31.bölüm | Savaş Kıyafeti

9.7K 764 166
                                    

  Albina yemek için özel aldığı kıyafetini üstüne giydi. Özellikle siyah, savaş kıyafetine benzer bir tasarımı olan kıyafet seçmiş ve takı takmamıştı. Aynanın karşısına geçti ve kendini inceledi. Saçları salıktı. Öyle de bıraktı. Elleri elbisesine gitti. Eteğini yukarı kaldırdığında iki ayağına birer şerit bağladı ve küçük hançerleri bağladığı şeride geçirdi. Ardından eteğini bıraktı. "Her ihtimali düşünmeliyim."

  Albina arkasına döndü ve Hena ile Jone'a baktı. Planına onları da katmış, izleyeceği adımları detaylarıyla düşünmeden hareket etmeye karar vermişti çünkü artık ne yaparsa yapsın bir sonuca varamıyordu. Her şey paramparçaydı. Parçaları bir araya getirmek zordu. Birleştirmeye çalışsa bile neye benzeyeceğini kestiremiyordu. Sadece deneyecekti; parçaları yan yana getirecek ve sonuca bakacaktı.

  Albina Hena'ya gerçekleri anlatmıştı. Hena duyduklarını bir süre hazmedememiş, inanamamıştı. Karşısında duran arkadaşı aslında kraliçeydi. Hena doğruları gördüğünde ayağa kalkmış ve yatağının üstüne duran kılıcını alıp Albina'nın yanına gitmişti. Yere diz çökmüş ve kılıcını yere sabitlenmişti. "Bugünden öldüğüm güne kadar sana sadık olacağım."

  Hena ayağa kalktığında Jone alkışlamaya başlamıştı. "Çok etkileyiciydi. Bende yapmak istiyorum." Jone Hena'nın kılıcını almış, Albina'nın önünde eğilecekken Hena kılıcını Jone'dan kapmıştı. "O kılıç daha biraz önce yeminlendi. Kendi kılıcını al." Jone dudağını büzmüştü. "Ben ok kullanıyorum." Bu hepsini güldürmüştü. Sonrasında birlikte karar almışlar ve Albina'nın akşamki yemeği için kıyafet bakmaya gitmişlerdi. Albina şehre indiğinde siyah elbiseyi görmüş ve tam kendisine göre olduğunu düşünüp almıştı. Üstüne giydiğinde de oldukça beğenmişti. 

  Kapının vurulmasıyla son kez kendisine bakıp kapıya yöneldi. Açtığında Loras'ı gördü. "Hoş geldin." Loras Albina'dan çok kıyafetini incelemişti. "Beni öldürecek misin? Bu kıyafet bile bana meydan okuyor gibi. Bir de sen eklenirsen..." Albina'ya kolunu uzattı. 

  Albina gerçek olmasa bile Loras ile birlikteliğinden memnundu. Onu görmek tüm gerginliğini alıyordu. Tüm içtenliğiyle yaklaşmıştı ona başından beri. Koluna girdi ve onunla birlikte ilerlemeye başladı. "Dimitri sana tam olarak ne dedi?"

  Loras etrafta biri olup olmadığını kontrol etti ve Albina'ya kısa bir bakış attı. Bu bakış her şeyi anlatıyordu aslında. "Bir yanlış yaptığını -Rodrigo'ya aşık olup ölümle karşı karşıya kaldığını- söyledi ve benden yardım istedi."

  "Peki neden yardım ettin bana? Bir de, Dimitri sana neden bu kadar fazla güveniyor?"

  "Beni iki kişi çok iyi eğitti. Bunlardan biri Dimitri. Ona güveniyorum, o da bana güveniyor belli ki. Olanları anlattığında pek düşünmedim açıkçası. Seni kendime yakın görüyorum, ölmeni istemem. Baban zaten bana baskı yapıyordu; evlenmem ve çocuk sahibi olmam konusunda."

  Albina geriledi. "Çocuk sahibi olmak? Bu evlilik gerçek mi olacak?"

  Loras yine Albina'nın görmekte alıştığı o gülüşünü sergilerken Albina dikkatle onu dinledi. "Hayır ama ilerisini kimse bilemez. Belki birbirimize aşık oluruz."

  Albina gerginlikle güldü ve önüne döndü. Kraliyet kalesine vardıklarında Loras Albina'yı koridorun sonunda olan odalardan birine götürdü ve kapıyı açtı. Büyük oda bir sürü mumla aydınlatılmış ve hoş kokularla donatılmıştı. Odada sadece masa vardı; üstü çeşit çeşit yemeklerle süslenmişti. Henüz birisi gelmemişti. Sadece iki yardımcı hizmet için bekliyordu. Loras Albina'yı masanın yanına getirdi ve sandalyesini çekti. Albina sandalyeye oturduğunda sandalyeyi ileri iten Loras daha sonra Albina'nın hemen yanında kendi sandalyesine oturdu. "Gergin misin?"

GİRİFT : YöneticilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin