Final 2/2 | 'SooKook'

8.6K 551 387
                                    

Gergindim.

Çok değil, kısa bir süre öncesine kadar her şey benim için karmakarışıktı. Hissedilen duygular insanın en ufak hareketine yansırdı, bense birden fazla duyguyu aynı anda tatmıştım. Korkmuştum, sevmiştim, üzülmüştüm, özlemiştim.

Kendimle ilgili sorunlarımın çevremdekilere temas etmesini hiçbir zaman istemedim, benim yüzümden insanların zarar görmesi hayatta istediğim son şeyler arasında dahi olamazdı. Şimdiyse bilgisayarımın başına geçmiş, heyecandan üşüyen ellerimi birbirine sürterek ısınmaları için uğraşıyordum.

Jungkook ve benim aramdaki hislerin günden güne kuvvetlendiğini biliyordum, son yaşananların ilişkimize mesafe sokacağından endişe etsem de tahmin ettiğim gibi olmamıştı. Jungkook ihtiyacım olduğunda, olmadığında, istediğimde ya da istemediğimde hep yanımdaydı. 'Her hatıranda olmak istiyorum,' derken bu kadar ciddi olabileceğini fark etmediğim için kendime biraz kızsam da ona ayak uydurmaya çalışıyordum.

Birini sevmenin ne demek olduğunu uzun süredir biliyordum. Karşılıklı sevgiyi ise her günümü onunla geçirerek, an be an yaşayarak öğreniyordum. Eşsiz bir duyguydu.

"Hakkımdaki söylentileri merak ettiğinizi biliyorum," diyerek canlı yayında konuşan Jungkook'a bakarken en sevmediğim şeyi yaptım ve tırnaklarımı yemeye başladım. Bir yandan gelen yorumları okuyordum, insanın hayat enerjisini sömürecek türden olmaları kalp kırıcıydı. Yine de hayranları anlamak benim için zor olmuyordu, hak veriyordum. "Bana çok kızacaksınız, belki de benden nefret edeceksiniz."

Jungkook konuşmaya devam ederken nefesimi tuttum, gerginliğim vücuduma yansıyordu. Bugün bitsin diye her şeyimi verirdim ama nasıl biteceği daha büyük önem taşıyordu. "Sizden tek istediğim nefretinizi sadece benim üstümde yoğunlaştırmanız."

Ondan nefret edilecek olmasının düşüncesi bile tüylerimi ürpertiyordu. Bir süper gücüm olsaydı eğer, Jungkook'un üzülmesini engelleyecek gücü tercih ederdim. "Benim için son bir şey yapmak istiyorsanız hakaretlerinizi kardeşlerime ya da hayatımdaki kişiye yöneltmeyin." O konuşurken rahat gözüküyordu fakat ben ecel terleri döküyordum. "Daha çok çalışırım, daha iyi olmaya çalışırım ama ne hayatımdaki kişiden ne de kardeşlerimden vazgeçerim. Beni seçim yapmaya zorlamayın," diyerek durdu ve buruk bir gülümsemeyle kameraya baktı. "Lütfen. Bunu bana yapmayın."

Jungkook kameraya ufak bir selamlama yaptıktan sonra derin bir nefes vermiş ve yayını kapatmıştı. Yorumları okumayarak yayını kapatmasına seviniyordum, benim gördüklerimi görmesi canını acıtırdı. Böyle bir üzüntüyü hak edeceğine inanmıyordum. Hayatına birini aldı diye hayran olduğu kişinin ölmesini isteyecek kadar düşülmesi beni büyük sarsıyordu.

Gözlerimi kapattım ve koltuğa yaslanarak şakaklarımı ovaladım. Doğru mu yapmıştık? Hayatımızın en büyük hatasına kucak mı açmıştık? Bundan sonrası nasıl ilerleyecekti? Daha da önemlisi ilerleyecek miydi?

İtiraf etmeyi, yanımda olmayı, hatıralarımın çoğuna sahip olmayı isteyen Jungkook'u geri çevirmeyerek onu içinde bulunduğu dünyadan söküp almış olabilir miydim? Buna hakkım var mıydı? Üstelik bulunduğu yere gelene kadar büyük zorluklar atlatan biriydi o. Çocukluğunu bile yaşayamadan tanımadığı insanların arasında büyümüştü, sahip olduklarını kazanırken bir bakıma hayatından da vazgeçmişti. Bana göre yaşadıkları yaşayamadıklarından çok daha fazlaydı.

Senin Peşinden | JJK ✓Where stories live. Discover now