BÖLÜM 4: SÖZLER

6.7K 518 162
                                    


Herkese yeniden helooooo!

Nasılsınız bakalımm?

Ben iyiyim!

LÜTFEN OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİNNN!

Ufak yıldıza dokunmak inanın çok zor değill :))

İyi okumalar dilerimmm!

🌜🌚🌛

"Sözler tutulmak için vardı. Nereye gideceğimi bilmediğim bir yolda olsa bile."

🌜🌚🌛

Kafeyi incelerken oldukça modern bir kafe olduğunu gördüm. Sarı ile mavi ahenkle kombinlenmişti ve etrafı saran cam pencereler ortamı ferahlaştırıyordu. Etraf pek kalabalık değildi. Bunu kasabadan biraz uzağa kurulmasına bağladım. Gözüm etrafı tararken içerideki dörtlüyü gördüm. Watson beni görür görmez gülümserken ben de ona gülümseyerek karşılık verdim. Diğerleri ise aynı soğuk tavırlardaydı. Hiçbiri benden hoşlanmıyordu. "Onları benden çok sevmiş gibisin."

"Tanımadığım kişileri sevemem Caleb." dedim gönderme yaparak. "Üstelik dördü de benden hoşlanmıyor. Watson sadece öndeki bir piyon. Bunu fark etmeyecek kadar salak değilim." Sesimde duyan kimsenin şüphe etmeyeceği bir özgüven hakimdi. Kendime güvenmek zorundaydım. Eleanor böyle yapardı. Hâlâ hayattaydım. Eğer savaşıyorsam bunun hakkını vermek zorundaydım. "Ama neden olduğunu sen bileceksin Caleb. Neden bir piyona ihtiyaç duyuyorlar?" dedim ve Caleb'a bir bakış attım. Sen onlardansın, demek istedim ama çenemi tutmayı başarabildim. Bir şeyleri başarabilmek için bir şeylerden ödün vermek gerekiyordu. Caleb daha fazla girişte durmamamızı sağlayarak onlara doğru adımlamaya başladı. Ben de arkasından ilerlemeye başladım.

"Merhaba." deyip kendi için bir sandalye çekti.

Özgüvenli bir biçimde gülümsedim. "Merhaba." dedim kısaca. Türleri neydi bilmiyordum. Büyü yapan Alissa idi. Soğuk olan üçlü burada değildi. Kibirli olan Çim Biçme Makinası buradaydı. Geniş gülümsemem hâlâ yüzümde asılıydı. Sandalyeyi çekip Watson'ın yanına, Lauren'ın karşısına oturdum. Acaba hangi kafayı yaşıyordum?
Hah, buldum! Deli kafası!

"Cidden çok akıllı olduğunu ve her şeyi bildiğini düşünüyorsun değil mi?" Alissa sanki özellikle benimle uğraşıyordu. Tamam, Caleb'ı seviyor ve kıskanıyordu ama bunu bu kadar abartmamalıydı. Yüzümdeki gülümseme daha da büyürken Alissa'ya sadece baktım. Sınırı aşmadan düzgün bir cevap vermeliydim.

Karşımdaki kişilerin ne olduklarını unutmamalıydım.

"Çok akıllı değilim. Bunun farkındayım. Ama aslında bunu fark etmem bile beni bir adım ileri götürür." Başımı hafif yana eğip hafif çekik kahverengi öfkeli tohumlara sahip gözlerine baktım. "Peki seni bir adım öne götürecek olan şey ne Alissa? Benimle uğraşmak mı?" Tüh.
Bana karşı zorbaca davranıyordu ve durmadan beni ezme çabası içerisindeydi. Bu benim her şeye rağmen olumlu bakan yanımı etkiliyordu ve o olumlu taraf kızıyordu. Kimse, hiç kimse beni sindiremezdi.

Sonumuz aynı olmaycaktı.

Yanıma oturan Caleb beni hafifçe dürttü. "Sakin ol." Ona kısa bir bakış atıp hepsini süzdüm. Bana uyarıcı gözlerle bakıyordu. Onları kızdırmamı istemiyordu. Haklıydı.

GÖLGE KANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin