Son Perde - 1.Bölüm : Başlıyoruz...

646K 24.5K 41K
                                    


Selam mahşerin binlerce atlısı! 

Yukarıdaki müziği açmayı unutamayalım <3

İyi okumalar dilerim^^

İyi okumalar dilerim^^

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

1.Bölüm : Başlıyoruz.
*Sen sadece kendinde ol, benim için, bizim için...*

Ve rüzgar söner, ateş diner, sular çekilir, boşluk küçülür ve yokluk bile yok olabilir bazen. Bazı şeyler zaman alır ve zaman da bazı şeyleri alır bizden. Yok demek var demek olabilir ve var demek yok olabilir bazen. Hiçbir şeyin her şeyin olabilir, hiçlikten bir çok şey dünyaya gelebilir zaten. Güneşin doğmasını beklerken akşam olabilir bir anda ve akşam vaktinde güneş doğabilir hiç beklemediğin bir anda.

Gece'nin bir vakti korkunç bir kabustan sıçrayarak uyandığımda gözlerim önce yanımda yatan Onur'un yüzünde, daha sonra beşiğinde uyuyan Gece'nin üzerinde dolaştı. Derin bir nefes aldım ve titrek bir hareketle kalktım yataktan. Onur'un yanağına bir öpücük kondurdum, Gece'nin beşiğine doğru ilerledim, hafifçe yanağını okşayıp gün geçtikçe daha da çok babasına benzeyen yüzüne hayran hayran baktım ve üzerini örttüm. Üzerime uzun kırmızı hırkamı geçirip salona açılan kapımızı açtım. Burak ve Mert koltuklarda uyuyordu. Tüm sevdiklerim buradaydı, her şey tamamdı. Annem ve babam evlerindeydi, iyilerdi. Oysa içimde büyük bir acı vardı, sebebini bilmediğim ve belki de hiç yaşanmamış bir şeye dair duyduğum bir acıydı bu. Kendimi mutfakta bulduğumda titreyen ellerimle bir bardak su dolduruyordum, suyu tek seferde içtim ve kendime sakinleşmek için bir fincan papatya çayı yaptım. Çayımı alıp balkona geçerken gözlerim duvardaki saate kaydı. Saat 04.46'ydı. Çayımı alıp balkona geçtim ve balkonun yerine oturup çayımdan bir yudum alarak dışarıyı izlemeye koyuldum. Hava bu gece aydınlanmak ve aydınlanmamak arasında kararsız kalmış gibiydi, güneş sanki ne doğmak istiyordu ne de arka planda kalmak. Dünya bir kararsızlığın ortasında geceyi sabah edip etmemeyi tartışıyordu sanki, hava o kadar ikilemdeydi ki gece mi sabah mı anlamak imkansızdı. Gökyüzünün aydınlanmaya çalışan karanlığını izlerken derin bir iç çektim. Elimi kalbime götürdüm ve kalbimdeki acının sebebini sorguladım.

"Neden?" diye fısıldadım kendi kendime, "Her şey çok güzel, öyleyse bu acı neden?" Titrek bir nefes verdiğim sırada balkonun kapısında Burak'ı gördüm. Kapıda durmuş merakla bana bakıyordu.

"Hayırdır?" deyiverdi bir anda, "İyi misin Zeyno?" Başımı salladım ve tereddütle gözlerimi kırptım.

"Bilmem..." dedim, "İçimde bir sıkıntı var."

"Bekle. Çay alıp geliyorum." Burak içeri girerken hiç beklemediğim bir anda gök gürledi dışarıda. Hava aydınlandı ve tekrar karardı. Hava da içim kadar sıkıntılıydı sanki, ne yağabiliyordu ne aydınlanabiliyordu ne de tamamen kararabiliyordu. Benim içim de evren de ortada bir yerde kalakalmıştı. Araftaydık sanki.

Karantina SerisiWhere stories live. Discover now