|35|• Sevilmemelerin Meşru Müdafaası

25.3K 999 460
                                    

Yine ve yine geç gelen bölüm yüzünden çokça özür diliyor, bölümle sizi yalnız bırakıyorum.

***

Eli - Sad.

***

"Hazel?" elimdeki kirli tabağı makineye yerleştirirken bana seslenen annemle birlikte makineyi kapatıp ellerimi yıkadım.
"Geliyorum." dedim mutfaktan çıkarken. Aklım hâlâ kapının önünde bulduğum hediyedeydi. Kimin gönderdiğini çok merak ediyordum. Aklımdaki isim beni heyecanlandırırken saçma olduğunu düşünüp o ihtimali uzaklaştırmıştım zihnimden. O yapmazdı. Belki de şu an karısının başını boynuna gömmüş huzurla uyuyordu. Belki de başka şeyler yapıyordu.

Kalbime sızan acı, göğüs kafesimi sıkıştırırken dolan gözlerimi yukarı kaldırdım. Dokunmaya kıyamadığım adamın, başka bir kadınla uyuyor olması bile beni öldürüyor, süründürüyordu. Tenimde çiçekler açtıran elleri başka bir kadına dokunurken acaba nasıl hissediyordu? Benim gibi dokunduğu yerler acıyor muydu? Parmak uçlarında cehennemi taşıyor muydu? Başka bir kadına ufacık değse kahve irisleri, kendine ihanet sayıyor muydu?

Tüm bu soruların cevabını biliyordum aslında. Biliyordum bilmesine lakin, lakin düşünmek istemiyordum. Koskoca bir hayır cevabını tüm zihnim kabul etse de kalbim etmiyordu bir türlü.

Ondaki değerimin böylesine az olmasını hatta hiç olmamasını kendime yediremiyordum. Zoruma giden bu gerçek, gerçekti işte.

Sevmiyordu beni, sevmemişti de hiç.

"Hazel?" annem bir kez daha seslendiğinde sol gözümden firar eden yaşı elimin tersi ile hızlıca silmiş, ellerimi yıkayarak mutfaktan çıkmıştım.

Saat gece yarısı ikiyi gösterirken teyzem çoktan uyuklamaya başlamıştı. Annem de zar zor ayakta duruyor gibiydi.

Şaşırtıcı şekilde Murat ve kuzenim bir köşede oturmuş gülüşüyordu sanki düşmanca birbirlerine bakanlar onlar değilmiş gibi.

"Ben artık uyuyacağım kızım." dedi annem gözlerime bakarken. "Murat için misafir odasını hazırlamıştım ona gösterirsin." başımı sallayarak onu onayladım. Annem, uyuklamaya devam eden teyzemi dürtüp zorlukla yerinden kaldırdı. İkisi birlikte odadan çıktığında burukça gülümsedim arkalarından. İkisi de aynı kaderi yaşayan kardeşlerdi. Leyla da benim gibi babasız büyümüştü. Benden tek farkı onu seven babasını yedi yaşına kadar görmüş olmasıydı. Eniştem kaza geçirip vefat ettiğinde o da benim gibi yalnız kalmıştı. Babası tarafından sevilmemiş bir kız çocuğu olan bana göre yine de şanslı sayılırdı. Belki de benim hatam buydu. Ben kendimi sevemezken insanlardan beni sevmesini bekliyordum ve her beklentimin sonu hüsran çıkıyordu.

Bilmem kaçıncı kez göğüs kafesime yerleşen ağrı ile birlikte derin bir nefes aldım. Boğazımdaki yumrunun ne yeri ne de zamanıydı.

"Gençler" dedim gülümsemeye çalışarak "Ben acayip yoruldum, uyumaya kaçıyorum." sonra bakışlarımı Leyla'ya çevirdim. Biraz çöpçatanlık yapmanın bir zararı olmazdı neticede.
"Leyla sen Murat'a odasını gösterirsin değil mi?" dedim sinsice gülümseyerek. O sırada Murat'a bakarken göz kırpmıştım. Murat'ın yanakları al al olurken ne yapıyorsun der gibi gözlerime bakıyordu. Leyla'ya düşmüştü resmen ve tabi benim elime de düşmüştü. Onunla iyice eğlenecektim.

Leyla her şeyden habersiz başını salladığında onlara iyi geceler dileyip odama çıktım. Hızlıca üzerimi değiştirip yatağa geçtim.

Bugünkü sürpriz içimde buruk bir sevinç oluştururken gözlerim çoktan karanlığa alışmış, bilincim ise beni terk etmişti. Kabus görmeden bu güzel geceyi atlatmayı umarak uykuya dalmıştım.

Özel 'Asi'stan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin