'Parti-Part1'-Bölüm12-

147 11 88
                                    

Merhabaallarrrrr

Yeyyy!! Parti bölümü sonunda yayımdaaaa.

Aslında geçen bölüme çok az oy geldi ve yayımlamayı düşünmüyordum ama aşırı baskı aldım çünkü bu bölümü merak eden çok fazla arkadaşım var.

Umarım oy vermeyi ve satır aralarına yorum bırakmayı unutmazsınız. Benim için çok değerli biliyorsunuz zaten.

Bölümde adı bulunan Yaren ve Rozerin'e isim ilhamım oldukları için bir teşekkürü borç bilirim. İyi ki varsınız.

Gelecek bölümde tanışacağınız isim kahramanım Büşra'ya da Atlasdan kocaman sevgi, öpücük ve minnettarlık getirdim. Seviyor seni bizim sarışın, haberin olsun.

Aynı zamanda Alptuğ isminin yaratıcısı olan bir sonbahar mucizesi var, Eylül. Canımsın.

Eh, hadi o zaman bölüme ama bu bölümün hatırlatması yok. Bağımsız çünkü. Sabırsız, amatör bir yazarın hemen yazmak istediği bir bölüm olarak görün.

Eğer partiye giriş biletleriniz elinizdeyse ve kahveleriniz de hazırsa sizi bölüme uğurlayacağım ama uyarmak zorundayım ki bu seferlik bir kadeh şampanya içmeyi de tercih edebilirsiniz. Ortama ayak uydurmak için diyorum. Ama ne içerseniz için bardaklarınızı Demir ve Bukre için kaldırın olur mu? Damla ve ben öyle yapacağız çünkü.

İyi okumalar.
Multi Damla'nın elbisesi.


-12-Parti günü-3935kelime-

Oturduğum yatakta saatin geçmesini beklerken biraz daha kıpırdandım ve bir nefes bırakırken aynadaki yansımamda dolaşırdım gözlerimi.

Saat 19:30'u gösterirken henüz on beş dakika önce gitmiş olan makyaj ve saç artistlerinin sesleri resmen beynimde yankılanıyordu. Açık penceremden içeriye giren serin havadan derince ciğerlerime hapsettim ve başımdaki keskin ağrıyı umursamamaya çalıştım.

Rüzgar, omuz hizamdaki kısa siyah saçlarımdan bir tutamı yüzüme doğru üflerken aynadaki bana hiç benzemeyen yansımama diktim gözlerimi ve bir anı seli doldu beynime.

En son bir partiye gittiğimde olan heyecanım geldi aklıma ve dudaklarım yukarıya kıvrılırken onu anımsadım. Demir'le birlikte gittiğimiz partiler.

O, beni ilk kez bu kadar bakımlı görecek diye nasıl gergin ve sevinçli olduğum geldi aklıma. Bir zamanlar bu kadar çocuksu olmayı kabullenemedim o an. O kız sanki ben değildim. Bir yerlerde, dünyanın çok uzak ve çok farklı bir köşesinde o güzel Damla, hayatının aşkı Demir'le bütün hayallerini yaşıyor gibi geliyordu. Ölü bir Demir yoktu, kayıp bir Bukre yoktu ve darmadağınık bir Damla yoktu sanki. O üç güzel, pırıl, pırıl genç hala var gibiydi. Var olmalıydı çünkü.

Böylesine üç tane genç solup gitmeyi hak etmiyorlardı. Böylesine fazla acı onlara hiç yakışmıyordu. Demir ölmeyi, Bukre bilinmezlikte kaybolmayı ve Damla bu kadar dağılmayı hak etmemişti.

Ama olmuştu işte. Darmadağındım. Kendimi toplamaya çalıştıkça daha da parçalanıyordum hem de.

Başım her konuda beladaydı.

Günlük hayatımda benden nefret edenlerin sayısı bir defter dolduracak kadar çokken kulağıma çalınan her şarkıyla da başım beladaydı çünkü hepsinde o vardı.

Sanki, bütün güzel şarkılar onu tanıyordu ve söylenen her bir dize onun için yazılmıştı. Dünyada yakılan her bir ağıt onun ruhuna gidiyor, okunan her duada ismi geçiyordu sanki. Onun güzelliği bir bebeğin gülüşünde saklıydı.

Sokakların NabzıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin