|31|•Acının Ayak İzleri

29.2K 933 25
                                    

Bölüm Şarkısı: IU- Love Poem.

•••

Yatakta uzanıyordum. Tavanda hareket eden ağaç dallarının gölgesini izlerken, içinde bulunduğum durumun gerçekliğini kendi içimde sürekli olarak tartışıp duruyordum.

Yiğit, beni zorla yatağa uzatmış sonra odadan çıkıp gitmiş ve onu yerimden kalkmadan beklememi emretmişti. Nereye gittiğini bilmiyordum. Ama ondan bir an bile ayrı kalmak artık bana işkence gibi geliyordu.

Bir an sonra kapı açıldı ve elinde küçük bir kutu ile Yiğit içeri girdi. Onu gördüğümde yerimde doğrulup sırtımı yatak başlığına yasladım.

Birkaç adım sonra yanıma ulaşıp yatağın kenarına, ayak ucuma oturdu. Onun karşısında sadece bir iç çamaşırı ve bacaklarımı zar zor kapatan beyaz bir tişört ile durmak hiç hoş değildi ama bunu sorgulamayı en sona bırakmıştım. Bu, dertlerim arasında en önemsiz olan şeydi şu an için.

Yiğit, elindeki kutuyu usulca yatağın üzerine bıraktı. Hareketleri olabildiğince yavaştı. Neden bu kadar özenli hareket ettiğini merak etsem de sesimi çıkarmadım.

Kutuyu açtı. İçinden üzerinde steril su yazan küçük bir şişe ve bir miktar pamuk çıkarttı. O zaman yaralarımla ilgileneceğini anlayarak hareketlerini izleyemeye başladım.

Yüzüme bakmıyordu. Başı eğikti. Sanki yaptıkları yahut yaşattıkları için büyük bir utanç duyuyordu. Yüzüme bakmaktan imtina ile kaçınmasını başka bir şeye yoramıyordum.

Kaşlarım istemsiz çatıldı. Bu halde olmamın elbette onunla ilgisi vardı ama tek suçlu olan o değildi. Ben de en az onun kadar suçluydum. Bir kere bana karşı neden hep öyle davrandığını sorgulamamıştım bile. Neden benden bu kadar fazla nefret ettiğini ve neden sürekli bana karşı kaba olduğunu hiçbir zaman sorgulamamıştım. Bana karşı olan duygularından kaçmak için benimle uğraştığını anlayamamıştım.

Sırtımı yatak başlığından ayırıp ona doğru yaklaştım. Elimle çenesini kavrayıp yüzünü yukarı kaldırdığımda hüzünlü ve utanç dolu gözleri ile karşılaştım. Bu beni sarstı. Bunu elbette bekliyordum ama bunca zaman yanında çalıştığım ve hep soğukkanlı davranan bu adamın içinde böylesine kırık bir insan taşıyacağı hiç aklıma gelmezdi.

Onu yaralarından tanıyordum artık. Çünkü aynı yaralar benim ruhumda da vardı.

"Kendim halledebilirim." dedim yumuşak bir ses tonuyla. Ardından gülümsemeye çalıştım. İçimde hiçbir his yokken bunu yapmak zordu.

Yiğit, çenesini elimden kurtarıp başını pencereye çevirdi. Ağlamamak için direndiğini görebiliyordum. Bu, onu bir günde ikinci kez böyle görüşümdü.

"Yiğit" dedim ses tonumu yumuşak tutmaya çalışarak. "Ben iyiyim, gerçekten." yalandı. İyi falan değildim. Aynı şeyleri düşünüp durmaktan kafayı yiyecektim. Ama onu da kendimi de bir şekilde toparlamam gerekiyordu.

Başını tekrar bana çevirdi. Gözlerindeki hüzün tüm odaya yayılmıştı sanki. Sonra gözlerini yer yer yaralarla ve sıyrıklarla dolu dizlerime çevirdi. Onun karşısında sadece bir iç çamaşırı ile durduğum gerçeği aklıma dank ettiğinde bacaklarımı birbirine bastırdım. Yüzümün kızardığına emindim ama Yiğit bununla ilgilenmiyormuş gibi duruyordu.

Bir anda, başını eğip yaralı diz kapağımdan öptü. Neye uğradığımı şaşırak ağzımı araladığımda bu kez çiziklerle dolu bacağıma hafif bir buse kondurdu.

Bacaklarımı kendime çekme dürtüsü ile savaşırken gözlerimi sıkıca yumup onunla göz göze gelmemek için başımı ellerime indirdim.

"Yaralarını iyileştirmeme izin ver." dedi çatlamış bir ses tonuyla.
Yumduğum gözlerimi açıp ona baktım. Gözlerinin içindeki o hisleri tarif edebilecek bir kelimem dahi yoktu. Sanki tüm bedeni yaralar ile kapalıymış gibi, büyük bir acıyla bakıyordu.

Özel 'Asi'stan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin