9.BÖLÜM "SARHOŞ"

348 64 8
                                    

Bölüm Şarkısı: Major Lazer & DJ Snake- Lean On (feat. MQ) Türkçe Çeviri

Şarkıyı açın dediğim yerde açarsanız, sizin için iyi olur. İyi okumalar.

###

                 9.BÖLÜM "SARHOŞ"

   Kan, insan vücudunu ayakta tutan en önemli ham maddedir. Kalp kanı pompalar ve kan bütün hücreyi etkisi altına alır. Bu sayede insan direnci, dik, haraketli ve dayanıklı olur. Bazı insanları kan tutabilir. Hatta televizyonda, internet sitelerinde üstüne basa basa, altını çize çize vurgulanır, 'Kan tutuyorsa, kan içerikleri sahneleri barındıran filmlerden, dizilerden uzak durun!' diye cümleler barındıran uyarılar yapılır. Kan tutan insanlardan biride benim işte.

Suratıma yediğim darbeyle ağır çekim halinde yere kapaklandım. Birkaç metre ötemde ise Beren, Emir ile kavga ediyordu.

"Beren sen bunu bana nasıl yaparsın? Hani hep dalga geçmiyor muydun bu herifle he? Kaan kim, ben kim demiyor muydun hep? Nasıl yaparsın bunu bana he? Tamam, ayrılmış olabiliriz ama ben seni hala seviyorum, senin de beni sevdiğine inanıyordum. Hep burnum sürtsün diye ayrıldın benden zan ediyordum. Ama, sen gerçekten bu piç kurusuna aşıkmışsın! Sen piç kurusu, ulan kardeşim demiştim. Eski günlerdeki gibi oluruz demiştim. Ama sen gerçekten Beren'e sulanıyormuşsun. Siktir bundan sonra senin gibi kardeşim, arkadaşım yok benim!"

Beren, Emir'i iki eliyle sert bir şekilde itiyor. "Emir, ne diyorsun sen? Sana inanamıyorum. Uzak dur benden! Nefret ediyorum senden! Git! Get out! Defol!"

Yanıma koştu gözlerinden süzülen birkaç damla yaş ile. Dizlerinin üzerine çöküp kafamı kucağına koydu. Beren'e çevirdiğim gözlerimi, Emir'in bulunduğu yere yönlendirdiğimde orada olmadığını gördüm. Refilex olarak dudağımın kenarındaki kırmızı sıvıyı yaladım.

Ve, o metalimsi tat.

"Gözlerini yummayacaksın değil mi?" sesi titriyordu. Diyecek tek şey bulabildim. O da "Beni kan tutuyor biliyor musun?" oldu.

***

Gözlerimi açtığımda sabah olduğunu ve bir hastane odasında olduğumu fark ettim. Sol kolum küçük bir serum şişesine enjekte edilmişti. Burnumdaki kan yok olmuştu. Kafamı şağa çevirdiğimde Güneşi Gördüm adeta. Beren refakatçı koltuğuna kıvrılmış, öylece yatıyordu. Yorgun gözüküyordu. Ama yine de tarif edilemez güzelliği hala yerini koruyordu. Bir bildirim sesi odanın duvarlarında yankı yaptı o sırada. Bildirim sesiyle Kahverengilerini gün yüzüne çıkardı Beren. "Günaydın." dedi uykulu, ama uyandığımı gördüğü için coşkulu bir tonda. "Günaydın." dedim. Bildirim sesini etrafa yayan telefona uzandı eli. "Annemden. Merak etmiş seni. Nasıl olduğunu soruyor. Ne diyeyim?" diyor gülümseyerek. "İyi olduğumu ve selamımı söyle."  dedim aynı onun gibi tebessüm ederek. Kafasını salladı. Telefonun diğer tarafındaki sese, annesine döndü sonra.

Beş dakika geçti üzerinden, o annesiyle olan görüşmesini sonlandırıyor ama ben hala onu seyrediyordum. O kadar güzeldi ki...

"Çok güzelsin." dedim o telefonu kulağından indirirken. "Efendim?" dedi kaşlarını hafif çatarak. "Çok güzelsin." diye tekrarladım. Sessiz adımlarla, koltuğundan kalkıp yanıma yaklaştı ve yattığım yatağın bir köşesine oturdu.

"Sende çok güzelsin. O kadar güzelsin ki, bugüne kadar tanıdığım hiçbir erkeğe benzemiyorsun. Çok farklısın. İçinde bir yerlerinde sert bir yanın var biliyorum. Ama bunu gün yüzüne çıkartmaktan korkuyorsun. Çıkartırsan insanlar senden uzaklaşır diye korkuyorsun. O kadar duygusalsın ki, bu duygusallığını insanlar duyarsa, görürse ve seninle dalga geçerlerse diye çok korkuyorsun. Ama ben seni bu yüzden sevdim işte. Bütün erkeklerden farklı olduğun için." dedi. Vücudumu doğrulttum yatağın içinde. O kadar güzel bir cümle kurmuştu ki, öpmek istedim onu. Gözlerimin dudaklarına kaymasına engel olamadan yaklaştırdım yüzümü yüzüne. Kalbinin ne kadar hızlı attığını, nefesini ne kadar derinden aldığını duyabiliyordum. Milim fark vardı. Tabi...gürültülü bir kapı sesiyle doktor içeri girdiğinde, tüm odağım tuzla buz olup uçtu.

HASTALIKLI AŞIK (1.KİTAP/ +18)Where stories live. Discover now