26.bölüm | Yansıma

10.2K 765 80
                                    

  Adela odasında büyücünün ona verdiği kitabı inceliyordu. Yazılar çok anlamsızdı. Yan yana dizilen harfler kafasında bir bütün oluşturmuyordu. Düşünmekten kafası ağrımaya başlamıştı. Yaşadıklarıyla kitabın nasıl okunduğunu bağdaştırmaya çalışmıştı. Kral Gregeor'a ve Dimitri'ye eski dili sorduğunda ikisi de bir fikir sahibi değildi. Eski dili yöneticilerden yalnızca Erom hanesinin bilindiğini söylemişlerdi ama Adela nasıl okunduğunu bilmiyordu. Büyücünün dediklerini durmadan aklına getiriyordu. "Ve aynalar gerçeği gösterecektir..."

  Adela elini yumruk yapıp önündeki masaya vurdu ve hızla ayağa kalktı. Bir sonuca varamıyordu. Odasında sinirle dolanırken masanın üstündeki kitabı yere fırlattı. Kitap odadaki aynanın önünde durdu. Adela yatağına oturdu ve sakinleşmeyi bekledi. Kontrolünü sürekli kaybediyordu. Ruh hali herkesi endişelendiriyordu. Adela da bunun farkındaydı ve düzelmek için uğraşıyordu.

  Oturduğu yerden kalktı ve kitabı almak için aynanın önünde eğildi. Kitaba uzanırken aynada fark ettiği şeyle durdu ve kaşlarını çattı. Hızla kitabı kavradı ve tekrar okumaya çalıştı. "İşte bu!"

  Adela hızla odadan çıktı. Tüm duyguları sanki tavan yapmıştı. Duyduğu heyecan onu uçuruyordu adeta. Kraliyet kalesine doğru koşarken birine çarpmasıyla yere düşecek gibi oldu ama Loras Adela'yı tutmuştu. Adela Loras'tan bir adım uzaklaşıp üstünü düzeltti ve yere düşen kitabını aldı. "Teşekkür ederim, Loras. Şimdi gitmeliyim."

  "Önünü göremeyecek kadar heyecanlı bir şekilde nereye gidiyorsun? Merak ettim doğrusu."

  Adela Loras'a ne cevap vermesi gerektiğini düşündü. Yalan söyleyemezdi, anlardı ama doğruyu da söyleyemezdi. Ne yapması gerektiğini düşünürken uzakta Jone'u gördü. "Jone!" Adela Jone'a el sallayarak yerini gösterdi ve ona doğru ilerlemeden önce Loras'a döndü. "Gitmeliyim. Sonra konuşuruz."

  Jone kaşlarını çatmış, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Adela Jone'un yanına vardığında elini omzuna koydu. "Sana çok önemli bir şey söylemeliyim. Gidelim."

  Jone Loras'a küçük bir bakış atıp Adela'ya döndü. "Tamam. Gidelim."

  Adela Loras'ın onları duyamayacağı bir yere gidene kadar da durmadı. Uzun süredir ondan uzak duruyordu çünkü eski Adela değildi. Ondaki değişikliği anlamasını istemiyordu. Uzaklaştıklarında derin bir nefes aldı. Jone tek kaşını kaldırarak ona bakıyordu. "Loras'dan ne saklıyorsun?"

  "Sana güvenmiyorum."

  Jone ellerini göğsünde birleştirdi ve arkasında olan ağaca yaslandı. "Ben ne sakladığını biliyorum."

  Adela kısa bir kahkaha attı. Bu gülüşü, gerginliğini örtmesi için bir araçtı. Her şeyin tersine dönmesinden korkuyordu. "Ne biliyorsun?"

  "Melez olduğunu."

  Adela'nın yüz ifadesi değişirken elinde tuttuğu kitabı sıktı. Jone'un bunu nasıl öğrendiğini, ne zaman öğrendiğini ve birisine anlatıp anlatmadığını bilmiyordu. "Saçmalama."

  "Omzunda bir işaret var ve gözlerini gördüm. Hatta kim olduğun hakkında bir tahminim dahi var."

  Adela gözlerini Jone'dan kaçırdı. Onu tehlikeye sokabilirdi. Eli her ihtimale karşı hançerlerine gitti. Jone gülmeye başladı. "Sakin ol. Sırrını saklayabilirim. Neler hissettiğini biliyorum, merak etme."

  "Sen beni asla anlayamazsın, Jone. Bunun nasıl bir yük olduğunu bilmiyorsun."

  "Emin ol biliyorum çünkü ben de korkuyorum." Adela neyden bahsettiğini anlamamıştı ama bir tahmini vardı. Kötü bir tahmindi bu. "Ben de bir melezim."

  Adela'nın kaşları hayretle havaya kalkarken Jone yere oturdu. Adela da yanına oturduğunda Jone anlatmaya başladı. "Ben bir büyücüyüm. Sonuçta büyücüler de melez. Her ne kadar anlaması zor olsa da ortaya çıkarsa beni canlı canlı yakarlar."

  "Bu olmayacak."

  "Gözlerini bir sabah odaya gizlice girdiğinde gördüm. Beyaz renkti. Sen o efsanelerde anlatılan Harke'nin çocuğusun."

  Adela Jone'un bunları nasıl bu kadar kolay kavradığını anlayamıyordu. "Bunu nasıl anladın?"

 "İmparatorluğa savaş açmak isteyen büyücülerin yetiştirdiği ve seni bulmak için gönderilen çocuklardan sadece biriyim."

  Adela ayağa kalktı ve Jone'un yakasından tutup arkada bulunan ağaca vurdu. Jone gülerek Adela'ya bakıyordu. "Emin ol. İstersem seni uyurken bile öldürebilirdim, Albina Erom."

  "Neden bana Albina diyorsunuz?"

  "Sana annenin, babanın verdiği isim bu."

  "Yani adım Albina, öyle mi?"

  Adela -Albina- dişlerini sıktı. Kendisi hakkında her şeyi başkalarından öğreniyordu. Jonu ağaçtan çekti ve yola doğru attı. "Gözüm üstünde."

  Yere bıraktığı kitabı aldı ve oradan uzaklaşmaya başladı. Hayatının karmaşıklığını ve düğüm olmuş yaşamını çözmeye çalışıyordu. Gerçek adını biliyordu artık; Albina.

  Dalgındı ama farkına varmasa da kraliyet kalesine gelmişti. Kapıda duran muhafızları gördü. Önceden kapının önünde muhafızlar yoktu. Kaşlarını çatarken muhafızların yanına ilerledi ve saraya girmeye çalıştı ama kapının önündeki muhafızlar izin vermemişti. Albina o an sinirini bastırmaya çalışırken muhafızlara döndü. "Dimitri'nin yanına gitmeliyim."

  "Eğitim alanında görebilirsin. İçeriye alamayız. Kesin emir var."

  "Ne değişti?"

  Muhafızlar cevap vermedi. Sinirle geri dönerken Rodrigo'nun sesini zihninde işitti: Gizli kayanın oraya git. Oraya geleceğim.

  Adımlarını değiştirdi ve gizli kayaya yöneldi. Rodrigo'nun yaptığı gibi insanlarla zihinden konuşmayı öğrenmeyi aklına yazdı. Zamanını boşa harcamak istemiyordu. Güçlenmeliydi. Belli ki herkes ondan hep birkaç adım öndeydi. Gizli kayaya ulaştığında yere oturdu ve kitabı incelenmeye başladı. İçinde eski tarih ve türlerle ilgili bilgiler vardı. Rodrigo'nun bile bilmediği şeyler olduğuna emindi. Rodrigo yanına geldiğinde yanına çağırdı ve kitabı uzattı. "Büyücünün bana verdiği kitabı okuyordum."

  "Eski dille yazılmamış mıydı?"

  "Eski dil; bizim dilimizin tam tersinde yazılan yazılardan oluşuyor. Sana anlattığım şeyleri hatırla. Büyücü; aynalar gerçeği gösterir demişti. Ayna tersi yansıtır. Yazıları tersten okuyunca anlam kazanıyor. Her şey tersine döndü, Rodrigo. Bana en büyük ders belki de buydu."

  Rodrigo kitabı eline alıp incelemeye başladı. "Belki eski dil diye bir şey bile yoktur, sadece bilgileri saklamanın bir yoludur."

  "Olabilir."

  Rodrigo kitabın içinde geçen bilgileri okurken isimlerin düz yazıldığını fark etti. "İsimler düz yazılmış. Şimdi her şey tersine döndüğünde göre senin adın da düz iken seni korumak için tersi söylenmiş olabilir. Anibla ismi o zaman..."

  "Tam tersi: Albina. Adım Albina."

Bölüm sonuuu!

Merak ediyorum. En sevdiğiniz karakter kim?

GİRİFT : YöneticilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin