11.BÖLÜM "KARANLIK GEÇMİŞ" (ARA BÖLÜM)

247 54 10
                                    

Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu- Vay

         11.BÖLÜM "KİRLİ GEÇMİŞ" (ARA BÖLÜM)

    Gecenin karanlığında görülen kâbuslar, hatırlanması güç şehvetli sahneler, Nisan ayının bir gecesi dökülen terler. Kullanıldı, bir kenara atıldı misali çekilen acılar, aldatılmışlığın eşliğinde dökülen göz yaşları...

Afra gördüğü kabusların etkisiyle, ter içinde, yanaklarından süzülen yaşlarla sıçrayarak uyandı yatağının içinde. O gece yaşananları artık net bir şekilde hatırlıyor ve hamile olması, Murat'ın bebeği aldırmasını söylemesi onu daha çok tedirgin ediyordu.

Nisan sıcaklarında üzerine aldığı yorganı itiyor ve çıplak ayaklarıyla odasından çıkıp, aşağıya, mutfağa iniyordu. Yanağının üstünde erimiş göz yaşlarına, yenileri ekleniyordu. Tezgahın üzerindeki sürahiyi eline alıp, mutfağa girer girmez aldığı bardağa su dolduruyor. Göz yaşlarına eşlik eden hıçkırıklarla suyunu içiyor.

Kafasına diktiği suyu bitiyor. Dudakları aralanır
aralanmaz, küçük bir çığlık dökülüyor kulaklarına. O çığlıktan sonra, bardak ellinden kayıp parçalara ayrılıyor, ağır çekim halinde. Kulaklarının her köşesini kaplayan bardak kırılma sesi, ağlamasını daha şiddetli hale getiriyor.

"Ben bunu hak edecek ne yaptım?!" diyor zar zor.

Sonra, mutfağın kapısında korku dolu bakışlarla ablası görünüyor.

"Afra ne oldu?!" korktuğu sesinden de anlaşılıyordu.

İsimlerinin benzer olmasının nedeni, Azra'nın doğumundan birkaç yıl sonra Afra'nın doğmasıydı. Azra üvey annesi Gülizar'dan, Afra ise babasının o doğmadan önce boşandığı annesindendi. Babası annesinden boşanıp, Azra'nın annesiyle evlenmiş Afra doğar doğmaz mahkeme kararıyla babasına verilmiş, ismini de Azra'ya uyumlu olsun diye Afra koymuşlardı.

"Dur ayakların çıplak, gel şuraya," dedi cam kırıklarının olmadığı bir yeri göstererek.

Azra yerdeki cam kırıklarını, mutfağın bir köşesinde bulunan süpürge ve fraş ile toplayıp, çöp kutusuna attı. Sonra kardeşini şefkatli bir şekilde kucakladı. Kucaklaşma etkisini gösteriyordu ki, Afra'nın hıçrıkları dinmişti. Ama göz yaşları tükenmek bilmiyordu.

"Ne oldu sana böyle? Anlat hadi!"

Metin, karısını yanında görememiş ve sonra ağlama seslerini fark edip aşağıya inmişti. Konuşmaların mutfaktan geldiğini duyup mutfak kapısının arkasına saklandı. İçeri girmek yerine, konuşulanlara kulak misafiri olmayı istemişti.

"Abla ben çok kötü bir şey yaptım!" diyor. İlk defa bu kadar can alıcı bir şekilde abla demişti Azra'ya.

"Ne yaptın Afra? Seni bu kadar etkileyecek ne yapmış olabilirsin?!"

Bir süre sessiz kalmayı seçmiçti Afra. Ablası sorusunu yenileyince, zorda olsa sonunda kelimeler dudaklarından süzülüp, cümlelere, hemde çok çaresiz cümlelere dönüşmüştü.

"Eve gelmediğim geceyi hatırlıyor musun?"

Ablası sorusuna olumlu yönde kafasını sallayarak cevapladı.

"İşte o gece, yeni tanıştığım arkadaşlarımla değil, Murat Sarsarcı'yla birlikteydim..."

Azra'nın ağzı, bu şaşırtıcı cümlesinin etkisiyle açık kaldı. Metin öfkelendi, ama onları dinlediğini alamamaları için dışa vurmamıştı.

HASTALIKLI AŞIK (1.KİTAP/ +18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin