IV. KANAYAN CESETLER

1.1K 81 64
                                    

Yemekhanede, her zaman oturduğumuz masada oturuyorduk. Yapılması gerekeni yapan Zeki olmasına rağmen, yalnız o durgun gözükmüyordu. Göz teması kurmaktan kaçınıyorlardı. Dikkatleri üzerime çekmek için yavaşça masaya vurdum.

"Arkadaşlar, dün, Zeki'yle de konuştuk. Arabaya ihtiyacımız var. Zeki, yurt müdürünün arabasını önerdi."

Cansu, duydukları karşısında ürpermişti.

"Yurda geri mi döneceğiz? Yurdun ne durumda olduğunu hatırlamıyorsun herhalde Zeki."

"Şuan her yer o durumda. Orada bir araba olduğunu biliyoruz. Yurt müdürü de ceset olmuştu, hatırlamıyor musunuz? Anahtarı da odasında zaten, hem yakınımızda."

"Aynen öyle. Başka bir şansımız yok gibi gözüküyor. Yalnız... Her şeyden önce, siz nereye gideceksiniz? Evleriniz nerede?" diye sordum.

"Biz, ilkokuldan beri arkadaşız. Zaten okul karışmaya başlayınca o yüzden beraber hareket ettik. Hepimiz aynı yere gideceğiz, evlerimiz Kocaeli'de."

"Ben de Samsun'a gideceğim. Kocaeli üzerinden geçerim. Sizi orada bırakıp yola devam ederim."

Elif, bana döndü.

"Yunus, tek başına nasıl gideceksin o kadar yolu? Bak, istiyorsan beraber gideriz, ailem seni de kabul eder. Zaten hepimizin ailesi tanışıyor, grubumuza sen de dâhil olursun."

"Unuttun mu? Bekleyenlerim var. Zaten onları haddinden fazla beklettim."

Zeki, öksürdü.

"Konumuza dönecek olursak... Arabayı buraya getirmeyi düşünüyoruz."

"Neden oradan binmiyoruz?"

"Araçta benzin olmayabilir Hakan, benzin istasyonundan yakıt almalıyız."

Öksürüp dikkatleri üzerime topladım.

"Zeki'yle birlikte gidip arabayı alırız."

"Bir dakika, neden sadece ikiniz gidiyorsunuz?" dedi Hakan.

"Ne kadar az kişi olursa o kadar hızlı olur, daha az dikkat çeker. Tartışmaya açık değil. Hep beraber gidersek kendimizi öldürtürüz."

Bu cevap Hakan'ın içine sinmemişti anlaşılan.

"Saçmalamayın, arabayı alabilmek için iki kişiden fazlasına ihtiyacınız olacak. Ben de geleyim en azından."

"Hayır, Zeki ve ben gideceğiz."

Oturduğu yerden hızla kalktı, sandalyesi devrildi.

"Sen kim oluyorsun? Seni lider seçtiğimizi hatırlamıyorum. İki gün önce sen yokken Zeki'nin söylediklerini uyguluyorduk."

Elif, Hakan'ı yatıştırmak istedi.

"Sakin ol, bir bildiği var demek ki."

"Şunu koruyup durma!"

Söze girdim, kontrolü elimde tutmak durumundaydım.

"Bir saniye Elif... Evet Hakan, benim dediğimi yapacağız. Sana nedenlerini sıralayayım. Birincisi, yaşça en büyüğünüz benim. İkincisi, dışarıda sıcak çatışmaya giren bir ben varım. Üçüncüsü, belinde silahı olan benim. Zeki de belli ki benimle aynı fikirde."

Hakan'ın bakışları beni oldukça tedirgin ediyordu. Yok sebepten sert çıkışları anormal geliyordu. Yüzünü ekşitti.

"Ne yani, beni tehdit mi ediyorsun? Seni dinlemezsem öldürecek misin beni de, o küçük kızı öldürdüğün gibi?"

GECENİN KARANLIĞINDA: SALGINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin