|13|•Hastalık

66.9K 2.3K 243
                                    

Multimedya Murat Sarnıç
***
Uykusuzluk gözlerimden bir nehir gibi akıyordu. Yorgunluğuma nispeten uyumamakta direniyordum. Gözlerimi ne zaman kapatsam o görüntüler canlanıyor ve yaklaşık yarım saat önce ardımda bıraktığım adam aklıma geliyordu. Aklımdan çıkmıyordu desem daha doğru olurdu.
Ağlamamak için ısırdığım dudaklarımın yer yer kanadığından emindim. Sesimin çıkmaması için içimde büyüttüğüm o koca yumrunun biraz daha büyürse beni yutacağından hiç şüphem yoktu.
Bilmem kaçıncı kez derin bir nefesi çektim içime.
Son birkaç gündür yaşadıklarım sırtımda belirginleşen bir kambur haline gelmişti.

Bazen nasıl dayanabildiğime şaşıyor, bazen pes edip kimsenin beni bulamayacağı bir yerde olmayı düşlüyordum.
Etrafımdaki herkesin beni neşeli, mutlu bildiği o zamanları çokça özlüyor ve Yiğit'in yanında hiç çalışmamış olmayı diliyordum.
Kendi yağında kavrulan sıradan bir insanken her şey daha güzel ve her şey daha kolaydı.

Yanıbaşımdaki komodinin üzerinde duran saate baktım. Saat 06:15'ti. İşe gitmeme  az bir vakit kalmış olmasına rağmen bir damla dahi uyku uyuyamayacağımın farkındaydım. Bugün işe gitmek bile kocaman bir dağ gibi göründü. Murat'ı arayıp bugün işe gelmeyeceğimi söylemeye karar verdim.

Şarjı bitmek üzere olan telefonu elime alıp rehberden Murat'ı buldum. Telefon çalmaya başladığında bana çok soru sormaması için dua ettim. Çünkü herşeyi anlatacak gücü kendimde bulamıyordum.

Telefon üçüncü çalışta açıldı.
"Hazel?" dedi Murat. Bu saatte aradığıma şaşırmış olmalıydı.
"Günaydın patron, nasılsın?" diye sordum. Sesimin soluk çıkmasına engel olmamıştım.
"Ben iyim de, senin sesin pek iyi gelmiyor. Hasta mısın?"
"Aslında kendimi pek iyi hissetmiyorum, Murat."
Derin bir nefes aldım.
"Bugün işe gelmesem olur mu?" Murat bir süre sustu.
"İstersen gelip seni hastaneye götüreyim."
"Gerek yok, patron. Biraz dinlenirsem geçer."
Evde kalmak bana iyi gelecekti, bunu ummaktan başka çarem yoktu. Aslında bugün işe gitmek istemememin diğer sebebi de Yiğit'in şirkete gelecek olmasıydı. Dün yaşananlardan sonra onun yüzünü görmek bana iyi gelmeyecekti.
Murat kendime dikkat etmem gerektiğini ve acil bir durum olursa onu aramamı iyice tembih ettikten sonra telefonu kapattı. Tüm işleri ona bıraktığım için kendimi kötü hissetsem de işe gitsem dahi ona bir yararımın dokunmayacağına emindim.

Ağırlaşan gözlerim daha fazla dayanamayarak isyan etti. Zihnimin biraz olsun dinlenmesini umarak gözlerimi yumdum.
***
"Hazel?" Annemin sesi derinden gelirken yattığım yerde rahatsızca kıpırdandım. Üşüyordum. Çenemin titreyişi ile birlikte ellerimi bacaklarımın arasından çıkardım ve üzerimdeki yorgana daha çok sarındım.
"Hazel?" Annemin endişeli ses tonu tekrar yankılandığında zorlukla mırıldandım. Boğazımdaki ağrı kendini belli etmek istercesine sızladı.
Annemin elini alnımda hissettiğimde vücuduma sirayet eden titremeyle başa çıkmak istedim lakin gücüm yoktu.
"Ateşin var senin, kızım." dedi annem endişeli bir ses tonuyla. Üzerimdeki yorganı çekmek için hamle yaptığında sımsıkı tuttum ama kollarımdaki tüm güç çekilmişti sanki.
Gözlerimi açmaya çalıştım ama sanki biri göz kapaklarıma tonlarca ağırlık bırakmış gibiydi. Bilincimin yerinde olmasına rağmen gözlerimi aralayamadım. Bunun yanında konuşmak için bile gücüm yoktu.
"Ah be kızım." dedi annem, üzerimdeki yorganı çekip aldığında. Anneme mağlup olduğumu kabullenerek cenin pozisyonu aldım ve kollarımı bacaklarıma doladım sımsıkı.

Çok üşüyordum. Sanki üzerime kar yağıyordu. Dün içeri terlikleri ile dışarı çıkmanın cezasını çektiğimi biliyordum.
Annem ince bir çarşafı üzerime örttü.
"Sana kaç kez uyurken şu pencereleri kapa diyeceğim Hazel?" Annemin sinirli ses tonuna karşılık yalnızca mırıldanabildim.

Özel 'Asi'stan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin