İyi misin?

25.1K 2K 268
                                    

Keyifli Okumalar :)

"Merhaba"

Adeta fısıldamış gibi çıkan sesime lanet ederek yüzüme hafif bir gülümseme yerleştirdim. Neyseki grup olarak beni selamlamışlardı.

"Aramıza hoşgeldin"  gayet samimi gözüküyorlardı. Böyle olabileceklerini itiraf etmeliyim pek düşünmemiştim.

"Sen Bigbang'in yeni albümünü hazırlayan kızsın öyle değil mi?" Soruyu soran Tae'ye  onay vermek amaçlı kafamı salladım.

"Ben provalara çıkaracağınız şarkıları dinledikten sonra hazırlanacağım ve öyle başlayacağız "

Son bir kez Jungkook'a baktım, bakışları belki beni bulur diye düşünmüştüm. Yanıldığımı ise Suga ile gülerek bir şeyler konuştuğunu görünce anlamıştım.

Dans odasından veda edip çıktıktan sonra ses ekibiyle konuşup hazırlayacağım koreografi şarkılarını dinledim. Bir kopyasını da kendime aldıktan sonra eve geçerek alt katımdaki çalışma odamda pratiklere başladım.

Benim için yorucu olacaktı biliyorum, yine de değerdi.

***

Gece beni uykumdan uyandıran telefonumun sesiydi. Arayanın kim olduğuna tek gözüm kapalı bir şekilde bakarken, Jiyong olduğunu gördüğümde ufak çapkı bir panik oldum.

Hemen telefonu açtığımda "Aşağıdayım, gel." demesine karşılık verecekken telefonu suratıma kapattı. Böyle yaparak beni endişelendiriyordu.

Hızlıca üzerime elime geçen ilk hırkayı alıp aşağıya indim. Arabada beni bekleyen Jiyong 'u görünce bekletmeden arabaya bindim. Bu saatte geldiyse önemli bir şeyler olduğu açıktı.

Suratına baktığımda bana bakmadığını gördüm, bir şeylerin ters gittiği belliydi.  Gergin ve üzgün görünüyordu.

"Bir sorun mu var, iyi misin?"

Soruma karşılık bana bakmayınca yutkundum.  "Duyduklarım doğru mu? Şimdi beni bırakıyor musun?"  Kırgın bir ses tonuyla konuşuyordu, bunun sebebi ise bendim. Bighit mevzusunu öğrendiği belliydi, beni anlar mıydı bilmiyorum ama açıklamam gereken şeyler olduğu açıktı.

"Bighitten mi bahsediyorsun?"  Kafasını onaylarcasına salladı ve koltuğa biraz daha yaslandı. Benden yaşça büyük olmasına rağmen o kadar sevimli görünüyordu ki bir çocuktan farksızdı.

"Biliyorum sizi yarı yolda bırakmışım gibi gözüküyorum ama böyle bir şeyi asla yapmam. Bundan sonra Yg Entertainmentte senin partnerin olarak dans edeceğim, koreografi hazırlama işine ise ne yazık ki bakmayacağım. İki işe birden yetişebileceğimi gerçekten zannetmiyorum. Zaten bizim şirketle de bu konuyu konuştum. Anlayacağın benden kurtulman oldukça zor, seni bırakmayacağım."

Yüzünde ufak da olsa bir tebessüm gördüm. Onu mutlu etmek güzeldi. "En azından beni tamamen bırakmadığını duymak güzel, elinden kolayca kurtulmak istemiyorum."

Kafasını bana doğru çevirdi ve yüzüme doğru gelen saçlarımı eliyle geriye doğru itti. Gülümsemekle yetindim ve  "İyi geceler" diyerek arabadan indim.

***

Alarm sesini duymayıp gözlerimi açtığımda telefonu elime aldım. Ufak bir küfür ağzımdan kaçarken geç kaldığımı yeni anlamıştım.

Aceleyle elime ilk gelen şort ve askılıyı giydim ve arabama atlayarak şirketteki ilk günüm için yola koyuldum.

Nefes nefese dans odasına doğru koşarken karşı koridordan da Jungkook'un koştuğunu gördüm. Telaşla kapıya geldiğimizde minik bir bakışmanın ardından bana kapıyı açtı ve gülümseyerek geçmem için kafasıyla işaret etti. Normalde bu hareketi için günlerce sevinmem gerekirdi fakat bazen iş, aşktan önce geliyordu.

İçeri geçerek herkese selam verdim ve dans hocalarına doğru yöneldim. Koreografi için biraz konuşmamız gerekiyordu. Kafamızda tasarlanmış olan şeyler zaten vardı. Bu nedenle herkes partnerine dansı öğretmek için yanına geçmeyi tercih etmişti.

Başlarda heyecanlı değildim ama Jungkook'un yanına yaklaştıkça kalbim ağzımda atmaya başlamıştı. Ani heyecanlara gelemiyordum.

Tam karşısına geçip kafamı yerden kaldırdığımda ilk kez bana odaklanarak baktığını gördüm. Bu biraz heyecanımın artmasına ve daha çok utanmama sebep olurken gülümsedim.

"H-hazırsan başlayalım"

"Başlayalım o zaman" Hareketleri yavaşça gösterdim, becerikli olduğunu izlediğim videolardan biliyordum.

Jungkook'un elini belime koyması gereken bölüme geçtiğimiz o an, ölecekmişim gibi hissettim. Benim gibi o da gerilmişti, beni tutan ellerinden ve surat ifadesinden anlayabiliyordum.

Kısa bir pratikten sonra tüm üyeler hareketleri çözdüğünde müzikle pratik yapmaya başladık. Zaten totalde üç hareket çalışmıştık. Şarkının onda biri etmiyordu.

Müzikle beraber her şey daha güzel ve akıcı bir şekilde giderken, Jungkook'un bir anlık kolunu kaldırmasıyla dirseğini göğsümde sert bir şekilde hissetmiştim.

Acıyla "Ah!" diye  bağırdığımda herkes bir anlık dansı keserek bize baktı. Yani en azından üstümdeki gözleri hissedebiliyordum.

"Her şey yolunda mı ?"

Sorulara cevap vermemeyi tercih ederek, ikimizde kafamızı sallamakla yetindik. Yüzüm kıpkırmızı olurken çaktırmadan Jungkook' a baktığımda onun yüzünün de benden farksız olmadığını görmüştüm.

"Şey, ben bir tuvalete yani lavaboya g-gideyim "

Arkama bile bakmadan koşar adımlarla dışarı çıktım. Lavaboya girdiğimde kalbimin sesini kulaklarımda hissediyordum. Elimi yüzümü buz gibi suyla yıkayıp, biraz sakinleşmeyi denedim. Kendimi rahatlatmak için cümlem yoktu.

Altı üstü yıllardır aşık olduğum çocuk göğsüme dirseğini geçermişti, hepsi bu kadar. Ah! Gerçekten ölmeliydim.

Olanlar oldukça kötüydü fakat çıkmamak için neden bulamıyordum. Canımın acısından değil de utancımdan çıkamadığım açıktı. Burada daha fazla beklemenin kimseye faydası olacağını düşünmüyordum.

Kendimi sakinleştirerek kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Duvara yaslanmış ve kafası eğik  olan Jungkook, kapının açılma sesiyle alttan bir bakış yollamıştı.

Keşke bir şeyler söyleseydi, o böyle sustukça daha çok utanıyordum ve ellerimi göğsüme siper edesim geliyordu.

Olduğum yerde kalakaldığımda, bana doğru yavaşça yürümeye başladı. Tam karşıma geçip elleriyle oynadığında sessizce "İyi misin?" diye sormuştu.

İyi miydim bilmiyorum ama yıllar sonra en azından ilgi görmek, bir nevi iyi gelmişti.

Senin Peşinden | JJK ✓Där berättelser lever. Upptäck nu