HASTALIKLI AŞIK (1.KİTAP/ +18)

14.BÖLÜM "GERÇEKLER"

14.BÖLÜM "GERÇEKLER"

Geçmişte olan hataların verdiği yükle, torununun anne merakının ona verdiği stresle, korkuyla oturuyordu Nurdan, asil bir kraliçe edasıyla oğluyla birlikte salonda.

  "Çok korkuyorum Murat!"

  "Ne oldu anne?" dedi gözlerinden okunan merak eşliğinde.

  "Emir...Emir annesiyle ilgili sorular sormaya başladı. 'Kıreşteki arkadaşlarımın annesi var, benim neden yok!' diyip duruyor sürekli. Sadece bir geceyi birlikte geçirdiğin bir kadını ona annesi olarak tanıtmak istemiyorum!" dedi. Cümleye başladığı anda sesi titremeye başlamıştı. Az önceki sakin halinden bir kırıntı dahi kalmamış, anında duygu değişimine uğramıştı. Murat ise ne yapacağını çok iyi biliyor, annesinin tedirgin davranışı karşısında çok sakin davranıyordu. "Ben ne yapacağımı biliyorum annecim, sakin olur musun!" dedi annesinin sol kolunu teselli amaçlı ovalarken. Annesi, duraksadı. Oğlunun sakin tavrına sinirlenen ve fikrinin ne olduğunu merak eden bakışlar altında gözlerini irileştirdi. Kaşlarını çattı ve "Fikrin nedir?" diye sordu. "Emir'e annesi olarak, ölmüş oğlumun annesini, benim senden sonra bu dünyada en çok değer verdiğim kadını ona annesi olarak tanıtacağız, bu işte burada kapanacak." Nurdan, oğlunun fikrini mantıklı ve olağan bulmuştu. Sonuçta rahmetli Şevval'ı bir gelini olarak değilde, bir kızı olarak biliyordu. Hem, Emir'in, Şevval'ı annesi olarak bilmesi onun içini rahatlatacaktı.

  Geçmişin kapılarını ardına kadar açan soru nedeniyle, Murat masadan kalkmış, yukarı, çalışma odasına gitmişti.

  "Gel hadi, her şeyi anlatacağım!" dedi Nurdan masadan kalkıp oturma gruplarının olduğu köşeye giderken. 

  Emir'de masadan kalkmış, meraklı bakışlarıyla babaannesini takip ediyordu. İkili deri koltuklardan birine oturdular. "Babaanne, neler oluyor, anlatır mısın?" Nurdan Hanım iç geçirdi ve, tüm gerçekleri Emir'e karşı dudaklarından dökmeye başladı. "Evet, senin annen 1987 doğumlu değil. Sana... annenin doğum günü diye söylediğimiz, doğum yılı aslında Şevval'in doğum yılıydı." Emir'in kafası giderek daha çok karışıyordu. Şevval kimdi? Niye ona yalan söylemişlerdi? "Babaanne Şevval kim? Bana neden yalan söylediniz?" "Şevval; Murat'in rahmetli karısı, kızım gibi sevdiğim gelinim, torununun annesi," Emir'in hareketli mimikleri, bir anda sönüverdi. Dondu kaldı, giderek artan şaşkılığı, ağızının açık kalmasına neden oldu. Tekrar bir soru cümlesi daha dirildi dudaklarından. "Babamın, annemden başka karısı daha mı vardı?" Nurdan Hanım alaycı bakışlarla Emir'i süzdü. "Babanın Şevval'den başka karısı yoktu ki zaten, senin annenle baban, sadece bir gece birlikte oldular, sarhoştular, sonucunda sen oldun. Senden ve Zehra'dan önce, Şevval'le, biricik torunum Serkan vardı." dedi sakin bir şekilde. "Bir dakika bir dakika! Torunum?" Nurdan Hanım, otururken kanburlaşmış vücudunu dikleştirdi, geçmişin onları lanetleyen sırrını, kinle, nefretle dudaklarından ateş topu fırlatırmışçasına dökmeye başladı. "Sen doğmadan önce bir torunum vardı benim, sırf Meriçli ailesi yüzünden... O Metin Meriçli denen adam var ya, daha yeni doğmuş torunumu öldürdü. Kendi elleriyle bir cinayet işledi o. Sırf bize zarar verebilmek için! Sonra, hisselerimizi aldı, Sarsarcı Holdingi, Meriçli Holding olarak gösterdi. Ama baban yılmadı, baştan inşaa etti her şeyini!" oğlanın dudakları titremeye başladı, yüzündeki şaşkınlık ve korkuyla bulunduğu yerde dengesini kaybetti ve dizlerinin üzerine çöktü. "Ne? Benim ağabeyim mi vardı?"

***

Kaan'dan...

  Biraz safım aslında ben. Arkadaş sandığım kişi tarafından aşağılamaya başladığım gün anladım bunu. Ama, sonrada saf olmaya devam ettim. Ben sadece, beni neden yarı yolda bıraktığı merak ediyor, neden bana bu kadar nefretle yaklaşıyor, anlamlandıramıyordum. Lise bire başlayacağımız yaz başladı bana karşı olan nefret eğilimleri. Sonra, bir gün öğrendim ki, okulun ikinci haftasından itibaren rüyalarımı süslemeye başlayan kızla sevgili olmuştu...Birlik oldular, iyice üzerime geldiler sonra. Silahı deliler gibi aşık olduğum kız Beren'di.