6.BÖLÜM "GERÇEK YÜZ"

367 80 9
                                    

6.BÖLÜM "GERÇEK YÜZ"

2 Gün Sonra...
Kaan'dan...

Günler geçmiş...hava değişimleri birbirine kovalamış, benimde yeşeren umutlarım artık yok olmuştu. Gün cuma, yanımda Kahverenginin En Güzel Tonu, sınıfta oturuyoruz. Nedeninin Emir'in olmaması diye tahmin ediyorum ki, tayfadan ses çıkmıyor. Kısacası buruk bir gün. biliyor musunuz ben hala gideceğimi söylemedim Beren'e. Söylersem bir şey olacak sanki o güzel yüzlü, melek timsali Güneşi andıran güzellikte ki Beren gidecek, yerine eski, insanlarla dalga geçen, onları dışlayan Beren gelecekti sanki. Beren, düşünceye dalan beni sorusuyla kendime getirdi.

"Kahve ister misin? Ben bir tane alacağım." içtenlikle söylemişti cümlesini, o kadar tatlı görünüyordu ki şuan, elimden gelse öpecektim onu.

"İsterim. Hatta bende seninle geleyim."

Israrcı bir ses tonuyla cevapladı beni saniye sonra, "Gerek yok, sen otur ben getiririm." tam arkasını dönüp gidiyordu ki ben ismini seslenmemle zeminde hareket ettirdiği ayaklarını çiviledi olduğu yere.

"Beren!" yüksek çıkmış olmalıydı sesim. Meşhur tayfa dahil teneffüs boyunca sınıfta kalan öğrenciler bakışlarını bana yönlendirdiler. Söylemeli miydim?

"Efendim?" dedi sevecen bir ses tonuyla.

"Kahve sert olsun. Olur mu?"

"Tamam." dedi ve gitti. Yapamamıştım. Söyleyememiştim. Bir daha ki hafta benim burada olacağımı, bu sıralar çok sık hale getirdiğimiz, fotoğraf çekilmelerimizi, (Ki, ben utanıyor olsam bile zorla çekiliyorduk.) benim soğuk esprilerime gülüşmelerimizi bunun dışından rutin haline getirdiğimiz her şeyi yapacağımızı zannediyordu. Ben ona daha kendimi açamamışken, bu Amerika meselesi de nereden çıktı?

***

Genç kız kantine geldiğinde, her şey sakin görüyordu. Olaysız bir gün geçirecekti demek ki Kaan'la.

Bundan sonra inşallah hep böyle olacak. dedi içinden. Tezgahın önüne geldiğinde Cenk olduğunu fark ettiği kişi karşısında duraksadı.

"Oooo...Beren Hanımlarda buradaymış. Uzun zamandır görüşemiyoruz Beren Hanım. Epilepsi Beyin ne yapıyor? Nasıl gidiyor arkadaşlığınız?" dedi alaycı bir ses tonuyla. Sinirlendi genç kız, Kaan'a Epilepsi Beyin denmesini istemiyordu.

"Kaan'a Epilepsi Beyin demeyi kes. Onun bir adı var, Kaan!" tıslamıştı adeta. Bir cümle daha kurdu sinirle. "Hem...Emir nerede? Git esprilerini ona yap. Bugün göremedim onu..." bir kaç saniye durduktan sonra cümlesini tamamladı.

"...bugünün olaysız geçmesindeki faktör Emir. Anladım." dedi, çok önemli bir şey üzerine düşünürmüş gibi yaparak.

"Git Beren yaa." dedi ve uzaklaştı oradan Cenk. Genç kızın keyfi yerine gelmişti. Kahveleri aldı ve sınıfa gitti.

"Ben geldim." dedi hem elindeki kahve bardaklarını göstererek, hemde Kaan'la oturdukları sıraya yönelerek.

"Teşekkür ederim." dedi genç adam Beren'in elindeki kahve bardağını alırken.

"Rica ederim." cesaretini topladı genç adam. Bu onun son şansıydı, yapmak zorundaydı.

"Beren, bugün çıkışta bir şeyler yapalım mı?" genç kız gülümsedi. Gülümseyince gözleri kısılıyordu. Bu Kaan'ın çok hoşuna gidiyordu.

"Olur. Çok sevindim böyle düşünmene, nereye gidelim?"

***

Emir yalnızdı evde, bir kişi vardı evde o da hizmetçiydi. Ona aldırmıyordu genç oğlan. Babasını düşüyordu. Ondan nefret ediyordu, zaten babasının ondan bir farkı yoktu o da en az genç oğlan kadar nefret ediyordu ondan. Annesi onu doğururken ölmüştü. Babasının üzerine kalmıştı Emir, babaannesinin zoruyla bu evden yaşıyordu. Babasına kalsa onu çoktan bu evden kapı dışarı etmişti. Annesinin ölümünden hep Emir'i suçluyordu. Onu yerle bir edecek bir şey, diye söylendi içinden. Odasından çıktı ve babasının hiç kimseyi sokmadığı çalışma odasına yönlendirdi adımlarını. Kapının kulpuna asıldı ama kapı açılmamıştı. Kilitli. Aşağıya indi ve hizmetçiye sordu:

HASTALIKLI AŞIK (1.KİTAP/ +18)Where stories live. Discover now