaydım. Bir açık bulma derdindeydim, Asaf'ın aslında benimle bir alakası olmadığını kanıtlamaya çalışıyordum, ama elimde olan koca bir hiçlikti. Sistemine hiç bir şekilde sızamıyordum.

Kaç saattir bilgisayar başında olduğumu artık saymayı bırakalı çok olmuştu. Yorgunluktan gözlerim sızım sızım sızlıyor, parmaklarım klavyedeki hareketlerini güçlükle yapıyordu. Parmak uçlarım bunca saattir ağrıyordu ama hâlâ sistemlerine
en ufak bir giriş bile sağlayamamıştım. Düşündüğümden daha zordu. Çok daha zor.

Elimde ciddi anlamda bilgi mahiyetinde en ufak bir bilgi bile yoktu. Yanlızca oldukça tanınan, kökleri yurtdışına kadar ulaşan birçok şirketin sahibi olduğunu, yaptığı proje ve yatırımlarla saygı duyulan, önemli bir iş adamı olduğunu yakalayabilmiştim. Tabii bunu da Google amcadan bulmuştum. Ne büyük başarı ama.

Saatlerdir ise yerimden bir an bile kalkmadan kod yazıyordum. Birkaç defa IP adresine saldırsam da sonuç olarak yanlızca yazdığım kodalar çöp olmuştu. Sistemi çok güçlüydü, normal bir şekilde ilerlemiyordu. Ve bu bile iyi şeylerin habercisi değildi.

2 denemem de ekranda beliren kırmızı renk BAŞARISIZ yazısıyla son bulunca daha güçlü bir kod yazıp denemeyi düşündüm. Tabii bu da günlerimi, hatta haftalarımı bile alabilirdi. Dikkatli olmak zorundaydım, hedefime giden yolda tek bir açığımla herşey açığa çıkar, Asaf'a gerçek yüzümü gösterirdim. Ve sistemine sızmak isteyen birini çok hoş karşılayacağını sanmıyordum.

Şimdilik bu kadarının yeterli geleceğini düşünüp sandelyeme sırtımı yasladım. Hakkı rahmetine kavuşmak üzereydim, mükemmel.

Ani bir rahatlama duygusu içimi sardığında gözlerimi kapattım. Dünden beri gözüme uyku girmemişti, ayrıca saatlerdir bilgisayar başında olduğum için başım ağrıyordu. Bir süre yerimde öylece kaldım. Bilgisayarın ışığıyla aydınlanan odaya yavaş yavaş ışık hüzmelerinin girdiğini fark edince gözlerimi açıp güneşin doğuşunu seyretmek üzere pencereye yöneldim.

Pencerenin önüne gelince durdum. Uzun saatelrdir oturduğum için götüm ağrıyordu. Biraz ayakta dursam iyi olacaktı.

Dün Asaf'tan kaçmak için hastaneden apar topar çıkmıştık. Tabii ki Sena ve Haziran'ı da alarak. Her ne kadar Özgür önümüzü kesse de Asaf onu bir bakışıyla susturmuştu. Ondan sonra bana dik dik bakmıştı, kimin umrunda ki. Sonuç olarak Sena'yı onun elinden almıştım.

~İSYANKÂR🫀~Where stories live. Discover now