I. ESMA'NIN ANISINA

2.4K 148 60
                                    

Bahsi Geçen Tarih

Milat

13 Mart

"Esma, neden cevap vermiyorsun? Hadi gidelim..."

Hastane koridorlarında gergin, sinirli insanların bağırışları birbirine karışıyor, kulaklarımı uğuldatan bir gürültüye sebep oluyordu. Patronumun kızı Esma, omzuma yaslanıp ayaklarını karnında toplamış hafif hafif inliyordu.

Telefonumu cebimden çıkarıp ümitsizce rehbere girdim, bilmem kaç defa aramama rağmen ulaşamadığım numaraya dokundum. Çaldığını duyunca irkilip kendimi topladım.

"Alo, neredesin Ömer?"

"Otobüse bindim. Asıl sen neredesin?"

"Sabahtan beri sana ulaşmaya çalıyorum, nesi var bu hatların?"

"Bilmiyorum ki... Faruk Abi'yle konuştum. Akşam karşılayacak bizi."

"Ben bugün gelemeyeceğim kardeşim."

"Gelemeyeceğim derken? Otobüs biletini aldık, planı yaptık, işimizi bile ayarladık. Her şey tamam, ne oldu da gelemeyeceksin?"

"Esma hastalandı, Enver abi hastaneye götürmemi rica etti. Biliyorsun, dükkânda başka kimse yok."

"Aferin Yunus... Çok iyi yapmışsın. Bir daha otobüs parası... Faruk Abi biliyor mu peki?"

"Ulaşamıyorum ki bir türlü. Sen söylesen olur mu?"

"İyi tamam, söylerim ama geç kalma sakın. Fırçayı beraber yeriz."

"Bu akşam veya yarın sabah bineceğim. Geç kalmam."

"İyi bakalım, görüşürüz o zaman. Dikkat et."

"Görüşürüz kardeşim, hayırlı yolculuklar."

Başımı ilk defa telefonumdan kaldırıp etrafa bakmayı akıl ettim. Hastanede olağan dışı bir hareketlilik vardı. Doktorlar, hemşireler, herkes müthiş bir telaş içerisindeydi. Yaklaşık iki saattir sıramızı bekliyorduk. Esma, elimi çekiştirip sayıklarcasına konuştu.

"Yunus abi, neden bu kadar bekledik? Ne zaman gideriz buradan?"

"Dur bakalım Esma, önce bir doktora uğrayacağız. Başı biraz kalabalık baksana."

"Ya bana iğne yaparsa?"

"Korkma, ben yanındayım. Hem ne var ki, iğne yapsa ne olacak? Senin gibi cesur bir kız iğneden korkacak değil ya."

"Çok üşüyorum, midem bulanıyor."

"Az daha sabret Esma. Doktor birazdan çağırır."

Çocuğa renk vermemeye çalışıyordum ama kötü gözüküyordu. Gözleri kan çanağı olmuş, vücudu ateşler içerisindeydi. Üstelik sabahtan beri dört defa kusmuştu.

"Esma Gündüz?"

Toparlanıp elini tuttum.

"Hadi Esma. Gidelim bir an önce."

Zavallı kızın yürüyecek hali kalmamıştı. Bilincini kaybetmiş gibi ifadesizce bakınıyordu etrafa. Kucağıma alıp acile yöneldim. Benim de moralim bozulmuştu; oldum olası çocukların hastalanmasına, gözyaşlarına dayanamazdım.

Acilin içi, hastaneden daha berbat bir haldeydi. Adeta kaos hakimdi. Yerlerde, duvarlarda, sedyelerde, kusmuk ve kanın birbirine karıştığı lekeler vardı. Doktorlar çok garip davranıyorlardı. Yorgunluğun, yoğunluğun ve heyecanın neden olduğu etkiden dolayıdır diye düşündüm.

GECENİN KARANLIĞINDA: SALGINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin