VII. AİLENİN YANI

1.1K 81 139
                                    

İnsanın, ailesinin yanında olması, bambaşka bir şey...

"Yunus!" Faruk abim, yorgunluktan bitkin düşmüş vücuduma destek oldu.

"İyi misin?"

"İyiyim abi. Tabii, biraz yol yorgunluğu var."

"Merak etme. Bundan sonrası bizde, artık güvendesin. Önce şuradan kurtulalım."

Ömer, sırtımdaki çantayı aldı. Cesetlere ateş ederek ilerledik. O an kendimi o kadar güvende hissediyordum ki...

Sahilde bir süre ilerledik. Buluşma noktasında, kıyıya yanaştırılmış bir tekne vardı. Tekneye atladık. Ömer, bizi kıyıdan uzaklaştırıp motoru kapattı. Dümenden çekilip yanıma geldi, sıkıca sarıldı.

"Yunus! Özlettin kardeşim!"

"Dur oğlum öldüreceksin çocuğu, bir nefes alsın." dedi abim, hafifçe gülerek.

"Hiç rol yapma abi! Günlerdir endişeden ne kendine huzur verdin ne bana..." Ömer, her zamanki açık sözlülüğünü konuşturmuştu.

"Yani diyorsun ki, ben endişelenmedim."

"Öyle der miyim hiç? Meraktan birbirimizi rahatsız edip durduk, onu demek istedim."

"Ben de sizi merak ettim. İnsanın, ailesinin yanında olması bambaşka bir şey..."

Abim, kollarımdan tutup hasretle gözlerimin içine baktı, sarıldım. Omzuma hafifçe vurup Ömer'e döndü.

"Soframızı kuralım, misafirimiz yoldan geldi. Yunus, şey, iyi olduğuna..."

"Evet abi, ısırılmadım. Kolumdaki kan, kesik yüzünden. Gayet iyiyim. Denizin karşısında yemek yiyeceğimize göre, ortalık romantikleşecek."

"Sorma, ah bir de o mumları alabilseydik..."

Kahkaha attım, abimin kurduğu cümle yüzünden değil de onların yanına ulaşabildiğim için... Bütün sorunlar bir yana, o an gerçekten mutlu hissediyordum kendimi. Kıyıda bizi parçalamak isteyen cesetler vardı, ama burada ailemle beraberdim. Ben yokken neler yaptıklarını öğrenmek istiyordum. Sandalyeyi bir miktar denize çevirip konuştum.

"Şaka bir yana, planın neresindeyiz?"

"Önce sen anlat Yunus. Neden bu kadar geç kaldın? Nasıl geldin? Koluna ne oldu asıl?"

Abimin bu soruları ve Ömer'in merak dolu bakışları üzerine yaşadığım her şeyi anlattım. Anlattıkça, yaşanan onca şeyin üç güne nasıl sığdığına inanamıyordum... Onca duygu, acı, aksiyon... Üç günümü mü almıştı?

Ayrıntıların dahi üstüne basa basa açıkladım. En zorlandığım kısım, en başıydı şüphesiz. Esma'yı anlatırken, kelimeler boğazıma dizilmişti.

Okulu; tanıştığım, aynı yolda ilerlediğim insanları, askerin anlattıklarını, yolculuğu... Hepsini anlattım. Çok uzun süren konuşmam esnasında, beni pür dikkat dinliyorlardı.

"Esma öldü demek... Başımız sağ olsun kardeşim..." dedi Ömer, elimi sıktı.

Abim yavaşça ayağa kalktı, yürümeye başladı. Karşıma gelince durdu. Ben de kalktım, omuzlarımı kavradı. Bir yandan konuşurken diğer yandan omuzlarımı sarsıyordu.

"Sen benim kardeşimsin Yunus. Seni senden daha iyi bilirim. Ve diyorum ki, Yunus'un iki seçeneği olsaydı kesinlikle diğerini seçerdi. Ucunda ölmek olsaydı bile... Bence onu huzura erdirerek en doğru kararı verdin. Şimdi cennettedir çocukcağız. Etrafta, dışarıdakiler gibi gezmesinden iyi değil mi sence?"

GECENİN KARANLIĞINDA: SALGINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin