|8|•Yeni Asistan

72.9K 2.5K 153
                                    

"Bu dosyalara nereye dizeyim?" Elimdeki dosyaları zar zor taşırken, başını önündeki belgeye gömmüş Murat'a baktım.
Sesimle birlikte gözündeki gözlüğü düzelterek bana döndü. Ayakta zor durduğumu gördüğünde yerinden kalktı ve yanıma geldi. Dosyaların yarısını eline alıp kapının çaprazında duran dolabı gösterdi.
"Şuraya." Gösterdiği yere ilerleyerek elimdeki dosyalardan kurtuldum. Alnımdaki teri elimin tersi ile silerken derin bir nefes bıraktım.

Murat'ın yanında işe başlayalı iki hafta olmuştu, dostlarım. İşimi seviyordum. Eski işim kadar olmasa da rahattı. Murat'ın dosyalar arasında boğulmamasına yardım ediyor, dışarıda buluştuğu müvekkillerinin yanına beraber gidiyordum. Murat, iş yerinde bir patrondan çok arkadaş gibi davranıyordu. Bu da Yiğit-artık patronum olmadığı için Bey demeyi bırakmıştım- ile arasında en büyük farkı gösteriyordu.
Çalışırken çok eğleniyordum. Bu yüzden Murat'ın iş teklifini kabul etmem çok doğru olmuştu.

Murat, kolundaki saate baktı.
"Öğle yemeğine az kaldı. Şunları da dizip çıkalım." Onu başımla onaylayıp bıraktığım dosyaları dolaptaki raflara dizmeye başladım.
Öğle aralarına beraber gidiyorduk. Ve buradaki çalışanlar bu durumu yanlış karşılamıyorlardı. İş arkadaşlarım ile aram iyiydi. Arzu kadar olmasa da hepsini seviyordum.
Aklıma Arzu'nun gelmesi ile birlikte içimin sancıdığını hissettim. Onu çok özlemiştim. Haftasonu onunla buluşmayı aklımın bir kenarına not edip dosyaları dizmeye devam ettim.

Duyduğuma göre eski manyak patronum Yiğit, ben istifa ettikten hemen sonra yerime yeni bir asistan almıştı. Bunu ilk duyduğumda içimde anlamsız bir hüzün belirmişti. Sonrasında bunun çok saçma olduğunu düşünüp eski moduma dönmüştüm.
Ve onun adına sevinmiştim. Çünkü iş yükü hafiflemişti. Sonra onun için sevindiğimi düşününce kendime kızmıştım. Böylece bir duygu karmaşasından sonra yine delirerek eski halime dönüş yapmıştım.
Arzu bunları bana anlatırken nedendir bilinmez gözlerim dolmuştu. Ağlamamak içini kendimi sıkmış sonrasında telefonu kapatınca dayanamayıp hüngür hüngür ağlamıştım.
Yaptığı şey çok zoruma gitmişti. İçimde kırılanların haddi hesabı yoktu. Herşeyden önce yaptığı tüm o hakaretler, benim yıllarca çalışıp didindiğim ve almak için alnımı çatlattığım diplomama saygısızlıktı.

"İşin bitti mi?" Murat'ın sesiyle birlikte düşüncelerim bir toz bulutu gibi dağılıverdi.
"Bitti." dedim kısaca elimdeki son dosyayı da rafa bırakırken. O da masasındaki belgeleri çekmeceye koyup gözündeki gözlüğü çıkardı.
"Öyleyse yemek yiyelim. Kurt gibi acıktım." Dediğine kahkaha atıp portmantoya astığım çantamı aldım.

Bugün dışarda yemeye karar vermiştik. Normalde şirketin kendi yemekhanesi vardı. Ama Murat bugünkü menüyü beğenmemiş olacak ki dışarda yiyelim diye tutturmuştu. Çocuksu bir havaya sahip olan bu adamın ciddiyet gerektiren bir meslek olan avukatlığı nasıl yaptığına şaşırıyordum.

Şirketin kapısından çıktığımızda derin bir nefes aldım. İçeride dura dura darlanmıştım. Hava güneşli ve parlaktı. Rüzgar hafifti ve insanın içine huzur veriyordu.
"Burada bekle. Ben arabayı getireyim." Murat'ın sesini duyduğumda ona döndüm.
"Aslında.." dedim derin bir nefes alarak. "Gideceğimiz yer sahilde. Sahil de buraya yakın. Yürüsek olmaz mı?" Murat bana şaşkınca baktığında gülümsedim. Söylediğim şeyde garipsenecek birşey yoktu ama neden bu kadar şaşırdığını anlamamıştım.
"Olur." dedi, cebinden çıkardığı anahtarı tekrar yerine koyarken. Ve yürümeye başladık.

Malum olayın üzerinden iki hafta geçmişti. İstifa dilekçemi Yiğit'e verip çıktıktan sonra rahatlamam gerekirken nedense içimin yandığını hissetmiştim. İlk iş yerim olan Baturalp Holding'ten böyle ayrılacağım aklımın ucundan geçmezdi, dostlarım. Hatta biri bunu bana söylese güler geçerdim diyemeyeceğim çünkü aynı şeyi tekrar yapacağımdan şüphem yok. Yine de trajik bir son olması beni derinden etkilemişti. En azından Yiğit'in benden özür dilemesini beklemiştim. Ama nafile dostlarım. Çünkü o insani duygularını kaybetmiş ve artık gözümde robotlaşmıştı. Hatta onun her gece şarj olan ve mazotla çalışan bir robot olduğundan şüphelenmiyor değildim. Tamam çok abartıyor olabilirim ama onu tanısanız bu hastalıklı düşüncem size kesin normal gelir. Her neyse asıl konumuza dönelim. O günden bu yana çok şey değişmemişti. İzmir yine aynı İzmir'di. Çevremdeki insanlar yine aynı insanlardı. Ama nedense kendimi aynı hissetmiyordum. Murat'ın yanında çalışmak ne kadar rahat ve güzel olsa da içimde dindiremediğim bir huzursuzluk vardı. Şirketten ayrılıp Murat'ın yanında çalıştığımdan beri birşeyleri yanlış yapıyormuşum gibi bir his büyüyordu içimde. Sanki eski iş yerime ihanet ediyormuşum gibi. Bu düşünce oldukça saçma, biliyorum dostlarım ama durduramıyorum.

Özel 'Asi'stan Where stories live. Discover now